İnsanın
yeme, içme gibi fiziki ihtiyaçlarının yanında inanma gibi doğuştan gelen
ihtiyaçları vardır. İnsanın bu inanma ihtiyacını gidermek ve onları doğru
inanca yöneltmek için Allah sayısız peygamberler göndermiştir. Hz Adem ile
başlayan ilahi dinlerin sonuncusu İslam, peygamberi Hz Muhammed, kitabı da Kur’an-ı
Kerim’dir.
İnsanların
inançları kendilerinedir. İstedikleri dini seçme özgürlükleri vardır. Fakat bir
milleti millet yapan değerlerden bir tanesi de dindir. İslam ülkesi olarak
bilinen bu ülke insanının ne kadarı İslam dinine inanıyor? Burası muamma. Gerçi
kaba ifadeyle bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman diye söylenir. Gerçekten öyle mi?
İnsanımıza tek tek inançları sorulsa “Müslüman’ım” diyenlerin dışında başka bir
inanca inananların çoğu inançlarını gizleme yoluna gideceğini düşünüyorum. Hatta
Müslüman olmadığı halde toplum içinde Müslüman’ım diyenlerin sayısının da az
olacağını düşünmüyorum.
Bu
ülke insanının ne kadarı Müslüman bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, bu ülke
başka inançların yolgeçen hanı gibi. Aşağı yukarı tüm inanç sahipleri,
misyonerleri vasıtasıyla bu ülke insanının inanç yapısını değiştirmeye
çalışıyor. Bu konuda epey mesafe kat ettiklerini düşünüyorum.
Adana’da
bulunduğum yıllarda “Yehova Şahitleri” olduğunu söyleyen bir karı-koca ile birkaç
saat bir görüşme imkanım oldu. Tanışma esnasında isimlerinin Davut-Emine
olduğunu işitince şaşırdım. Davut diğer ilahi dinlerin mensupları tarafından da
verilen bir isim. Fakat Emine bize ait bir isim. Kadına “Sizin adınız Emine. Nasıl
Yehova oldunuz” dediğimde “Evet, ben daha önce Müslüman idim. Zamanında namaz
kılıp oruç da tuttum. Sonradan Yehova Şahidi oldum” demişti. Bastırdıkları broşürlerde ana tema “İsa-Mesih’in
yeryüzüne ineceği” inancı idi.
Yine
Adana’da iken Kore’den gelmiş, Hıristiyanlık propagandası yapan Musa adını
almış bir misyonerle görüşme imkanım oldu. Daha önce Konfüçyüs iken Hıristiyan
olmuş ve yetiştirildikten sonra Adana’yı mesken seçmişti Musa. Bana Adana’da 50
kadar kilise evlerinin olduğunu söylemişti.
Lisede
derse girerken okulda ender namaz kılan ve oruç tutan bir öğrenci kadir gecesi
günü yanıma gelip Hıristiyan olacağını söylemişti. Çok mu beğendin dediğimde “Tek
amacım var, yurtdışına gitmek. Geçen hafta arkadaşımla birlikte kiliseye
giderek oradaki yetkililerle görüştük. Hıristiyan oldukları takdirde
kendilerine pasaport çıkartabileceklerini söylemişler. Arkadaşım Hıristiyanlığı
seçti ve kendisine pasaport çıkartıldı. Ben düşünmek için zaman istedim. Hıristiyan
olursam beni de Yurtdışına gönderecekler” demişti.
Verdiğim
örnekler Adana’dan. Konya’dan yok mu derseniz, size bir de Konya’dan bilgi
vereyim: Geçen gün bir veli benimle görüşmek istediğini söyledi. Ayaküstü biraz
lafladık. Orta kısmını İHL’de okumuş bu velimiz öp öz Konyalı, bir ilçenin
köyünden. Biz ailecek Bahai’yiz dedi. Çocuğunun da şu anda Bahai olduğunu 15
yaşına gelince inancını seçmede serbest olacağını ifade etti. Nasıl Bahai oldun dediğimde Antalya’da Bahai
biriyle tanıştığını ve Bahailiği seçtiğini söyledi. Bana cep numaranı verir
misin, uygun bir zamanda sizinle konuşmak istiyorum, dedim. Karşılıklı
numaramızı aldık. İnşallah uygun bir zamanda kendisiyle Bahailik üzerine
konuşacağım. Ayrılırken şunu söyledi: “Kur’an öğrenmek için … Kur’an kursunda
çok dayak yedim” dedi.
Verdiğim
örnekler benim karşılaştığım örnekler. Türkiye’nin diğer yerlerinde hangi inanç
sahipleri ülkem insanının ne kadarının inancını değiştirmek için çaba sarf
ediyorlar? Varın sayısını siz düşünün. Yalnız şu kadarını söyleyeyim. Biz
birbirimizi “Hadis düşmanı, sünneti inkar ediyor…gelenek dinine inanıyorlar…bunlar
oryantalistlerin ülke içindeki uzantıları…bunlar sapık…bunlar modernist…” diye
suçlayalım, bu kavgayı bitirmeyelim, yaşantımızla insanlara güzel örnek
olmayalım, birbirimizin altını oymaya çalışalım, camiye gelene toplu vaaz
verelim, hutbe okuyalım, görüşlerimizi İslam budur diye dayatmaya devam edelim,
insanımızın ayağına gitmeyelim, insanımıza dokunmayalım, Kur’an ve din öğretimi
için şiddeti mubah görmeye devam edelim…bu ülkede başka inançlara geçenlerin
sayısı her geçen gün artacaktır. Halihazırda deist olanların sayısında bir
artışın olduğu hepimizin malumu zaten. Bunların bir ileri merhalesi ya başka
inanca geçecekler ya da ateist olacaklar.
Görüyorum
ki doğuştan gelen bu inanma ihtiyacını biz giderememişiz. Bizim boş
bıraktığımız alanı başkaları dolduruyor. İsterim ki bu ülke insanına başkaları inançlarını
allayıp pullamadan biz ulaşalım.
***21/11/2019 tarihinde Barbaros Ulu adıyla Pusula haber gazetesinde yayımlanmıştır.
***21/11/2019 tarihinde Barbaros Ulu adıyla Pusula haber gazetesinde yayımlanmıştır.