Peygamberi
hiç dilinizden düşürmediniz, rüyalarınızdan eksik etmediniz, yaptığınız her
türlü işte peygamberi alet ettiniz. Eğitim diye girdiniz; basın, ekonomi,
ticaret gibi her alanda boy gösterdiniz. Hep barış havarisi gibi bir görüntü
çizdiniz, dinler arası diyalog gibi bir fikrin öncülüğüne soyundunuz, ülkede ve
dışarıda iyi bir propaganda ve reklam yaptınız. Ceketinizle çıktığınız yolda
dünyanın her bir yerinde okullar açtınız. Bu okulların kim için, ne için
açıldığı bile hala muamma... Eğitim ve olimpiyatlar vasıtasıyla bu milletin tüm
parası himmet adı altında sizin hesaplarınıza aktı.
Anadolu
insanının okumaya susadığını iyi tespit ettiniz, yaptığınız reklamlarla
insanımızın zeki çocuklarının kahir ekseriyetini istediğiniz şekilde yoğurdunuz.
Yaptığınız her işe 'Hizmet' adı verdiniz. En iyi becerdiğiniz süper
çocuklarımızın beyinlerini esir almak, kendinize bağlamak, ailesinden
uzaklaştırmak oldu. Çünkü sizin için kullanabileceğiniz en iyi çocuk ailesine
mesafe koyan çocuktu. Size itiraz eden, aklını kullanan insan lazım değildi.
Elde ettiğiniz tüm çocukları koyun gibi yetiştirerek kendi emrinize aldınız.
Size güvenen halkın, parasıyla
çocuklarını okutarak hangi alanda elemana ihtiyaç varsa o alana yönlendirdiniz.
Emniyetinden, askeriyesine ve adalet kurumu başta olmak üzere tüm alanlarda
görev almalarını sağladınız. Görev alan çocukların devlete çalışmasından ziyade
emir- komutayı sizden almasını sağladınız.
Girdiğiniz
her yerde bukalemun gibi oldunuz. Dindarın yanında dindar, ateistin yanında
ateist, içkicinin yanında sarhoş, laikin yanında laik oldunuz. Hep nabza göre
şerbet verdiniz. Hep kendinizi gizlediniz, sinsi hareket ettiniz, halk size
çocuğunu emanet ettiği gibi devlet de tankını, tüfeğini, uçağını emanet etti.
Siz ne yaptınız 30 yıldır sureti haktan görünme foyanız ortaya çıktı. Çünkü
başarıya, devleti ele geçirmeye o kadar susamıştınız ki en sonunda tankla,
tüfekle, savaş uçaklarıyla bu millete silah çekip gerçek yüzünüzü gösterdiniz.
Ne içindi bütün bunlar? Dünyalık ukba için değer miydi bu kadar gözü dönmüş
cani bir tavır almaya?
1979
yılında çıkardığınız derginize ben 'Sıkıntı' derdim. Tam da kişiliğinize uygun
bir isim vermişsiniz. Parolanız her
alana sızmakmış meğer. Milletten
'Himmet' adıyla aldığınız para hep 'Hebbena' imiş, büyüdüğünüz harekete
adını verdiğiniz isim ise 'Hizmet'ten ziyade bir 'Rezalet' hareketiymiş. Tarih
sizi hep hain olarak anacak. Kökü dışarıda gövdesi bu ülkenin kanını emen bir
hareket olarak tanıyacak. Bu toprağın yabancısı bilecek. Siz bu toprağın insanı
olsaydınız bu kadar hain olamazdınız. Bu ülkeyi dışarıya karşı oyuncak yapmazdınız.
Bu ülkenin ekmeğini yiyip nankörlük yaptınız.
Bir ceket sahibi olan sizi bu millet besledi. Siz de karga rolünüzü iyi
oynayarak oydunuz bu milleti.
Dış
güçlerin oyuncağı ve maskarası olan sizleri bu millet asla affetmeyecek. Çünkü
bu millet size malını, mülkünü ve canı bildiklerini emanet emişti. Siz ne
yaptınız? İhanet ettiniz. Bu milletin evlatları arasında nefret ve kin tohumları
ektiniz. Ülkeyi kan ve gözyaşına boğdunuz. Kaos ortamı oluşturdunuz. Bana yar
olmayan, bana hizmet etmeyen ülkenin ve insanının canı Cehennem'e dediniz. Her
yeri ateşe verdiniz. Güven ortamını yok ettiniz. Sayenizde kimse kimseye
güvenmiyor artık. Kına yakın.
Hainden,
ihanet şebekesinden bir şey istenmez ama sizden istediğim var: Deşifre oldunuz,
gerçek yüzünüz çıktı ortaya. Biz gerçekte bu idik, dünyalık emellerimiz için
böyle böyle yaptık, biz aslında kökümüz dışarıda yabancı devletlerin
emrindeydik, bizden bu kadar deyin. Çekin gidin buradan. Gitmek istemiyorsanız
özrünüz kabahatinizden büyük olacak şekilde gözyaşı dökün samimiyetle. Nedamet
duyun. Bilin ki hatadan dolayı özür dilemek, tövbe etmek de bir erdemliliktir.
Yok biz hata yapmadık, doğru yoldayız, geri vitesimiz yok bizim... çünkü biz
peygamberi rüyamızda gördük, peygamber bizim arkamızda diyorsanız, o gördüğünüz
kabus bilesiniz. İşinize, aşınıza, ihanetinize peygamberi karıştırmayın. Dini
emellerinize alet etmeyin. Ağzınıza Allah'ı, peygamberi almayın olmaz mı?
Son
kez onurluca bir iş yapın, takiye yapmayın. Darbeyi biz yaptık. Kanı biz
akıttık, cezamıza razıyız deyin. Ama yapamazsınız. Belki de utanmadan darbeyi
eleştireceksiniz, bizimle bir alakası yok diyeceksiniz utanmadan. Bir hakkı
teslim etmek lazım. Dünya Hasan Sabbah'tan sonra sizin gibi sinsi haini
görmemişti. Dünya yaşadıkça tıpkı o hain gibi anılacaksınız. Beddua seansların
gibisini bu millet yapacak bundan sonra.
Gözyaşınız
dahil her şeyiniz sahte imiş sizin ey takiyeciler. Rabbim bildiği gibi yapsın.
Rezilliğinizin beterini göstersin. İnsan içine çıkamaz olun... Kökünüz kurusun.
Bu topraklarda sizin gibi zakkumlar yetişmesin bir daha... 19/07/2016
** 21/07/2016 tarihinde Kahta Söz gazetesi ve ladik biz sitesinde yayımlanmıştır.
** 21/07/2016 tarihinde Kahta Söz gazetesi ve ladik biz sitesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder