Bu yazı sosyal medyada başlıksız okuduğum bir paylaşım. Yazının sadece başlığı baba ait. Yorumsuz ve görüş belirtmeden aynen aktarıyorum:
“Eğer Sayın Erdoğan başkanlık sistemini daha güven veren,
tek adamlığa izin vermeyen bir şekle dönüştürse idi, bugün CHP kazansa ne olur
diye kimse tedirgin olmazdı.
Erdoğan, Abdülhamit'i öve öve
aynı yoldan gitti, aynı şey gelecek başına. (Hiç temenni etmiyorum. RY)
Her sözünde; milletim ne derse o
olur diyor ya.
İşte onu fiiliyata dökecekti,
lafta kalmayacaktı.
Milleti kandırmayacaktı.
Erdoğan ne yapacaktı?
Siyasi partiler kanununu
değiştirecekti.
Partilerdeki lider
diktatörlüğüne son verecekti.
Fırsat ve imkân vardı, yapmadı.
Cumhurbaşkanlığı yetkilerini
denetleyecek, kararlara ortak olacak, halkın oyu ile bağımsız seçilerek gelen
üyelerden oluşan bir millet konseyi kuracaktı.
İmkanı vardı, fırsat vardı,
yapmadı.
Seçim kanununu
değiştirecekti.
Milletvekili adaylarını parti
liderlerinin belirlemesine son verecekti.
İmkan vardı, fırsat vardı,
yapmadı.
Şimdi çıkmış; bana muhtaçsınız,
ben gidersem devleti yağmalarlar diyor.
Abdülhamit de aynı kafada
idi.
Gitti.
Devlet yağmalandı.
Ama hiç tedbir almadı. Yetki
paylaşmadı.
Hanedanını ve saltanatı koruma
derdine düştü. Milleti önemsemedi.
İki yol iki köprü yaparak iki
ray döşeyerek halkı ikna edeceğini, kandıracağını sandı.
Olmadı, hesabı tutmadı.
Erdoğan aynı şeyleri Yeşilçam
filmi gibi tekrar etti.
Tarihten hiç ders almadı.
Şimdi gidecek belki gerçekten
sonrası tufan.
İçimizde bir korku bir endişe
var.
Hırs, makam düşkünlüğü, dünya
tamahı, güç gösterisi onunla beraber mezara gidecek.
Tıpkı Abdülhamit gibi.
Eziyetini bu millet çekecek.
Biri daha gelecek belki 5 veya
10 yıl sonra o da aynı çıkacak.
Çünkü o biziz.
Bizden çıkacak.”
Yakup Kanat