Lisedeyken evlenmiş, çoluk-çocuk sahibi olmuş,
imam-hatiplik yapmış, üniversiteyi okumuş. Sonra öğretmenliğe geçmiş, ardından
aynı okulda müdür yardımcılığı, müdür başyardımcılığı ve müdürlük yapmış.
Binlerce öğrenci yetiştirmiş, okulunu zirveye taşımış, okuluna sadece elini
değil, yeri geldiği zaman gönlünü vermiş, vücudunu ortaya koymuş. Okulu
neredeyse çocuğu olmuş. Kendini okula attığı zaman mesai kavramını tanımamış,
yeri gelmiş okulda sabahlamış yeri gelmiş kalorifer kazanına kömür atmış. 30
yıldan fazla bir zamanını vermiş. Okulun hem anası olmuş hem babası. 2014
yılında müdür atamalarıyla ilgili talihsiz süreç dolayısıyla son iki yılını
öğretmen olarak geçirmek zorunda bırakılmış. Sebep mi? Olsa olsa yaşından
dolayıdır. Çünkü ne para geçirmiştir zimmetine, ne de gözü kadın da kız da
olmuştur.
İri, uzun boylu, babayiğit görüntüsünün ardında içi
merhamet dolu bir insan olduğunu gözlemledim. İlerlemiş yaşına rağmen yoruldum
dediğini görmedim. Meslek hayatının son demlerinde öğretmenlik yaparken
işimi-gücümü biraz aksatayım dediğine şahit olmadım. Herkesten çoğu zaman
idarecilerden önce okulun bahçesindeydi daima. Dersine herkesten önce gitmek
için hareket ederdi. Hizmet adamı bir yapısı vardı.
Muhatabına değer verirdi. Karşılaştığı her kişiden samimi
ilgi ve alaka gördü. Çünkü herkes onu saygıdeğer biri olarak sevdi. Fazla
konuşmayı sevmez bir görüntüsü vardı. Hep dinlerdi. Ortamını bulduğu zaman
yavaş yavaş açılırdı. Her konuşmasında bir kırgınlık vardı. Dışlanmışlık ve
itilmişlik hissi uyandı bende. Yaptıklarına karşı hak etmediği bir muamele gördüğü
intibaını edindim. Kalp kırmamaya özen gösterirdi. Ama kalbi kırılmış, gönlü
incinmişti. Otursa da, kalksa da, yese de, içse de rahat değildi bir defa.
Bu kırılmış kalbe dünyayı versen memnun ettiremezsin. Çünkü
yapılanı hazmedebilmiş ve kabullenebilmiş değil. Kimse anasından yönetici
olarak doğmaz, kimse de ilanihaye yönetici olarak devam edecek diye bir şey
yoktur. Ama kişilerin yöneticiliğinin sona erdirilmesi bu şekilde olmamalıydı.
Toptancı davranılmamalıydı. İnsan onuruyla oynanmamalıydı.
Kimlerdi bu sürecin aktörleri? Kendinden bildikleri. Aynı
davaya gönül verdikleri. Zaten incinmişliği de bundan. 2014 yılından beri hep
bir gönül alma bekledi. Heyhat ki heyhat! Taş ve kayadan ses geldi de gönül
verdiklerinden "Necisin, kimsin, ne oldu sana, bir yanlışlık oldu"
şeklinde bir ses duymadı. Sonunda yeter dedi. 39 yılın ardından emeklilik
dilekçesini verdi. Yapılanları Allah'a havale ederek köşesine çekildi.
İçinizden çalışmış çalışacağı kadar. Yaşını başını almış,
yeter artık, gençlere devretsin diyebilirsiniz. Ben de derim ki, sağlığı el
veriyorsa, insanlara faydalı oluyorsa, işini aksatmıyorsa kime ne, ne zamana
kadar çalışacağı? Bugün ona yaşlı diyenler, hiç yaşlanmayacakmış düşünüyorlar.
Halbuki beğenmedikleri yaşlılık tecrübe demektir. Hayatın kendisidir.
Tecrübelerini aktaracağı, herkese ağabeylik yapacağı en verimli çağında artık
yaramazsın demek basiret ve feraset yoksunluğuna işarettir. Böyle düşünenlere
zavallı diye üzülünür ancak.
Ne diyelim mesleğin bu duayenine... Kimseye muhtaç olmadan,
kimsenin karşısında eğilmeden 39 yıla imza atmak her adama nasip olmaz. Yolun
açık olsun, Allah hayırlı ve sağlıklı ömürler versin koca adam. Şimdiden
özlemeye başladık seni... 04.05.2017