Ana içeriğe atla

Bu kavşaktan hiç geçmediyseniz çok şey kaybettiniz demektir



Belediyelerimizin zaman zaman yaptığı iyi ve güzel yatırımlarını takdir ederken bazı yapılan hizmetleri görünce " Bu belediyeciler zor ölür, ölürlerse de öbür dünyada bunun hesabını zor verirler" diye serzenişte bulunurum.

İlk derdim dikkatimi çeken bir kavşak. Meram ilçe sınırlarında olan Abdürreşit Cad. ile Hasanköy caddesinin kesiştiği yere bir kavşak yapılmış. Abdürreşit Caddesinden Küçük Aymanas Caddesine giden bir sokak var. Sanırım  adı Çamardı Sokak. Araç trafiği tamamen Hasanköy'e ve Abdürreşit Caddesine gidecek şekilde planlanmış. O bölgeyi bilenler bilir, bilmeyenlere izah etmek gerekirse Ahmet Özcan Caddesinden Abdürreşit caddesine dönüp Yaylapınar semtine gidecekseniz sorun yok. Düz yolu takip edeceksiniz. Hasanköy Caddesine gitmek için sağa doğru döneceksiniz. Yok eğer Abdürreşit Caddesinden Küçük Aymanas Caddesine doğru gitmek için Çamardı Sokağa dönecekseniz epey bir mücadele yapmanız gerekiyor. Çamardı Sokağına girmek için yapılan dönel kavşağa girseniz geldiğiniz yola tekrar geri gidersiniz. Çünkü Sokak sağ tarafta kalmaktadır. Yok ben illaki geçeceğim derseniz bu durumda dönel kavşaktan ters yola doğru hafif sağ yapıp sokağa geçiş yapabilirsiniz. Yok arkadaş ben kurallara uyacağım derseniz dönel kavşağın paraleline yapılan üçgen şeklindeki ucu sivri kavşaktan yine 'U' dönüşü yapmaya çalışacaksınız demektir. Bu durumda belki de iki-üç defa manevra yapmanız gerekecektir. Dönel kavşaktan karşıya geçmek için ters yolu denemek, ya da üçgen şeklindeki kavşaktan manevra yapmak hem bir işkence hem de yeni trafik kazalarına davetiyeler çıkarabilmektedir. Sanırım buraya kavşağın yapılmasının sebebi kazaların önüne geçmektir. ne kadar önlendi bilemiyorum...

Şu dert edindiğine bak! Ha geçmeyi ver bu sokaktan derseniz adının sokak olduğuna bakmayın, adı geçen sokak bir cadde kadar işlek. Tamam geçmeyeyim diyorum. Bazen unutup yine aynı güzergaha gelince geldiğime geleceğime pişman oluyorum. Gidin denemesi bedava. Evlere şenlik bir kavşak gerçekten. Buradan her geçen hayır dua okuyordur mutlaka sebep olanlara. Çünkü o kavşağı gören kısa bir sarsıntıdan sonra  ilk önce hemen bir 'La havle' çeker. Hatta ardından 'La ilahe illallah' der. Bir yıldır sanırım bu kavşak faal. Her geçişimde bu mimari hatayı düzeltmişlerdir diyorum, maalesef aynı duruyor. İlgili belediye hiç mi şikayet almadı, yetkililer hiç mi görmedi merak etmiyor değilim. Bu kavşak böyle kalacaksa bari sokağın başına 'Araç trafiğine kapalı yol' levhası koysalar da daha fazla gülünç duruma düşmeseler.

Elimde imkan olsa bu kavşağın projesini çizeni, bu projeyi onaylayanı, hatta bu projeyi yapanın adını soyadını, mezun olduğu okulunun adını, fotoğraflarıyla beraber her geçenin görebileceği şekilde kavşağın ortasında  teşhir etmek isterim, reklamlarını yapmak için. Çünkü bu kavşağın bırakın Türkiye'de, dünyada bile emsali yok. Reklam reklamdır; iyisi, kötüsü olmaz. 07/09/2016








Yorumlar

  1. İlgili kavşağın önemi pek anlaşılamamıştır. Eğer şematik olarak izah edilirse belki yetkililer anlayabilirler.

    YanıtlaSil
  2. Şema çizmeyi bilmiyorum. Haritadan bulabilirsem inşallah.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde