14 Aralık 2015 Pazartesi

Böyle insanlarımız da var

Bazen bir ihtiyaçtan dolayı arabamızı, evimizi ya da bir eşyamızı satmak zorunda kalırız. Satılığa çıkardığımız zaman ucuza kapatmaya çalışan fırsatçılarla karşılaşırız.

İlahiyatta öğrenciyim. Yıl 1990’dı. 2. el 4 tane koltuğu satmak için 3 tekerlekli bir nakliye kiraladım. Eski Garajın yanındaki Tellal Pazarına getirdim. Girişte bir alıcı beni karşıladı:
-30 liraya bana bırak.
-Bu koltuklar daha fazla eder.
-Az sonra gelirsen almam. Bu verdiğimi de vermem. Haberin olsun.


Tüm dükkanları dolaştım. Kimse fiyat bile vermedi. İlk alıcının verdiği  fiyattan daha düşük fiyatı bile teklif ettim. Ama nafile. Hiçbir esnaf yüzüne/yüzüme bile bakmadı.

Mecburiyetten tıpış tıpış ilk beni karşılayana vardım. “Ben sana ne söyledim. Git almam” dedi, diretti. Eve geri götürsem öyle zannediyorum 3 tekerlekli aracın nakliye parasını bile ödeyemeyeceğim. Adama, “ 30 değil, 20’ye bari al” dedim. Adam güç bela aldı.

Benimle birlikte bekleyen nakliyeciye parasını uzattım. “Almam kardeş, zaten yok bahasına gitti” dediyse de güç-bela alması için ikna ettim. Meğerse o çarşının özelliği, birinin fiyat verdiğine diğerleri fiyat vermezmiş. Sonradan öğrendim.  Meslek dayanışması, pardon fırsat dayanışması.


Fırsatçılarımız olduğu kadar nadir de olsa değerini fazlasıyla veren insanlarımız da var:

Yaşlı bir teyze mal sahibi olduğu arsasından kendi payına düşen  daireyi 30000 liraya satılığa çıkarır. Alıcısı çıkmaz. Verenler de en fazla 25000 lira teklif ederler. Teyze günlerce, aylarca müşteri bekler; istediği fiyatı verecek. Son çare değer biçilen 25000 liraya razı olma noktasına gelmiş. İşte bu esnada karşısına Rabbim birini çıkarır.
-Teyze, evini bana sat. Kaç lira istersin?
-Kuzum, ben 30 bine satacağım ama 25 bin veriyorlar.
-Teyze, senin evin 30 bin değil. 40 bin lira eder. Evini bana  40 000 liraya satar mısın?

30 bine satmaya dünden razı teyze, istediği fiyatı verselerdi neredeyse göbek atıp oynayacaktı. Rabbim karşısına 40 bini teklif eden birisini çıkardı. Sonunda teyze muradına erer, hâlâ ödemesi devam eden evini 40 bine satar.

Evi 40 bine alan kimse, teyzenin evinin kelepir fiyata kapatılmaya çalışıldığından haberdardır. Kendinin de parası yok. 20 bin babasından, 20 bin de  bir başka yerden borç alır. Teyzeye olan borcunu öder. Bir taraftan kooperatif ödemesini yapan yeni ev sahibi, diğer taraftan da diğer borçlarını ödemeye çalışır. Tek maaşlı ve maaşından başka geliri olmayan yeni ev sahibi zorlandıkça zorlanır. Hâlâ da kalan borcunu mütevazı bütçesiyle ödemeye devam ediyor.

Yeni ev sahibini tanıyor gibi yazıyorsun derseniz. Evet tanıyorum. Hem de en yakınımda mesai arkadaşım. 4 yıldır birlikte çalışıyorum.


Kendisinin pek anlatmadığı bu olayı örnek olsun diye karşınıza çıkardım. Bana benzemeyen bu yüz karasını tanıyasınız, bu ülkede böyleleri de varmış diyesiniz diye...


Sayısı az olsa da Yaradan’a şükür ki bu ülkede böylelerimiz de var.   13/12/2015


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder