16 Mayıs 2016 Pazartesi

Görgüsüzün görgüsüzü

-Kardeş hayırdır, yaralanmışsın?
-Hayır, hayır.
-Postu deldirmişsin.
-Öyle oldu.
-Kim yaptı?
-65-70 yaşlarında efendiliği kalmamış bir azman.
-Ne yaptın, adamla kavga mı ettin de dudağının üstünü kanattı?
-Kavga etmedim. Ben adama iyilik yaptım.
-Ne iyiliği?
-Kayalıparkta otobüse binmek için yanaştım. O esnada sol  elinde poşeti, diğer elinin üstünde de bir paketi dengede tutmaya çalışan bir amca otobüse binmek için yanaştı.  Tam otobüse binmek için davranırken elindeki paketi düşüre yazdı. Benim sayemde dengeledi.
-Nasıl dengeledi?
-Ben bir metre solundaydım. Paket tam düşecekken ani bir refleksle benim dudağımın üstüne vurarak dengeledi.  Paket düşmedi.
-Sonra ne oldu?
-Sonra hiçbir şey olmamışcasına otobüse bindi. Elindeki eşyaları arka tarafta uygun bir yere koydu. Sonra öne gelerek  bedava kartını tuttu. Geçti arkaya oturdu.
-Sen ne yaptın?
-Bir metre mesafeden bana anamdan emdiğim sütü burnumdan  getiren ve gönül alma özelliği olmayan bu adamdan uzak durmalıyım dedim. Yanına oturmadım, ön taraflara oturdum. Göz ucuyla takip etmeye başladım uzaktan. Çünkü ne olur ne olmazdı. Elimi bıyıklarıma götürdüm. Elime kan bulaşmıştı. Kendimi bir yokladım ben de beni temizleyecek, kanı durduracak bir şeyler var mı diye. Nerde? Hemen yönümü otobüse yeni binen bayanlara çevirdim. Kızım kağıt mendil var mı dedim. Bir elimle kanayan yerimi kapattım. Sağ olsun kızımız bir mendil verdi. Sildikçe kanadı. Kansız değilmişim meğer. Akacak kan damarda durmadı yani. Sonra nerem patladı, durum nedir, aynayı nasıl aramazsın şimdi derken  cep telefonu aklıma geldi. Aynaya bakmanın yolu  selfie yapmak dedim, durumumu görmek için. Kanı sildikten sonraki pozisyonumu gördüğün gibi ölümsüzleştirmiş oldum.
-Adam paketi sana vurduğundan belki haberi yoktur.
-Haberi olmaz mı mübarek. Döndü döndü bana baktı. Hiçbir şey demedi.
-Ne demesini beklerdin?
-En azından kardeş! Kusura bakma, dengemi kaybettim, istemeyerek oldu derdi insan.
-Sen de çok nazlıymışsın. Biraz abartmıyor musun? Görünen bir çizik.
-Çizik olmaya çizik. Benim zoruma giden istemeyerek yaptığı bir hatadan dolayı gönül almaması.
-Kaba, görgüsüz, hödüğün biri desene. Yabani yani. Bir hayvan da vurur kırar, hiçbir şey olmamışcasına yoluna devam eder.
-Tam öylesi işte.


***

Bizim medeniyet yoksunu amcamız bir durak sonra indi. Adamdan kurtulmuştum hele şükür. Ben de iki durak sonra indim Lalebahçe otobüsüne bindim. Sol tarafa oturdum. Bir de ne göreyim. Dikkat! Amca sağda. Beni akşamın önünde gazi yapan amca.  Bana baktı sonra önüne döndü. Adam ne yapmıştı ki. Sadece paketini bana vurarak dengesini sağlamıştı. Benim dudağı netsin. Paketi düşmedi, ona şükrediyor. Gönül alma, özür dileme, arkadaş kusura bakma, dengeyi kaybettim demek erkek adama yakışır mıydı. Ben de ne de çok şey bekliyorum değil mi?

Göz ucuyla bana gözümün  yaşarmasından yıldızları sayamadığım pakete yani katilime  baktım. 40x60 ebatında bir paket. İçinde ne var bilmem ama dışında ....tatlıcısı yazıyordu. Bir tatlı paketi idi görünen. İçinde ne var bilmem. Bildiğim bir şey var. Amca görgüsüzün görgüsüzü. Geçmiş olsun deyip gönlümü alsaydı, kafamı kırsa aramazdım gerçekten.

***

En çok neye üzülüyor ve merak ediyorum biliyor musun? Ben Havzan köprüsünden önce indim. Amca yoluna devam ediyordu. Otobüsten inerken o paket kimin başında patlayacak. başında patlayan benim gibi dengeleyecek mi? Bir onu merak ediyorum. İkincisi de o tatlı eve kadar sağlam gidecek mi? Birilerine yemek nasip olacak mı?

Ben nasibimi aldım, paketi yedim biliyorsunuz. Biraz acı oldu ama olsun. Tatlı, tatlıdır. Tatlı her zaman tat vermez ya...16/05/2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder