1993 yılında Gaziantep’ten Konya’ya gelmek için otobüse bindim. Pencere tarafına oturdum. Az sonra yanıma bir beyefendi oturdu. Oturduktan sonra doğru yere oturup oturmadığımı sordu. Biletime baktım. Koridor tarafıymış benimki. Kalkmak için davrandım değişmek için. Problem yok oturabilirsin dedi.
Pencere-koridor taraftaki koltuğun hesabını yapan yol arkadaşım görüntüsünden de çok ciddi birine benziyordu. Ben pek ciddiyeti sevmezdim. Adam hırlı mı hırsız mı, kimdir, nedir, necidir bilmem gerekiyor. Otobüsün ışıklarını da söndürdüler, gazete de okuyamam zaten. Sordum kendisine,
-Yolculuk nereye?
-Ordu'ya gideceğim.
-Oralı mısınız?
-Hayır, Antepliyim.
-Ordu'da ne işiniz var?
-Orada doktorum ben. .....İlçesinde
-Ne doktorusunuz?
-Beyin cerrahiyim.
-Güzel bir bölümünüz varmış.
-Öyle. Siz ne iş yaparsınız?
-Öğretmenim Nizip'de
-Memleket?
-Konyalıyım ben.
Ciddi ve cins biri olarak algıladığım doktorun hoşsohbet biri olduğunu görünce içim ısındı hemen. Yolculuk da iyi ve çabuk geçeceğe benziyor.
-Orası memleketine uzak değil mi?
-Uzak olmaya uzak. Gelemedim işte.
-Özel muayenehanen var mı?
-Var.
-Nasıl işler?
-İşlerim çok iyi.
-İlçe halkı nasıl?
-Köyden gelenler iyi de ilçedekilerde iş yok.
-Niye?
-Onlar bedavacı.
-Nasıl yani?
-İlçeden gelenler muayene için hastaneye geliyor. Köydekiler özel muayenehane geliyorlar. O yüzden bedavacı dedim.
-Hastanın sosyal güvencesi varsa hastanedeki polikliniği tercih ediyorsa niçin bedavacı diyorsunuz. Aslında ben özel muayeneye karşıyım. Hem muayenehane açmak hem de devlette çalışmak doğru değil. İkisinden birini tercih etmeli hekimler.
-Doğru söylüyorsun. Aslında ben de karşıyım. Kapatılsın özel muayenehaneler.
-Antep’e gelemiyor musunuz?
-Benim branşımda Antep’te açık yok. Gelemiyorum işte.
-Sizin özel muayenehane açma imkânınız var. İstifa edip burada muayenehane açabilirsiniz.
-Olmaz ki öyle.
-Niçin?
-Biz devlette çalışmazsak kimse özel muayene için bize gelmez ki. Hasta bizde özel muayene olur. İşlemlerini hastanede yürütürüz.
Adana’ya gelinceye kadar doktorla sohbet ettik. Vaktin ne zaman geçtiğini bilemedim. Tanıdığım doktorların büyük bir kısmı genelde pek konuşmazlar. Hele bir de otobüste yeni tanıştıklarıyla. Mesleğinin inceliklerine varıncaya kadar konuştuk. Mesleki sırlarını asla meslektaşlarının dışında paylaşmayan çoğu hekimden farklı gördüm yol arkadaşım hekimi. Çok samimiydi. Ben çarpıklığa dikkat çekince kendisi de işleyişteki çarpıklığı kabul etmişti. Belki de birçok meslektaşı özel muayenehane açınca o da açmak zorunda kalmıştı.
Hem devlet hem de özel muayenede çalışmak suretiyle hekimlerin çoğu o zamanlar paraya para dememişlerdi. Daha çok müşteri ve ücret için belki de hiç özel hayatları olmadı. Kendilerini de çok yordular. Hastanelerdeki ilgisizliği ve hasta yoğunluğunu gören imkanı olan hastalarımız özele koştular. Vatandaşın büyük bir çoğunluğunun gözünde de meslek itibarları sarsılmıştı. Şimdiki Tam Gün Yasasıyla belki daha az para kazanmaya başladılar ama itibarlarının daha da yükseldiğini düşünüyorum.
Özel muayene açma konusunda esas sorumlunun, doktorlardan ziyade özel muayene açma ve çalışma imkanı veren yetkililerde olduğunu düşünüyorum.
Bugün doktorların eski durumunu yaşayan bir meslek grubu daha var: Öğretmenler. Bu kesimde de resmiyete girmeyen özel ders verme furyası her geçen yıl artış göstermektedir. Meslektaşlarım kızmasın. Kimsenin kazandığı para ve pulda gözüm yok. Allah herkese helal kazanç versin. Öğretmenlik itibarını zedeleyen etkenler çoktur. Özel ders verme de bunlardan biridir.
Kardeşim, doktorları konuşurken işi öğretmenlere getirdin. Ne alaka. Sonra sen doktor olsaydın özel muayene açmaz mıydın. Branşın özel ders vermeye müsait olsaydı belki de sen de verirdin diyebilirsiniz. El hak belki de doğrudur. Kim bilir peynire ulaşamadığımdan bayat diyorumdur.
Şunu bilelim ki; ne doktorların özel muayene açması, ne de öğretmenlerin özel ders vermesi doğrudur. Etik değildir... 09/01/2016