“Ne demek şebiarus ?
"Sevgiliye kavuşma
gecesi"
Yani "Gerdek
Gecesi".
Seven kim, sevilen kim?
Âşık kim, maşuk kim?
Ortada bir gerdek varsa bir de
gelin ve damat olmalı değil mi? O zaman gelin kim, damat kim?
Uzatmaya gerek yok, yıllardan
beri adına şebiarus ihtifalleri düzenlenen adam, işin bir tarafında duruyor.
Diğer tarafta ise Âlemlerin Rabbi olan Allah var.
Tabi, bütün bu safsata ve haddini aşmış fikirler, ehli tasavvuf
tarafından "Aşk Makâmı"nda (o da neyse öyle?) söylendiği için hiçbir
mahzuru olmayan, tam tersine övgüye layık fikirler olarak kabul görmüş ve devam
ettirilmiştir.
Peki, yurt içinden ve yurt dışından binlerce insanın
katılımıyla her sene Aralık ayının ortasından itibaren, adına ihtifaller
düzenlenen, bu gece sevgilisine kavuşan bu adam kimdir?
Dilimin döndüğü kadarıyla anlatmaya çalışayım:
Türk mü, Arap mı yoksa Pers mi olduğu bile tam belli
olmayan,
Tek kelime Türkçe bilmeyen ve
bütün kitaplarını Farsça yazan,
Yazdığı kitaplarda İslâm'a ve
Kur'ân'a çok ters konulara yer veren,
Evinizde ananız, bacınız,
hanımınız ve kızınızla oturup okumaktan hayâ edeceğiniz kadar utanç
verici, ahlaksız ve müstehcen hikayeleri İslâm adına insanlara ders vermek(!)
için yazmaktan hayâ etmeyen,
Kendisine, Rabbimizin Kur'ân'da
sadece kendisi için kullandığı "Mevlânâ" ismi yakıştırılan,
Afganistan'ın Belh şehrinden
olmasına rağmen "Rûmî" denilerek Anadolu topraklarına nispet edilen,
Anadolu'da neredeyse Müslüman
bırakmayacak kadar katliam yapan Moğolların, bırakın öldürmesini, bizzat
onların özel ilgisine ve muhabbetine mazhar olan,
Moğollara karşı savaşan oğlunu
"Meşru otoriteye karşı çıkan bir bağy" olarak gördüğü ve sevgilisi
Şems-i Tebrizî'nin öldürülmesinden sorumlu tuttuğu için öz oğlunun bile
cenaze namazını kılmayan,
Bugün Fethullah Gülen denen adam
bizim için ne ise kendi zamanında yaşayan Müslümanlar ve Müslümanların devleti
için aynı şey olan,
Türkiye Cumhuriyeti'nin
kurulmasından sonra bütün tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasına rağmen
türbesi kapatılmayıp turizme açılan,
Bağlı olduğunu(!) ve yolundan
gittiğini(!), ayağının tozu olduğunu(!) söylediği peygamber; terörist, katil,
uçkur düşkünü, olarak tanıtılmasına rağmen tüm dünyada "İnsan
sevgisi" ile öne çıkartılıp "gönül ehli" diye takdim edilerek
bağlı olduğu(!) peygamberden bile üstün tutulan,
Kendisine laf söyleyenler
"Ehl-i sünnet ve İslâm düşmanı" ilan edilen,
Bu yüzden "ismet"
sıfatına sahip bir "masum" kabul edilen,
Aslında ne millî ne de dînî bir
kişiliği olan, en fazla kültürel bir kişilik olan,
Aslında ne olduğu veya ne
olmadığı bir çok devlet yetkilisi tarafından çok iyi biliniyor olmasına rağmen
"inanç turizmi"ne olan büyük katkısından dolayı oldukça
"duygusal" gerekçelerle hiç kimsenin karşı çıkmadığı, tam tersine
devletin bütçesinden pay ayrılarak adına düzenlenen törenler için salonlar
yapılan, yarışmalar düzenlenen, adına günler haftalar, aylar, hatta yıllar
ayarlanan,
Medîne'deki "Yeşil
kubbeye" alternatif olarak Konya'daki "Yeşil türbede" yatan ve
Türbesini ziyaret edenlerin
"Yarım hacı" olduğu kabul edilen zatın ta kendisidir.
Adını vermedim ama siz de tanıyor musunuz bu adamı?”
Rıza
Bozdağ
17 Aralık 2017 Pazar
Kayseri