Hiç kimseden çekmedi Müslümanlar kendi
kendilerinden çektikleri kadar. Sonuç hep mağduriyet, hep kandırılmak, hep
aldatılmak… Bu toprakların kaderi mi acaba kandırılmak?
Referansımız kitaptır, sünnettir.
Yaptıklarımıza ve yapacaklarımıza dayanak olarak ayet ve hadis okuruz.
Kitleleri ardımızdan sürükleriz. Çünkü bu millet dinini yaşasa da
yaşamasa da dine mesafeli olsa da nefsine uysa da ayet ve hadisi duydu mu
gerisi teferruattır deyip söyleyecek sözü olmaz, boynum kıldan ince der.
Ayet ve hadis okuyana, Allah ve peygamberi ağzından düşürmeyene hep
güvenir, itimat eder. Hayır ve hasenatını, zekat ve sadakasını dindar ve
mütedeyyin insanların bulunduğu vakıf, dernek, cemaat gibi hizmet eden ya da
ettiğine inandığı yerlere verir, çocuğunu bunlara teslim eder; malını, mülkünü
bunlara emanet eder, alışverişini bunlarla yapar, bunlarla oturur, bunlarla
kalkar. Hep bir keramet var sanır bizde. Hep iyi şeyler
yapacağımıza inanır bizim. Bir zamanlar yaptıklarıyla dine düşman
olduğunu gördüğümüz bir kısım askeri erkan bile askerde görev dağılımı yaparken
kasanın başına dindar-mütedeyyin insanları koyar. Düşünür ki bunlar çalmaz.
İçkici, ayyaştır belki ama müftünün yanında ayıp ve günah olur diye içki içmez.
(Bir anekdot için lütfen bakınız: http://dilinkemigiyok.blogspot.com.tr/2015/12/icki-kimin-yannda-icilir.html?m=1)
Biz ne mi yaptık? Neler yapmadık ki!
Vatandaşın ne kadar güveni varsa yok ettik. Vatandaş, iyi eğitim alsın diye
çocuğunu teslim etti. Biz ya ırzına geçtik, ya da beynini yıkadık. Kar-zarar
ortaklığı diye kurduğumuz çok ortaklı holdinglere tüm kazanımlarını getirip
yatırdı. Biz onları da iç ettik, har vurup harman savurduk. Toplayıp
hissedarları: "Arkadaşlar! Kusura bakmayın, biz battık" bile
diyemedik. Kurduğumuz vakıf ve derneklere bunlar hizmet edecekler diye hep
destek çıktı. Sonunda köşe başlarını tutanların rahatı için kullanıldı genelde.
Biz okul, dershane, üniversite açıyoruz, öğrencilere barınma yeri temin
edeceğiz diyenlere bu millet kesenin ağzını açtı, ne verirsen elinle o gider
seninle misali açılan yurtlara, okullara, dershanelere yardım üstüne
yardım yaptı. Açılan okul ve dershanelerde başarı gösterilip millet teveccüh
gösterince kibir üstüne kibir ortaya çıkmaya başladı, artık devleti yönetmeye
kalkıp bir başka gücün emrine girdiler. Sonunda bu milletin parasıyla olan tüm kazanımları
bir bir yok ettiler. Bir tüh bile demediler. Çünkü giden milletin parasıydı,
ceplerinden çıkmamıştı. Şimdilerde birçoğu yurt dışını mesken edindi. Dışarıda
bey gibi yaşıyorlar. Olan bu milletin parasına ve çocuklarına oldu. Devlet dine
karşı mesafeli, yarın derneğimizi kapatıp mal varlığına el koyarsa kazanımlar elden
gitmesin diye vakıf ve derneğe ait gayrimenkulleri yedi emin diye
bildikleri kişilere kendi tapulu mallarıymış gibi resmi olarak verdiler. Devlet
el koyduğunu geri verdi ama güvenilir diye tapusu üzerinde olanların çoğu,
milletin parasıyla yapılan binaları, alınan gayrimenkulleri gelip geri
vermediler. Kendi öz malları gibi zimmetlerine geçirdiler. Devletin şerrinden
kaçınıp şahısların üzerine tapulanan emval bu şekilde iyi diye bilinen kişilerin
malı oldu gitti. Millet nice sonra yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunu anladı
ama iş işten geçmişti bir kere. Hani bizim Türk filmlerinde başroldeki kızı,
erkek oyuncu kötülerin elinden kurtarır. Kız, iyilik meleği olan bu oyuncuya
güvenir, sonunda namusunu ona teslim eder, hem de nikahsız bir şekilde. Teşbihte
hata olmasın, durum aynen bu şekil maalesef.
Vatandaşın güvendiği bütün dağlara
maalesef hep karlar yağdı. Millet nereye tutunmuşsa, nereye güvenmiş ise,
hep birileri onları yaya bıraktı. Yine her yazımda dediğim gibi tüm vakıf,
dernek, dindar, mütedeyyin insanları aynı kefeye koymuyorum. Mutlaka temiz bir
şekilde çalışanlar vardır. Ama bildiğim bir şey var: Biz, bize güvenenlerin
güvenlerine ihanet ettik. Aldattık onları. Yok aslında bizim de diğerlerinden
farkımız. Bizim diğerlerinden tek farkımız Allah ile aldatmaktır. Çünkü bizim
millet saftır. Gördüğü her sakallıyı amcası sanır. İnsanları değerlendirirken
konuşmasıyla değerlendirir; namaz kılışına, oruç tutuşuna bakar. Bizlerle komşuluk,
yolculuk ve ticaret yapmadan inanır ve güvenir.
Başlığım belki garibinize gitmiştir,
bana kızacaksınız biliyorum. Yanlış yapanlar kişiseldir. İslam’a ve
Müslümanların geneline mal edilemez ama biz bize güvenenlerin canını çok
yaktık. Diyorum ki bu millet, gerçekten bize bakarak iyi Müslüman kalmış… 18/05/2016
*03/09/2021 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder