Aralık ayı idi. İlçeye yazı yazarak okula tahsis edilen ödeneğin emanete alınmasını istedim.
Aylar geçti.
Yapıldı, yapılacak denen okul, mahallenin okul yeri konusunda ikiye
bölünmesiyle okul yapımı yılan hikayesine döndü.
Olmayacak şu
emanetteki parayla okulun acil işlerini yaptıralım dedik. Bu sefer okulun
parasını bulamadık. Emanetteki para kaybolmuş. Biri bizim parayı harcamış ama
nereye belli değil.
İlçedeki memurlar,
paranın kaybolmasını hiç üzerlerine almadı. Harca dedik, harcamadın diyerek
neredeyse beni suçlu çıkardılar.
İlçe MEM, İlçe il ve
özel idare ve il MEM olmak üzere paranın peşine düştüm. Hepsi yok bizde dedi.
Üzerine de gelen para emanete mi alınır, harcanmaz mı dediler.
Sonra gidip gele
gele il MEM’deki müdür yardımcısı, müdürüm merak etme, ben o parayı bulacağım
dedi. İzini takip ede ede ilçe MEM’de paranın kaybolduğunu tespit etti ve
ilçenin inşaattan sorumlu yetkilisine inceleme başlattı. İncelemenin başladığı
vakitte ise geçici sorumlu şube müdürü bir başka kurumun müdürlüğüne kapağı
atmıştı. Orada ise kadın işine kurban gitti beyzademiz. İnsanı denemenin yolu
para, kadın ve makam dedikleri bu olsa gerek.
Sonunda bizim para
bulundu. Meğer ilçe bizim okulun ödeneğini başka lisenin tamir giderine
harcamış. Nasıl harcadılar, bu eforu nasıl sarf ettiler, bu yeteneği nasıl
gösterdiler bilmiyorum ama sonunda nasıl harcandığına kani oldum. İlçedeki
memurların işgüzarlığından başka bir şey değildi. İlk atandığım yıl harcadığım
3 bin liralık ödeneğin ödeme belgesini ilçe hazırlamıştı. İlgili işgüzar memur,
lisenin parasını harcarken aynı ödeme belgesinde düzenleme yapmış. Her yerde
gerekli değişikliği yapmadığı ve benim okulun kodları kaldığı için lisenin
ağalığını benim okul yapmıştı. Ağalık da bana yakışırdı hani. Lisenin ödeneği
de duruyor bu arada. Kısaca iş liseye yapılmış. Para benden çıkmış. Benim işim
yapılmamış, lisenin parası yerinde duruyor ama benim param iç edilmiş.
İl müdür
yardımcısına, lisenin ödeneğini de biz harcayıp ödeşelim dedim. Olmaz hocam.
Sizinki ilköğretime, lise ise ortaöğretime bağlı. Birinin ödeneğini diğerine
harcayamayız. Harcarsak suç olur dedi. Bir yanlışlık yapılmış. Bu yanlışı da
yanlış yaparak düzeltelim ve doğruyu bulalım. Bu sefer ben onarım yaptırayım.
Parası da liseden çıksın dedim ise de müdür yardımcısı Nuh dedi, peygamber
demedi. Bu arada yerden göğe haklı olduğumu söyledi sağ olsun. Ama bir gerçek
var ki bizim para uçmuştu.
Ertesi yıl il genel
meclisi üyeleri ve başkanı ile birkaç defa görüştüm. Kalorifer için 25 bin lira
ödenek çıkarttım. 6 ayrı firmadan teklif aldım. KDV hariç 27 bin ila 60
bin arasındaydı teklifler.
İlçe milli eğitim
müdürü geldi bir ara okula. Kalorifer döşeteceğiz gücümüz yeterse dedim.
Öğretmenlerin yanında iyi olur. Döşetirsen bin lira da ben kantin hesabından
vereyim dedi. Uğurlarken sağına soluna baktı. Birbirinden uzak iki binada
eğitim gören bu okula kalorifer olmaz dedi. Çekip gitti.
En düşük teklifi
veren firmanın yetkilisini çağırdım. KDV dahil 25 bin liram var. Bu fiyata yaparsan,
teklifleri yenileyelim dedim. Benden para istemezsen, ben bu fiyata yaparım
dedi. Ne parası isteyeceğim dedim. İşini yaptığımız okul müdürlerine açıktan
para veririz dedi. Senden bir kuruş istemiyorum. Yeter ki kaloriferimizi döşe
dedim. Ertesi günü işe başladı. Kısa süre içinde okulumuza kalorifer
döşendi. Ardından buraya kalorifer gitmez diyen ilçenin demirbaş müdürüne gittim.
Hocam söz verdiğimiz bin lirayı alayım. Kaloriferimiz döşendi dedim. İstediği yazıyı
yazıp ilçeye teslim ettim. Okul aile birliğine aktarılan parayı da okulun diğer
işlerine harcadım. (Devam edecek)