Hz Ali ile Muaviye'nin arasında yapılan Sıffın Savaşı esnasında
ortaya çıkan Hakem Olayında Hz Ali'ye "Sen hakem tayin ettin, halbuki Emir
Allah'ındır ve kafir oldun" diye karşı gelip Halife Ali'nin safından
ayrılarak 'Çıkanlar' anlamına gelen Hariciler adıyla meşhur bir siyasi grup var
İslam tarihinde. İnsanları çabuk tekfir eden, ibadet etmeleriyle tanınan sloganik
yaşayan, fikirleri basit, tasavvurları dar çöl Araplarından oluşur. Hz Ali
bunlarla savaşmak zorunda kalmıştır. İslam dünyasında % 2’lik bir orana sahip.
Önemli
bir gündemimiz varken bu Hariciler
konusu da nereden çıktı diye düşünebilirsiniz. 25/07/2016 tarihli
Yenişafak gazetesinde Mehmet ACET’in darbeci bir subaya ait manidar bir
yazısını okuyuncaya kadar benim de hiç gündemim de yoktu bu Haricilik meselesi:
“Türksat'ta o akşama tanık olanlardan
dinlediğim bir başka hikaye daha var…Ve çok ürkütücü. Görevli olmadığı halde, o
akşam çalıştığı kuruma koşup gelen, kendisinin de İmam Hatip mezunu olduğunu
öğrendiğim Tesisler İşletme Müdürü Ahmet Özsoy, nizamiye girişinde aracının
içinde vurulup şehit ediliyor. Bir süre sonra, Özsoy'u katleden askerlerden(subay
ya da ast subay) biri yanındakilerden su getirmelerini istiyor. Eline bardağı
aldıktan sonra çömeliyor ve besmele çekip üç yudumda suyunu içiyor..” Suyla
olur mu bre şerefsiz! Öldürdüğün insanın kanını içseydin bari… İnsanın nutku
tutulur, akıl ve hafsalası durur değil mi? Bu 21.asırda daha fırından yeni çıkmış
bir hikaye.
Haricilerle
ne alakası var diyebilirsiniz. O zaman bir de Haricilerden anlatayım ki
bağlantı daha iyi anlaşılsın. Hakem
olayından sonra Hz Osman’a, Hz Ali’ye ve Muaviye’ye düşman kesilen bu kesimden
bir grup, bir hurma ağacının altında beklerlerken karşıdan gelen karı-kocayı
durdururlar: ‘Ali’yi mi, Osman’ı mı, Muaviye’yi mi tutuyorsun? Bunlar hakkında
ne düşünüyorsunuz, çabuk söyleyin’ diye sorguya çekerler. Adam: ‘Efendim
bunların her üçü de Müslüman, biz bunların kafir olduğunu kabul edemeyiz.’ Şeklinde
açıklama yapmaya çalışırken ‘Siz de kafir oldunuz’ diyerek karı-kocayı
öldürürler. Hatta hamile olan eşinin karnını dahi deşelerler. İki masum can, kanlar
içerisinde yatarken bu dar kafalılar: “Gelin bu hurma bahçesinin sahibini
bulalım, acıkınca habersiz yediğimiz bu hurmaların parasını verelim’ diyorlar.
Alın bu hikayeyi nereye koyarsanız koyun. Suyu oturarak üç yudumda içen darbecinin bir sünneti veya bir adabı yerine getirirken
diğer taraftan “Bir mümini bile bile öldüren kimsenin yeri ebediyen
Cehennemliktir” ayetini bilmemesi mümkün değildir. Harici de yediği hurmayı ‘Haram
yedik’ diyerekten helalleşmek için sahibini arıyor, diğer taraftan kıydığı iki
masum cana aldırmadan.
İslam
dünyasında Haricilik mensubiyet bakımından yok denecek kadar az. Ama fikirleri
1.asırdan beri günümüze kadar devam ediyor. İslam’ı bu şekilde sığ düşünen dar
görüşlü, fanatik ve bağnaz insanların sayısı maalesef İslam dünyasında hala
var. Kimi zaman, kimi zaman Haşhaşilik, kimi zaman Taliban, kimi zaman IŞİD, kimi zaman DAİŞ, kimi zaman el-Kaide,
kimi zaman Boko Haram, kimi zaman şimdi olduğu gibi ‘Hizmet Hareketi’ vs olarak
farklı isimlerle karşımıza çıkıyor. Hariciler, İslam’ı yüzeysel anlayan cahil
kişilerden oluşuyordu, şimdi ise İslam’ı kendilerine doğru yontan ve kullanan, ‘Vardır
bir hikmeti’ diyerek kendini ‘adayan’ okumuşlar var. Asırlar geçmiş mantalite
değişmemiş gördüğünüz gibi.
Bir
cevher olan İslam’ı devlet gözetiminde doğru yerlerden, doğru kaynaklardan, emin
ellerden öğrenmemiz lazım vesselam…
* 27/07/2016 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 27/07/2016 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder