2010
yılında 5 yıllık bir yönetici iken zorunlu yer değişime tabi tutuldum. Ek-2 puanım fazla yüksek değildi. Atamanın
son günü gözüm kapalı tayin istedim. Birkaç gün sonra sonuçlar açıklandı. Yeni yerime okulun web sayfasından bir göz
attım. Şehir merkezine 17 km uzaklıkta, ikili öğretim yapan, ısınması sobalı,
kanalizasyon sistemi olmayan bir okul görünüyordu.
20
Ağustos 2010 günü göreve başladım. Okul birbirine mesafesi 150 metre olan iki
tek katlı binadan oluşuyordu. İki binanın arasında da sıvası bile yapılmamış,
elektriği olmayan kömürlük olarak kullanılan bir bina vardı. Kömürlüğün
arkasındaki briketler kırılmış, önü kilitli arkadan giriş çıkış yapılacak
şekilde mahallenin çocukları ya da
gençleri tarafından kapı açılmış, 24
saat mahalleliye hizmet veriyordu. Camları kırık dökük, bakımsız, küçük bir
lojmanı da vardı.
Okulun
dışı kahverengi içi ise kapı ve pencerelerine varıncaya kadar mor renge
boyanmıştı. Pencereler ahşaptı, dışarıdan gelen yağmur ve rüzgarı içeriye
misafir eden bir özelliğe sahipti, dokunduğun kapı elinde kalıyordu. Müdür
odasına girdim, yardımcıyla beraber ortak kullanılan bir oda. Aynı zamanda
okulun malzeme odası: demir dolaplar, eski bir TV, altında çekmeli bir dolap:
içerisinde çekiç, pense, tornavida, işe yaramayan kapı kolları var idi.
Fotokopi makinası çalışır görünümünde: düğmeleri basmaz, kağıt alan kasasını
içe doğru bastırarak bir elinle dayaman gerekiyor. 8-10 çıktı almak için bir o
kadar daha kağıt heba edilmeliydi. Çünkü kağıt sıkıştırıyordu. Öğretmenler
odasına girdim. Tavanının bir kısmı çatı görünecek şekilde açık, diğer kısmı
ise yukarıdan akıntı olduğu belli olan kontrplak ile kaplı idi.
Okul
sıraları yontulmuş, karalanmış bir şekilde. Öğretmenlerin oturacağı
sandalyelerden sağlamını bulmak için epey bir seçmece yapmak gerekiyor. Sınıf ve tuvaletler en son kullanıldığı
şekliyle kalmış, her yeri örümcek kaplamış. Aradığın ve aramadığın her şey
vardı orada. Bir ben eksiktim o da tamamlandı gelince.
Elimi
yıkayacağım musluğa davrandım okulun suyu yok, hizmetlisi yok, örümcekleri
alacağım süpürgesi yok, küreği yok. Yok oğlu yok yani. Hiçbir şeyi yok muydu
derseniz hakkını yemeyeyim bol pislik, toz, toprak, kömür ve soba isi. Bir de
bakkala borç, kırtasiyeciye borç. Okulun bir kuruş parası yok. Enkazın
enkazıydı bize düşen.
Koridordan
geçerken gözüm wc öğretmen tabelasına ilişti. Tuvalet kime aitti? Bayanlara mı
erkeklere mi? Başka da levha göremedim, çünkü tuvaleti bayan-erkek ortak
kullanıyormuş. Müdürün yardımcı ve öğretmenlerin aynı odayı paylaştığını
duymuştum da tuvaleti ortak kullandıklarına ilk defa şahit oluyordum.
Kömürlüğe
girdim. Benden gayri her şey vardı içeride. Her şey rastgele atılmış:“Arkadaş
bende ve bu okulda düzen ve intizam yok” dercesine. Ek binadaki asma kilit olan
bir odaya girdim, adı arşivmiş: Okulun açıldığı 1964 yılından beri her şey
kap-kacak, çuval, kağıt vb atılmış, her birinin üzerinde yeterince toz toprak.
Yıllarca hiç insan ayağı basmamış sanki. Aya ilk basan gibiydim.
Binanın
iç duvarlarına baktım, her yerde sinek izi vardı. Floresanlarında daha net
görünüyordu. Sinekler iyi iz bırakmış, bakalım ben de iz bırakabilecek miydim?
Görüntü
bu kısaca. Bakalım eğitim ve öğretim açılınca nelerle karşılaşacağım. Bırakıp
gidenler nur içinde yatsın. 17/05/2016
– Devam edecek-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder