Sürü içerisinde yer
almaktır bunun adı. Sürüden ayrılmamak gerek. Çünkü kurt kapar. Ayrık otu gibi
bir başına kalırsın.
O yüzden sürünün içinde
tutunmak, sürüden alınan güçle yüksek perdeden konuşmak en iyisi.
Burada tutunmanın yolu,
sürüye aykırı hareket etmemek, bir başına davranmamak ve güdülmeyi gönül huzuru
içerisinde kabullenmektir.
Hiç aykırı
düşünmeyeceksin, sorgulamayacaksın. Bu, niçin böyle demeyeceksin. Ama, fakat,
lakin demeden denileni yapacaksın.
Çobanın ve çobanı
sevenlerin hışmına uğramamak için çobanı hep övecek, hep savunacaksın. Bu çoban
olmasaydı, aç kurtlar akbabalar gibi saldırırdı bize diyeceksin.
Çoban sayesinde
güçlüyüz. Çünkü o bizi koruyup kolluyor, karnımızı doyuruyor. Varlığımızı ona
borçluyuz. Ya bir de olmasaydı, halimiz nice olurdu diye düşünüp sayesinde
güçlüyüz, başkasına yem olmuyoruz diye şükredeceksin.
Verdiği görevi
yapamadığından dolayı çoban bir koyunu yerinden ederse, onu getiren de o,
götüren de odur. Getirirken iyiydi de götürürken mi kötü diyeceksin.
Sürüden ayrılmaya kalkan
olursa, akıllı ol, ne yaptığının farkında mısın, eceline mi susadın de.
Sürüyü terk eden ve
çobanın gözünden düşen biri olursa, çobanın gözüne girmek, çobana ve
yardımcılarına mukarrabün olmak için gidene veryansın et. Nankör de. Kendisini
bir şey sanıyor. Bugünkü şöhretini çobana borçlu halbuki de.
Çobanın etrafından giden
gidene olsa, çoban bir başına kalsa, bilmelisin ki hep çekip giden suçlu. Acaba
çobana da birazcık da olsa hata olabilir mi diye hiç düşünme. Çünkü her şey ayan
beyan ortada. Çobanın hiç suçu yoktur.
Çobanın da tıpkı diğer çobanlar
gibi hatası olabilir. Hangi birimizin yok ki. Ama bizim çobanın farkı hatasının
farkına kendisinin varması ve Allah affetsin diye söylemesidir, helallik dilemesidir.
Bunu başkası da yapıyor ama diğer çobanların samimi olmadığı hal ve hareketlerinden
belli oluyor. Bizimki ise samimiyet abidesi.
Bizim çoban diğer çobanların
topunu yener. Çünkü Allah vergisi bir yeteneği var. Mesuliyetinin gereği bizleri
korur ve kollar. Bizi kurda, kuşa yem etmez.
Haklarımızı savunur. Bizim için yaşar. Bizi en iyi o güder. Bizden biri ne de olsa.
Başka çobanlar gibi onun, bunun adamı değildir.
Böyle bir çobanımız varken bize düşen, bu çobanı var gücümüzle desteklemektir. Çünkü en iyi çoban bizim çobandır. Biz de onun sürüsüyüz. Onun sürüsü olmak bir nimettir. Onun sayesinde bir kişilik ve kimlik kazandık. Bugün bu haldeysek, bunu ona borçluyuz. Aksi, nankörlük olur, yediği kaba pislemek olur.