Kolay olmadı zirveye çıkmak. Mücadelenin her türlüsü
verildi. Tırnaklarla kazınarak çıkıldı. Zirvede tutunmak için de az mücadele
verilmedi. Birbirimize omuz verilerek rakiplerin her biri ekarte edildi.
Birlikte güzel hizmetler verildi. Halk hizmete doydu.
Hizmeti gören halk bir daha bir daha kredi verdi, baş tacı yaptı.
Tam zirve bizim artık, önümüzdeki tüm engeller kaldırıldı.
Biz bizeyiz, hiçbir derdimiz kalmadı derken biz birbirimize düştük. Bugün
hala zirvedeyiz ama uzaklaştık birbirimizden. Ne bir araya gelip
konuşabiliyoruz ne de aynı ortamları teneffüs ediyoruz. Meydanlarda veya kamera
önlerinde birbirimize ayar vermeye çalışıyoruz, adrese teslim mesaj
gönderiyoruz. Zirvedeki, yolda bulduğu menfaat şebekesiyle zirve yürüyüşünü
devam ettirmeye çalışıyor. Aşağıda kalan eski ekip ise kırgın ve küs. Ne
zirvede kalan ne de zirveden inenler burnundan kıl aldırıyor. Derdin ne senin
arkadaş diyen yok. Hepsi bana şu yapıldı, asla affetmeyeceğim havasında. Ne zirvedeki
zor durumdayım, patinaj yapıyorum, sağa sola vuruyorum, gelin bir el verin
diyor ne de zirveyi terk edenler veya zirveden uzaklaştırılanlar dostumuz zor
durumda, taşın altına elimizi koyalım, yettik arkadaşım diyor.
İşin garibi zirve yürüyüşünde meselelerini halledemeyen
veya halletmeye yanaşmayan bu kişiler ülkeye ve sevenlerine verdiği zarardan
bihaberler.
Nereye varır bu gidişat? En hafifinden zirve yürüyüşü sona
erer. Zirve bir başka zihniyete elleriyle teslim edilir. Dostlar arasında
meydana gelen yara iyice derinleşir.
Zirveden inişin önüne geçilemez mi? Geçilir elbet. Bunun
için öncelikle zirve sahibi ile zirveyi terk edenler bir araya gelmeli.
Küskünlük ve dargınlık bir tarafa bırakılmalı. Birlikte bir yol haritası
belirlenmeli. Kucaklayıcı bir siyaset izlenmeli. İzledikleri siyasette
birbirlerine güven verilmeli.
Bir araya gelme imkanları yoksa yapılacak bir şey var.
Daralan ve gittikçe krize dönüşen siyaseti açmak için gerekirse yeni bir parti
kurulur. Parti yeni yüzlerle yoluna devam eder. Böyle bir durumda kimse
diğerine gönül koymamalı, partimizi böldün dememeli, ihanetle suçlamamalı.
Senin yolun sana, benim yolum bana demeli. Yollarına ayrı devam ederlerken
geçmişin hatırına birbirlerine saygıyı elden bırakmamalılar.
Bunları kendilerine yakın gören, sempati duyan ve oylarıyla
destekleyen üçüncü şahıslara düşen öncelikle güçleri yok olmasın ve güçlerini
birleştirsinler ve enerjilerini birleştirsinler diye çabalar. Baktılar olmuyor
mu? Yaşanacak varmış demek ki bunda vardır bir hayır demeli. Hayır bunun
neresinde demeyin. Ankara Savaşı’ndan sonra Yıldırım Bayezit’in dört oğlu
arasında süren taht kavgası on bir yıl sürmüş. Fetret Devri dediğimiz bu
dönemin sonunda devleti, Yıldırım’ın oğullarından Çelebi Mehmet yeniden
birleştirmiştir. Bakarsınız zirve yolculuğu yapan veya zirve yarışında bizde
varız diyenlerden biri güçleri birleştirerek yeniden zirve yürüyüşünü başlatır
ve bunda da başarılı olur.