18 Ocak 2023 Çarşamba

Güzel ve Hikmetli Sözler (5)

76.Bir fenalığı daha küçükken kökleşmeden gidermeli; aksi halde sonradan yapılan her şey etkisiz ve sonuçsuz kalır.

77.Yanlış bir fikirde bulunmak ayıp değildir. Ama o fikrin yanlış olduğunu anladıktan sonra ısrar etmek büyük hatadır.

78.Bahtlılığı da bahtsızlığı da -servet değil ahlak doğurur.

79.İnsanlar süte benzerler; çevreleri temiz olmazsa çabucak bozulurlar.

80.Bir memleket halkının terbiyesi sokak hallerinden belli olur. Sokakta kalabalık eden, evinde daha çok eder.

81.İnsanlar, önce para kazanmak için sağlıklarını, sonra da sağlıklarını kazanmak için paralarını verirler.

82.Kavgayı sonbahar yapraklarına yazdım, rüzgarlar alıp götürsün diye. Nefreti;  karlara yazdım, Güneşler eritsin diye. Kini; bulutlara yazdım, fırtınalar dağıtsın diye. Sevgiyi yeni doğmuş bebeklerin kalbine yazdım, onlarla büyüsün diye.

83.Mevlânâ'ya sormuşlar; “Aşk nedir? “diye. "Ben ol da, bil" demiş.

84.Adaletsizliği yangından daha çabuk önlemeliyiz.(Herakleitos)

85.Devletin sarsılmayan temelini adalet teşkil eder. (Pindar)

86.Kötü kanunlar, zulmün en berbat çeşididir. (Edmunt Burke)

87.Zalimlere isyan etmek, Tanrı'ya itaat etmektir. (Thomas Jefferson)

88.Akıllı olduğunuzu ispatlamanız zordur, fakat cahilliğinizi bir davranışınız ispatlar. (Don Herold)

89.Öğrenilen şeylerin büyük bir kısmının unutulduğu doğrudur ama zekanın onlar sayesinde yaptığı ilerleme kalıcıdır.(Renan)

90.Hiç hata yapmayan insan genellikle hiçbir şey yapmaz. (E.J.Phelps)

91.Bilgiyle uyumak, uyanıklıktır. (Mevlana)

92.Düşmanlarınızı kötülemeyin, onlar sizin eserinizdir.(William Hazletti)

93.İnsanlar arasındaki çelişki ve anlaşmazlıkların çoğu yanlış anlamadan kaynaklanır. (Ralph C.Smedly)

Güzel ve Hikmetli Sözler (4)

58.İnsanların kişiliğine değer vermeyen ve gelişmelerini kolaylaştırmayan toplumlar yükselemez.

59.Dünyada en berbat şey, kötülerle dostluk kurmaktır. Bütün meyveleri acı olur.

60.En şerefli bilgi, her şeyi bilmenin mümkün olmadığını bilmektir.

61.Sanat tükenmez hazinedir.

62.Bir kötülük çoktur, bin iyilik azdır.

63.Güçlükten sonra gelen kolaylığın tadına doyum olmaz.

64.Çocukları sevmeyen kimsenin içinde vahşi bir ruh gizlidir ki büyükler ondan kötülüğü bekleyebilir.

65.Para ile satın alınabilecek şeylere sahip olmak iyi şey. Yeter ki para ile satın alınamayacak şeyler bu arada yitirilmesin.

66.Ana-baba birbirlerini büyük bir bağlılıkla severlerse, birbirlerine karşı daima dikkatli, şefkatli ve saygılı olurlarsa, çocukları yarı yarıya yetiştirilmiş demektir. İyi bir terbiyenin gerisi bundan sonra kendiliğinden gelecektir.

67.Çocuğunun nasıl olmasını istiyorsan sen de öyle ol.

68.Bir millette okumaya rağbet yoksa, gaflet ve bu gafletten doğacak felaketler azalmaz.

69.Küçük olaylar karşısında sabırlı olmazsan, büyük planları gerçekleştiremezsin.

70.Bugün yapılacak işleri bugün yapmayanlar yaşamı kaybetmişlerdir.

71.Her anne baba çocuğunun iyi olmasını ister. Fakat bunu isterken kendi hayatından ona nasıl örnek verdiğini hesaba katmaz.

72.Bilgi sahibi insan, bilgi dışı hareket ederse, elinde ışık tutan köre benzer.

73.Telaş ve öfkenin esiri olanlar çok yaşamazlar; yaşadıkları müddetçe de huzurdan yoksun kalırlar.

74.Küçüklere söz geçirmek için onları babaları ile korkutmak hatalıdır. Çocuk zamanla babasını sevmez olur ve babasının varlığını hiçe sayar.

75.Kıymetler, elimizin altındayken gereği gibi faydalanmasını bilmeyiz; elimizden çıktıktan sonra bize sadece yaşlılığın esefleri kalır.

Güzel ve Hikmetli Sözler (3)

37.Değişmeyen tek şey, değişimdir.

38.İnsana insan gibi muamele eden gerçekten mutlu kimsedir.

39.Her düşündüğünü söyleme, fakat her söylediğini düşün.

40.Okumuş cahil, hiç okumamış cahilden daha cahildir.

41.Gençliğin ne olduğu ihtiyarlıkta bilinir.

42.Aşağıda olan düşmekten korkmaz.

43.Siz kendinize inanın, başkaları da size inanacaktır.

44.Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve onun kadar da inemez.

45.Zarâfet, iç uyumun dışa yansımasıdır.

46.Dikkatsiz kimseler, hayatları boyunca geride kalmaya mahkumdur.

47.İçki kadehi övünüyordu: İyi bir matematikçi değilim, ama dört işlemi rahatça yapabilirim; insanın derdine dert ekleyebilirim, cebindekileri çıkarabilirim; onu ağrı ve sızılarla çarpabilirim; servetini de satıcılarla bölüşebilirim. Geri kalan kendisinin olur. Ayrıca çalışmalarından faiz alırım; sağlığından ve başarı imkanlarından da ıskonto yaparım.                                                                         

48.Hiçbir insan, hata işlemeyecek kadar olgun değildir. Herhangi bir eleştiriye sert bir karşılıkta bulunursanız, ilerleyemeyeceğinizi ispat etmiş olursunuz.

49.İdare ile kullanılan az servet, idaresiz kullanılan hazinelerden daha iyi yer tutar.

50.Öyle bir alanda yüksel ki başkalarını taklit etmiş olmayasın.

51.İnsanlar, hatalarını düzelmek için harcadıkları gayreti, hata yapmamak için harcasalardı, insanlık çoktan mutluluğa ulaşmış olurdu.

52.Denenmeden edinilen dostluklar, zamanla düşmanlık doğurur.

53.Doğru işlemeyen akılla, doğru gitmeyen saatin ne farkı vardır?

54.Kötülüklerden kaçınmak insanlıktır, kötülüklerle savaşmak ise kahramanlıktır.

55.Ne söylüyorsun, nerede söylüyorsun, kime söylüyorsun dikkat et.

56.İki şey yalandan ayrılmaz: Biri çok vaat etmek, diğeri ise fazla özür dilemek.

57.Ben ileride büyüyüp para kazanmaya başlayınca biriktiririm diyen aldanır.

Güzel ve Hikmetli Sözler (2)

13.Bugünün işini yarına bırakma!

14.Cinayete ses çıkarmayan caninin suç ortağıdır.

15.Sağlam ruh sahibi olanlar yalan söylemez.

16.İyi dostluklar hesapsız kurulur.

17.Kalabalıkların başı çoktur, beyni yoktur.

18.Herkesin kendini bir şey saydığı yerde, hiç kimse bir şey olamaz.

19.Yeteri kadar az, azdıracak çoktan hayırlıdır.

20.İnsan diliyle değil, yaptıklarıyla konuşmalı.

21.İnsanların ne kadar yükseldiklerine değil, nasıl yükseldiklerine bakmalı.

22.Kestirme yoldan adam olanlara dikkat!

23.Kuvvetine göre yük al, yoksa altında ezilirsin.

24.Yüksekliği istedim, onu alçakgönüllülükte buldum.

25.Yeryüzü taşla doludur ama pek azı boyunlara kolye olur.

26.Çözümde görev almayanlar, problemin bir parçası olurlar.

27.Bazı idealler vardır ki, o yolda mağlup olmak bile zafer sayılır.

28.İyimser, her felakette bir fırsat; kötümser de her fırsatta bir felaket görür.

29.Sen kendini aziz tutarsan, başkaları da aziz bilir.

30.Küçük olanı hor görme, dağlar çakıllardan yapılmıştır.

31.Bir ülke ki; orada küçük adamların boyları uzar ve orada güneş batmak üzeredir.

32.En sadık dostunuz, gölgenizdir. O da arkadaşlık etmek için güneşli bir hava bekler.

33.İnsanlar dünyada çabuk yükselenlere değer verirler. Oysa hiçbir şey, toz ve tüy kadar çabuk yükselmez.

34.Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.

35.Büyük olmak iyidir ama insan olmak daha iyidir.

36.Akıllı bir adam her şeyin farkına varır, budala bir adam ise her hususta fikrini söyler. 

Üslup Kişinin Kimliğidir

Bir iş yaparken niyet, konuşma, ifade edebilme, ikna edebilme, yapıp ettiklerimiz, eylemlerimiz ve sonucu, söz ve eylem birlikteliği, ilişkilerde nezaket vb önemli. Gördüğünüz gibi önemli olmayan yok. Belki de en önemlisi üsluptur. Zira üslup kişinin kimliğidir. Kimlik, kişinin bilinçaltını ortaya koyar. Sorunların çözümünde ve çözümsüzlüğe gitmesinde üslup en önemli faktördür. Güzel bir üslup, sorunu tereyağından kıl çeker gibi çözerken kötü ve kırıcı bir üslup ise sorunları dağ gibi büyütür. Bu yüzden vusulsüzlüğümüz usulsüzlümüzdendir denir. 

Usulün önemine değinmeden usulün ne anlama geldiğini bir hatırlayalım. “Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, yöntem, tarz“ demekmiş. Demek ki bir gayeye ve hedefe ulaşmak için izleyeceğimiz rota.

Örneklerden hareket edersek, kişinin iki sözünden biri küfür, hatta küfürle başlayıp küfürle bitiriyorsa, küfürbazlık bu kişinin kimliğidir. 

Eline geçirdiği güçten hareketle rakiplerine hep hakaret eden, diline hiç ayar vermeden ağzına geleni söyleyen kişi için hakaret kimliğidir. 

İnsanlara tepeden bakan kişiler için kibir kimliğidir. 

Normalde güzel üslup sahibi iken sinirlenince ağzını bozan kişinin gerçek kimliği sinirli anıdır. Zira içinde gizledikleri bu şekil ortaya çıkar. 

Üslupsuzluğumuz konuşma ve tartışma esnasında da görülür. Söz kesme, sesi yükseltme, araya girme ve dinlememe şeklinde. TV'lerdeki tartışma programlarında bu üslubun kötü örnekleri çokça var. 

Bazıları dünyanın kendi etrafında döndüğüne kendisini inandırmıştır. Bu yüzden kendisini her şeyin merkezine koyar. Kendine Müslümandır böyleleri. 

Örnekleri çoğaltabilirim ama gerek yok. Şu bir gerçek ki toplumun kahir ekseriyeti üslupta sınıfta kalır. Bugünden yarına sınıfı geçeceğimize dair bir emare de yok. Bu durumda kırıp geçiren, gittiği yere huzur vermeyen üslup sahipleri bu topluma bir güzellik yapsınlar. Egolarını ve görünmez kibirlerini dili olmayan dağa, taşa boşaltsınlar. Kısaca toplumdan uzak dursunlar. Yaparlar mı bu güzelliği? Yapmazlar. Zira bir kimlik ve kişilik edindikleri üsluplarına ters ve görevlerini ihmale girer bu. Onlar girecekler bir yere. Bozacaklar ortamın huzurunu.

Hakaret Görünümlü İltifat

Yıl 1887. Gazetecinin biri, Victor Hugo'ya soruyor:
—"Eserleriniz ve siz bugüne dek çok olumlu eleştiriler aldınız, çok övüldünüz. Bunlar arasında sizi en çok hangisi hoşnut etti?"
Hugo anlatır:
—"Karlı bir kış gecesiydi. Eş dostla yiyip içmiştik. Mesafe kısa diye, evime yürüyerek dönüyordum. Ama fena halde sıkışmıştım.
Hızlı adımlarla, malikanemin bahçe kapısına vardım. Kapı kilitliydi. Var gücümle uşağıma seslendim: 'İgooooooor!... Defalarca bağırmama karşın, İgor beni duymadı.
Sidik torbam Atlas Okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı. Altıma kaçırmak üzereydim.
Yaşlılık işte. Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım.
Etrafa bakındım, görünürde kimseler yoktu.
Düğmelerimi çözdüm ve su dökmeye başladım. Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu. Hiç kıpırdamadan, sessizce işiyordum.
Arabacı nefret dolu bir sesle:
—"Seni haddini bilmez, buruşuk o... çocuğu!... O işediğin, Sefiller'in yazarı Victor Hugo'nun duvarı!" dedi.
İşte, hayatımda duyduğum en güzel iltifat dolu söz buydu."

Bu anekdotta düpedüz bir hakaret söz konusu. Her ne kadar bu söz Hugo’ya söylenmemişse de kendi duvarına işeyen kendisi. Haliyle kendisinin iltifat olarak gördüğü hakaret kendisine yapılmış oluyor. Ama Hugo bunu iltifat olarak görmüş. Nasıl görmesin.
Duvarına işenmesine bile vatandaş bu şekil tepki gösteriyor. Ne bilsin vatandaş Hugo’nun kendi duvarına işediğini. Bizde bu şekil hakaret olsa, “Sen ne karışırsın. Senin duvarın mı” diyerek ağız dalaşına gireriz. Hele o... denmesine hiç tahammülümüz olmaz. Elimizi yıkamadan direk kavgaya gireriz.

*

İlginç bulduğum bu hikayeyi sosyal medyada paylaşınca, Victor Hugo’dan habersizce ona özenen bir takipçim gençliğinde başına gelen bir anısını yazmış. Bu da çok ilginç. Ama burada hakaret görünümlü iltifat yok.

Dutlukırı yolundayım. Gelen giden yok. Eskiden ıssız ve sessiz yerdi burası.  Sıkışmıştım. Bevlederken bir araba durdu. İçinde aile var.

Adres soracakmış. Ayıp olmasın diye yönümü döndüm fermuarı çekerken derisi bir kısıldı. Aşağı çekiyorum sünüyor, yukarı çekiyorum sünüyor.  Derken deriyi kopardık. Nasıl acıdı nasıl! Aklıma geldikçe hala canım acır.” (Y. G.)

Yolcu da adres soracak adamı tam bulmuş. İnanın, uğraşsa bu kadarını denk getiremez. Bu takipçim öyle zannediyorum, bir daha yol kenarında işemeye kalkmamıştır. Hatta ne olur, ne olmaz diyerek pantolonuna fermuar yerine düğme diktirmiştir.

Siz siz olun, yol kenarında olur olmaz yerlerde hacetinizi gidermeye kalkmayın.

*

Victor Hugo'nun efsane olmuş bir sözü daha var:

"
Bilirsiniz yaşlılıkta hafıza ve mesanenin çalışma şekli benzerdir, ikisi de geleni tutamaz." şeklinde. Buna bir ilave de ben yapayım. Hafıza da tutmaz, mesane de. Bir de çene tutmaz.

17 Ocak 2023 Salı

Gençlik Dine Mesafeli mi?

Gençlerimizin ne kadarı ateist ne kadarı deist bilmiyorum. Gördüğüm, zaman zaman sokak röportajlarında bazı gençlerin ateist olduklarını söylemeleri. Ne kadarı kendini bu şekil ifade ediyor ne kadarı toplum ne der baskısı hissederek içindekini dışa vurmuyor, bunu da bilmiyoruz. Bunda, salgınla beraber oluşturulmak istenen yeni dijital düzende dinlere ihtiyacın olmayacağı şeklindeki yorumların etkisi olabilir mi? Yapılmış bir araştırma olmadığı için bu yorumların etkisinin olup olmadığını da bilme imkanımız yok. Ama şu var ki inkar etmese de gençliğin çoğu dine mesafeli. Sadece gençler değil, büyüklerin bir kısmında da bu mesafe dikkatlerden kaçmıyor.

Burada gençliğin dine niçin mesafeli olduğuna dair sebepler üzerinden bir değerlendirmede bulunacağım. Bu değerlendirme için elimde bir veri olmasa da acaba şunlar olabilir mi diye kendi penceremden cevap aramaya çalışacağım.

1. Dini yapıların etkisi olabilir. Bildiğimiz gibi son yıllarda cemaat görünümlü bir yapının darbe teşebbüsü sonucunda dini yapılara dair eleştiriler ayyuka çıktı. Halkımız eskiye oranla cemaat ve grupların ev ve yurtlarına çocuğunu vermemek için eskiye oranla daha titiz. Çünkü yarın şu grup da terör örgütü kapsamına alınır mı endişesi taşıyor. Bunda cemaatlerin gizemliliği, kamuoyuna randıman bazı açıklama ve nahoş görüntüler de etkili olsa gerek. Çoğu insanda cemaat ve grupların gizli ajandası olabilir düşüncesi hakim.

2. Dini bilginin kaynağına herkesin kendi imkanlarıyla ulaşabilir olması. Eskiden dini bir konuda sorular hocalara sorulurdu. Şimdi buna ihtiyaç kalmadı. Çünkü tüm müktesebat dijital ortamda var. İnsanımızın hocası Google oldu artık. Bu alemde ilk defa duyulan ve insanımızı şaşırtan ve ezber bozan bilgiler var. Bu da gençliğin kafasını karıştırmaktadır. Gençlik anlatılanlardan, gördüklerimden ve de okuduklarımdan hangisi sorusunu sormaya itiyor.

3.Son günlerde pek olmasa da dini bazı konuların ulu orta televizyonlarda tartışılması, birinin ak dediğine diğerinin siyah demesi.

4.Tartışma ortamında din adına söz söyleyenlerden bazılarının kırıcı olacak şekilde kaba ve hoşa gitmeyen bir üslubu kullanması,

5.Farklı söz söyleyenlere tahammülsüzlük yapılması. Adeta linçe tabi tutuluyorlar.

6. İktidarda dindar, mütedeyyin ve İslamcı bir partinin olması olabilir. Burada sorun böyle bir partinin olması değil, bu partilerin bazı kesimlerce hoşa gitmeyen bazı tasarruf, söylem ve icraatlarının dibe ve dini anlayışa mal edilmesi. Her ne kadar kişilerin yaptıkları İslam’a mal edilmese de bu toplumda böyle bir anlayışın olduğu gerçeği inkar edilemez.

7. Bazı dindar, mütedeyyin ve İslamcı olanların söz ve eylem çelişkisi içerisinde olması. Bu çelişki toplumun her kesiminde olmakla beraber halkın algısı, bunu herkes yapsa da İslamcılar yapmamalı anlayışına sahip.

8. Bazı dindar ve mütedeyyin insanların denendikleri makam ve mevkilerin hakkını tam verememesi olabilir.

9. Bazı din görevlilerinin alenen siyaset yapması olabilir.

10. Bürokraside, makam ve mevki tevdiinde bazı okul mezunlarının tercih sebebi olması olabilir...