Yıl 2024 Şubatında
hastanede kontrol amaçlı endoskopi oldum. Bir de KBB'ye görünelim dedi oğlan.
Muayene eden doktor burnunun iki tarafı da tıkalı deyince şaşırdım. Ama Halep
orada ise Halebi buradaydı. Görüntülemek için soktuğu aleti zorladı ama geçip
gitmedi. Sol tarafımdan ameliyat oldum dediysem de hiç olmuşa benzemiyorsun
dedi. Demek ki doktor girişteki kıkırdağı almış, o günün şartlarında burnun ilerisine
dokunmamış.
Ameliyat olursam
horlamayı kesmeye faydası olur mu soruma, nispeten faydası olur dedi. Düşünelim
deyip çıktık.
İstişare sonucu
yazın ameliyat olmam kararı verildi.
2 Ağustos günü
öğleye doğru ameliyattan çıktım. Bekleme odasında iken ameliyatın bittiğini
öğrendim. Tümden bayıltmışlar beni.
12.30 gibi odama
geldiğimde, cep telefonuyla burnuma bir bakayım dedim. Sargı namına bir şey
yoktu. Acaba ameliyat yapmadılar mı dedim. Burnumu yokladım. Tamponun olduğunu
hissettim ama tampona rağmen burundan nefes alabiliyordum. Teknoloji ve tıp ne
kadar gelişmiş. Ameliyat olduğum bile belli değil dedim.
Kontrol amaçlı bir
gün hastanede yattım. Cumartesi işlemleri bitirdikten sonra hastaneden çıkıp
eve geldim.
Tampona rağmen hem
uyudum hem rahat nefes alıp verdim. Pazara daha da rahatlarım derken burnumdaki
tampon beni konuşamayacak noktaya getirdi. Buna rağmen Muhacir pazarına giderek
alışveriş yapıp geldim.
Pazar akşamı
fakülteden sınıf arkadaşlarım geçmiş olsuna eve geldiler. Kahvemizi yudumlarken
bir tanesi "Yazılarınla her şeye burnunu sokuyorsun. En sonunda burnunu
kırdırdın" demez mi? Hiç böyle espri beklemiyordum. Çünkü espri yapmayan
bir arkadaştı. Espri de kaliteli olunca ancak gülünür.
Espriye cevap
vermedim. Çünkü tamponlu burunla konuşacak takatim yoktu. Hoş cevap vermek
istesem de ne söyleyebilirdim. Haklısın deyip gülmekle yetindim. Esprinin
gerçekle ilgisinin olması da espriye ayrı bir kalite katıyor.
Ertesi gün WhatsApp
aracılığıyla ortak grubumuzdan bir arkadaş, yazılarımla her şeye burnunu soktuğundan,
sonunda burnunu kırdırdın dedi diye yazdım. Grup bunu diyen kim olabilir diye
epey kafa yordu. Tek tek gruptan kimin diyebileceği yorumları yapıldı ama hiç
kimse bunu diyeni tahmin edemedi. Bu kaliteli espri yeteneğinden dolayı bundan
sonra seni esprinin üstadı kabul ediyorum yazdım.
Espri hayatın bir
parçası. Hayata renk katan, insanları hem düşündüren hem de güldüren yönü
vardır.
Tanıyanlar espride
iyi olduğumu söyler. Mümkün olduğunca gerçekle bağını kurarak gülmeden espri
yapmaya çalışırım. Eline su dökemesem de bazı dostlarım çağın Nasrettin Hocası
şeklinde iltifat eder.
Bayat, kaba, insanı
rencide eden, belden aşağı esprilerden hoşlanmam, yapmam da. Yerinde, kaliteli
ve ince espri yapanları da takdir ederim.
Şu espri de kaliteli
esprilerden:
Bir ortaokulda
çalışırken zemin katta nöbetçiyim. Bu katta 8.sınıflar var. Öğretmen zili
çaldıktan sonra koridordaki öğrencileri içeriye girdiriyorum. Bir öğrenciyi üç
defa girdirdim. Ardımdan çıktı. Sonunda geri dönüp, yavrum, kaç defa girdirdim.
Niye çıkıyorsun dedim, yüksek sesle kızarak. Çocuk, öğretmenim, siz bana gir
dediniz. Ben de girdim. Ama çıkma demediniz demez mi? Kızmam gitti. Gülmeye
başladım. Aferin sana. Şimdi haydi gir ve çıkma dedim. Tamam deyip sınıfına
geçti.
Yazılarımda her şeye
karıştığıma gelince, yazılarımı takip edenler, dilimin döndüğünce her konuda
kalem oynattığımı, ince ince dokundurduğumu bilir. Yazdığım bir yazıyı üzerine
alınan bir mülki amir de her konuda yazıyor. İnsanın bir ilgi alanı olur o
konuda yazar demiş, gıyabımda beni tanıyan öğretmenlere dert yanmış. Siz
buna dedikodu yapmış deyin.
Bir de bizim toplumumuzda
burun ameliyatı olanlara burnunu kırdırmış der bazıları.
Pazartesi doktor
tamponları çıkardı. Nefes al dedi. Aldım. Nasıl dedi. Nasıl olacak, dünya
varmış dedim.
Şimdi tamponsuz ama
su değdirmeden solüsyon kullanmak suretiyle kontrol günümü bekliyorum. Şu var
ki burnumu kırdırmış olsam da iyi ki kırdırmışım. Çünkü burundan nefes almak,
rahat nefes almak ne büyük nimetmiş. Böyle burun kırdırmaya can kurban. Burnu
ameliyatla kırdırmak lazım, kavgada yumruk yiyerek değil.
Hasılı, sonu burun
kırdırmaya mâl olsa da burnu kırdırmadan memnunum. Sonunda burun kırdırma olsa
da yazılarımda yine ince ince dokundurmaya devam edeceğim. Yeter ki zülfü yâre
dokunsun.
Bir de 98 yılından
2024 yılına, tek taraftan nefes almak suretiyle bugüne geldim. Burnumun iki
tarafı da açıldığına göre ahir ömrümde iki burundan nefes alarak bol oksijen
alacağım.
Faydasını da gördüm.
Horlamam kesildi. Eve bağlı kalıp işimi aksatmadım. Boğazımda gıcık olduğundan
sık sık boğaz temizlemek için öksürürdüm. Öksürük kesildi. Su içerken su bile
genzime giderdi. Öksürürdüm. Suyu da rahat içiyorum.
Yazıyı kaleme
aldığım gün ameliyat olduğumun altıncı günü idi. Ameliyattan eser yok. Bir
98'deki ameliyatı bir de 2024'deki ameliyatı düşününce, doktorundan mıdır,
teknolojiden midir, tıbbın gelişmesinden midir, şimdiki ameliyat bana çocuk
oyuncağı gibi geldi.
Burnun tek
tarafından nefes almama rağmen yazdığım yazılarla epey dokundurmuşum. Burnun
iki tarafı da açıldığına göre burnumun ucunu daha iyi göreceğim ve tam isabet
dokundurmaya devam edeceğim.
Burnundan rahatsız
olup da burnunu kırdırmak isteyenlere şiddetle ameliyat olmalarını pardon
burunlarını kırdırmalarını öneririm.