24 Temmuz 2016 Pazar

Burnumuzun ucunu görememek **

Dünyadaki en tehlikeli insan tipi sorgulamayan, aklını kullanmayan, aklını kiraya veren; “Neden, niçin, niye” soruları lügatinde olmayan insan tipidir. Birçok örgüt liderinin, grubun, dini cemaatin istediği ve yanlarında bulundurduğu kişiler bu özellikte olan kişilerden oluşur genelde.  Canlı bomba olanlar, terör eylemine katılanlar, kerameti kendinden menkul bir hoca efendiye bağlanıp, “Vardır bir hikmeti” deyip sorgulamayan insanlar hep buralarda istihdam edilmiştir.

Sorgulamayan, karşı gelmeyen, her dediğini "Amenna ve saddakna, emredersiniz efendim" diyen tip tüm emir verici durumundaki amirlerin istediğidir. Çok hoşumuza gider böylesi emir erleri. İtiraz edeni, efendim şöyle olsa olmaz mı, bu yapacağımızın şu şekilde riski var diyeni hiç sevmeyiz. Hepimiz için en iyi yönetme şekli emir-komuta zinciridir. Sanki hepimiz kendimizi komutan gibi görürüz. Emrimiz altındakilerin de bize itaat etmesi.

Doğru mu bu? Asla değil. Allah hep aklımızı kullanmamızı istemiştir. "Ben ölüleri dirilteceğim" buyurduğu zaman Allah'a: "Nasıl yaratacaksın" diyen bir İbrahim'e Allah: "Bana inanmıyor musun" sorusuna Peygamber: "İnanıyorum ama beni ikna et, kalbim mutmain olsun" der. Sonra Allah ölüleri nasıl yaratacağını İbrahim'e göstererek ikna eder. İbrahim kim? Allah'ın, "Babası adına yaptığı duanın dışında her şeyiyle bir örnektir" dediği seçilmiş biridir. Putçuluk yapan babasına karşı çıkan biri. Öz güven sahibi, Nemrut'a karşı gelip ateşe atılmayı göze alan gözü pek biri. Tek başına bir ümmet... Kendi peygamberimizden örnekler verelim: Bedir Savaşında ordunun konakladığı yeri bir sahabi uygun görmez. Peygambere gelerek bu karargah Allah'ın bir emri mi sorusuna Peygamber hayır cevabı verir. O halde ordunun su kuyularının yanında konaklatılması daha uygun olur der arkadaşı. Peygamber de ordunun yerini değiştirir... Hurma ağaçlarına aşı yapanları tasvip etmeyen peygamberimiz, "Efendim, aşı yapmayınca mahsul azaldı" diyenlere "Bildiğiniz gibi yapın" diyerek bu konuda serbest bırakmıştır sahabesini... Uhud ve hendek Savaşlarında istişare etmiştir Peygamberimiz hep. Örnekleri çoğaltabiliriz. Peygamber yine "Ben de sizin gibi bir insanım, bana sadece vahiy geliyor, geleceği bilmem " deyip ömrü ayakları yere basarak mücadele etmiş ve bizim için örnek denmiş biridir. Siz hiç, " Ben emrediyorum, bunu şöyle yapacaksın, ben sizin bilmediğinizi bilirim" dediğini duydunuz mu Peygamberin? Bize ne oluyor da özellikle hacı-hocadan aldığımız emirleri 'Vardır bir hikmeti' diyerek yapıyoruz?

Değinmek istediğim husus: Kurum ve kuruluşlarımızın yönetiminde ortak aklın, istişarenin iyi işletilmesi gerekir. Emir, demiri keser düşüncesini aklımızın bir köşesine yazalım ama emredileni de sorgulayalım. Kurumumuzdan aldığımız bilgileri bağlı bulunduğumuz akıl hocamıza vermeyelim. Birlikte çalıştığımız amire ve kuruma ait gizli bilgileri başkasına vererek kurumun içini oymak nasıl bir ruh hali gerçekten. Kölenin bile bir efendisi olur. Sizin kaç efendiniz var Allah aşkına! Bir sorgulayın kendinizi. Ne kadar da köleliğe hevesli imişsiniz yahu!


Kurumların  amirleri! Size itiraz eden, size görüşünü söyleyen emriniz altındaki insanlardan korkmayın. Isıracak köpek dişini göstermez. Siz asıl; size karşı gelmeyen, her dediğinize tamam deyip saman altından suyu yürüten silik şahsiyetlerden, satılık beyinlerden korkun!.. Seçme hakkınız varsa kişilikli insanlarla çalışın. İstişareye önem verin. Biraz insan sarrafı olun, yanınızda hainleri barındırmayın. Evet! Haini tespit etmek zor biliyorum. Ama devleti yönetiyorsunuz. Bu yaşadıklarımız hepimizin kulağına küpe olsun. Lütfen burnumuzun ucunu görelim... Allah yar ve yardımcınız olsun. 24/07/2016

** 29.07.2016 tarihinde Kahta Söz gazetesinde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder