Bakkaldan, marketten, fırından sanırım hepiniz ekmek,
simitçiden simit almışsınızdır ya da alanı görmüşsünüzdür. Ekmek alanların
ekmek seçişleri de mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Eğer dikkat etmemişseniz
bundan sonra ekmek almaya gittiğinizde mutlaka sizden öncekinin ekmeği seçişine
bir dikkat edin derim.
Ekmeği alan ister beyefendi, ister hanımefendi olsun fark
etmiyor. Eliyle ekmeğe dokunuyor, bırakıyor; sonra öbürüne, alttakine,
üsttekine dokunup bırakıyor.. Hangisini alacak diye sen de hayret ve ibretle
bakıyorsun o kimseye. Aslında hepsine dokunup bırakacak da dokunmaktan
yorulduğu ve de arkasında bekleyenlerden biraz utandığı için bir kısmına
dokunmuyor. Hele şükür seçti ve çekildi. Ardından sıra sana geliyor. Sende onun
dokunmadıklarına dokunmaya başlıyorsun: Şunu mu alayım bunu mu diye. Aslında
çoğu bakkal ve markette: “Ekmeği elimizle değil gözümüzle seçelim” yazısını da
okumuşsunuzdur. Buna rağmen neredeyse tüm ekmekleri elimizle kontrol ediyoruz.
Maalesef gözümüz sadece seyrediyor bu durumda. Bıraktığımız ekmeği
beğenmiyoruz. Bir gün ekmek dile gelse bizi beğenir mi acaba?
Bu güne kadar nereden ekmek alırsam alayım. Alacağım ekmeği
gözüme kestirir, elimi uzatmakla poşetin içerisine koymam bir olur. Zaman zaman
kuru, bayat ya da yanık ekmeğin gelmediği de olmuyor değil. Nasibime artık.
Kendisinden öncekinin dokunup bıraktığı ekmeği almıyoruz. Niye? Çünkü o ekmeğin
kirlendiğini var sayarız. Ya biz görmeden ekmek seçenlerin dokunduğu ekmeği
almışsak..
Bu şekilde ekmek seçme benim hoşuma gitmiyor. Her birimiz
kendi elimizi temiz, başkasının elini kirli kabul ederiz. Aslında
ellerimizin kirli olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü günlük hayatta elimizin
temas etmediği yer yoktur. Belki de mikropların çoğu elimizden geçiyordur.
Gelin şu ekmeği alırken ne olur, ellerimizle ekmeklere dokunmayalım. Gözümüzle
seçelim. Ne çıkarsa bahtımıza diyelim. Bir defa ekmek kuru, yanık oldu diye
hayatımız sönmez. Nasıl ki başkasının dokunduğu ekmeği seçmiyorsak, başkası da
bizim dokunduğumuz ekmeği seçmez.
Bazı fırınlarda ekmekle müşterinin arasına bir engel
konmuş. Ekmeğin bulunduğu tezgaha girmemiz yasak. Alacağımız ekmeğin çeşidini
ve sayısını söyleyerek elinde eldiveni olan bir görevli vitrindeki ekmeği alıp
poşete koyuyor. Bu durumda parasını ödeyip çıkıyoruz, içimizde bir ukde
kalarak. Çünkü ekmeğe dokunamadık… Fırın, iyi ki engel koymuş. Yoksa o
ekmeklerin hepsine yapacağımızı bilirdik biz.
Ne olur, gelin bu konuda bari bencilliği bırakalım. Ekmeği
elimizle değil, gözümüzle seçelim. Gözüm görmez diyorsa eğer biri, gözlük
masrafı benden. Yok, ben idrak yoksunuyum diyorsa. İşte o; ne alınır, ne de
satılır. Kaderimiz çekeceğiz artık. Ya da ekmek yemeği bırakacağız.
15/03/2016
Yorumlar
Yorum Gönder