17 Ekim 2025 Cuma

Geride Kalan Tek Şey

“Eğer bir şey olmak istiyorsanız,

Doğru ve güzel insan olun.

(Çünkü) o kulvarda pek yarış yok.

Daha fazla “sevgiliye” sahip olmak sizi daha erkeksi yapmaz.

Daha fazla “erkek arkadaş” edinmek sizi daha güzel kılmaz.

Pahalı şeyler sadece ‘ucuz’ insanları çeker.

 Ve bu arada gençlik geçer.

Güzellik de öyle.

 Geride kalan tek şey karakterdir.

Kadınlar, topuklu ayakkabı ve kısa etek giyen herkes olabilir; erkekler, pahalı takım elbiseler ve ayakkabılar giyen herkes olabilir.

Ama aslında gerçek kadınlar ve gerçek erkekler, zihinlerini, ruhlarını ve karakterlerini ‘giyinenlerdir.’

Ne istediklerini bilirler ve asıl zarafetleri tavırlarında gizlidir.

Hayatınızı “ucuz” duygularla harcamayın.

Çocuklarımıza, bir arabanın başarı göstergesi olmadığını ve yürüyerek gitmenin yoksulluk anlamına gelmediğini öğretmeliyiz.” (Robert de Niro*)

*Robert de Niro, birçok filmde rol almış ABD’li bir oyuncu. En iyi erkek ve yardımcı erkek Oscar ödülü aldığı ödüllerden.

Mirasta Paylaşım Sorunumuz (3)

Bir önceki yazımda İslam'ın ortaya koyduğu miras oranlarının sorunu tam çözmediğini, medeni kanunun ortaya koyduğu eşit paylaşımın da sorunu tam çözmediğini ifade etmiştim.

Eşit paylaşım niye sorunu çözmüyor? Çünkü herkes eşit alıyor. Daha ne denebilir. Eşit paylaşımda sorun şurada ortaya çıkıyor. Daha çok dindar ve mütedeyyin olan ailelerde bu sorun ortaya çıkıyor. Ailenin erkek bireyi, "Biz Müslümanız. Allah'ın emrine göre paylaşacağız. Kızlar bir, biz iki alacağız" derken aynı erkek, kızının alacağı mirasta eşit olsun diyebiliyor ya da kız kardeşler, "Tamam, Allah'ın emri öyle. Fakat Allah rıza taksimine bir şey demiyor. Bize eşit verseniz ne olur" diyebiliyor. Bir de kişi ne kadar dindar olursa olsun, paylaşacak mal biraz varsa eşit olsun diyebiliyor ya da erkekler haklarından feragat etmeye yanaşmıyor. Kısaca dindar ve mütedeyyin aileler İslam miras paylaşımı ile medeni kanunun paylaşımı arasında ikilemde kalıyor. 

Miras paylaşımı başka ülkelerde nasıldır bilmem ama bizde hırgür, küskünlük, dargınlık ve kavga eksik olmaz.

Kardeşlerdeki tutkunluk, hasbilik ve fedakarlık da böyle zamanda ortaya çıkar. Değilse iyi günde ve maddi çıkarın olmadığı yerde kardeşler niye kavga etsin. Hatta var mı bizdeki kardeşlik gibisi bile derler.

Şu var ki kardeşlerin gerçek yüzü miras paylaşımında ortaya çıkar. "Sen çok aldın, ona fazla gitti. Sen iyi yerleri aldın. Şöyle olmazsa, eşit olmazsa imza atmam. Biz Müslümanız. İslam'a göre erkek iki kadın bir alır" türünden sözler havada uçuşur.

Paylaşım ister eşit yapılsın ister kadına bir, erkeğe iki şeklinde olsun.

Görünen o ki vereseler miras taksimini İslam'a göre yapsalar da sorun bitmiyor, Medeni Kanuna göre eşit paylaşsalar da sorun çözülmüyor.

Bu dediğim elbette her aile için değil. Çünkü nice aileler miras taksimini karşılıklı anlayış, özveri ve fedakarlık içerisinde çözebiliyor. Ama büyük çoğunluk miras taksiminde sınıfta kalıyor.

Bu sorunun çözümü sanki anne ve babanın hiç miras bırakmamasıyla çözülür. Çünkü böyle bir durumda paylaşacak bir şey olmadığı için hiçbir kardeş beklenti içerisine girmez.

Ölüm hak, miras helal olduğuna, bu mesele aileler arasında sorunu çözmeyi daha da büyüttüğüne göre görünen o ki İslam'ın miras taksimi de devletin eşit paylaşımı da sadra şifa olmuyor. Devlet eşit bölünsün demesine rağmen vereselerin rızaya uygun paylaşımına da izin veriyor. İslam da 1/2 demesine rağmen rıza taksimine ses etmiyor.

Hem İslam'ın hem de Medeni Kanunun oranları ve rıza taksimi doğrudur, yanlıştır demeyeceğim. Diyeceğim şudur ki salt oran sorunu çözmüyor. Teoride çoğunluk bu oranları kabul ederken iş mal paylaşımına gelince, kız kardeş, yok, ben 1/2 paylaşımı kabul etmiyorum. Eşit olacak eşit. Eşit olmazsa imza atmam diyebiliyor. Bunu, istisnalar hariç en Müslüman olanı da yapıyor, kültürel Müslüman olanı da. Eşit paylaşıma da erkek kardeş, niye eşit olacak? İslam şöyle taksim yapmıyor mu diyor.

Bu durumda miras paylaşırken:

İslam'a göre erkek-kız kardeşler arasında 1/2 oranı,

Medeni Kanuna göre kız ve erkeğin eşit alması öne çıkıyor. İslam'ın öngördüğünde eşitlik yok. Medeni Kanunun öngördüğünde ise eşitlik söz konusu. Bu iki oran da yukarıda bahsettiğim gibi sorunu çözmüyor. Çözülse bile kırgınlıklar ve küskünlükler alıp başını gidiyor.

Miras gibi bir paylaşımı salt oranlara indirgemekten ziyade rıza taksimi yani kardeşlerin gönlünden koparak paylaşım yapması en doğru olanı ise de işin içine mal mülk girince maalesef rıza taksimi herkes için geçerli olmuyor.

Bu durumda günümüzde paylaşım nasıl olmalı? Bunun üzerine kafa yormak istiyorum.

Sorunun çözümünde eşitlikçi anlayış ve kız erkek arasındaki eşit olmayan anlayış yerine adil paylaşım esas alınabilir. Eşit paylaşım zaten adil paylaşım diyebilirsiniz. Bence eşit paylaşım adil paylaşım değildir. Toplum yapısının ve işbölümünün değiştiği, herkesin aile bütçesine bir şekil katkı sunduğu günümüzde, yapılacak miras paylaşımları, kız olsun, erkek olsun, kardeşlerin sorumluluğu oranında olmalıdır. Bu tür paylaşımda sorumlulukları eşit olmayan iki erkek kardeş bile eşit almamalı. Kız kardeş en fazla sorumluluğu üstlenmiş ise en fazla almalıdır.

Ne demek istediğimi bir örnekle açıklayayım. Diyelim ki iki erkek kardeş olsun. Bir tanesi gurbette. Yazdan yaza gelip gidiyor. Diğeri ise anne babanın bakım başta olmak üzere her türlü sorumluluğunu üstleniyor. Baba vefat edince, gurbetteki kardeşin gelip eşit paylaşım diye dayatması doğru değil. Burada sorumluluğu üstlenen kardeş eşit paylaşalım dese bile gurbetteki kardeş, “Olur mu ağabey, anne babamın bakımında hep sen vardın. Paylaşım yaparken sen fazla alacaksın diyebilmeli. Orta yerdeki mal biraz fazla olunca böyle diyecek ve fedakarlık yapacak kardeş zor bulunur. Bu durumda bilirkişiye başvurup, bilirkişi sorumlulukları oranında bir oran paylaşımı önermelidir.

Aynı şekilde iki erkek kardeş hiç anne babasına bakmasın. Hep kız çocuğu baksın. Miras paylaşımında kız çocuğu erkek kardeşlerinden fazla pay almalı.

Kısaca, demek istediğim, miras paylaşımında kardeşlerin üstlendiği sorumluluğa göre yani adil paylaşım yapılmalı. İster kız ister erkek olsun. Ben böyle düşünüyorum.

Mirasta Paylaşım Sorunumuz (2)

Bir önceki yazımda İslam miras hukukunun bugün Müslümanların bir yumuşak karnı olduğundan, pek gün yüzüne çıkmasa da alttan alta bir kaynamanın olduğundan, miras paylaşımının, çoğu ailelerde özellikle kız çocuklarında kırgınlıklara sebebiyet verdiğinden bahsetmeye çalışmıştım.

İslam hukuku kadın ve erkek arasında miras paylaşımı yaparken 1/2 oranını belirtmesinin gerekçelerini şöyle sıralayabiliriz:

İslam, kadın erkek arasında 1/2 oranını koyarken her türlü sorumluluğu erkeğe yüklemesinden dolayı bu eşitsizliğin olduğu fıkıhçılar tarafından açıklanır: Kadına yüklenen sorumluluk ev işleri ve çocuk büyütmek. Hatta kadın çocuğunu bile emzirmek zorunda değil. Gerekirse süt anne ister. Diğer her türlü sorumluluğu erkeğe verir. Anne babanın bakımı, görüp gözetilmesi, evin her türlü ihtiyacının karşılanması erkeğin sorumluluğunda. Zaten kadın bir alırken, kocası da iki almak suretiyle yine herkes üç pay almış oluyor, böylece herkes eşit alıyor şeklinde izah yapılır.

Genelde kadın bir, erkek iki alır şeklinde bilinse de İslam miras hukukunda paylaşım, farklı farklıdır. Annenin oranı, eşin oranı bile bellidir ve her biri farklı oranlarda mirastan pay alır. Vereseler arasında erkek yoksa, bir kız varsa malın yarısını, iki ve daha fazla kız var ise mirasın 2/3'ünü alır. Mirasın geri kalanını ise ölen erkek kocanın kardeşleri kendi arasında pay eder. Erkek eş vefat ettiği takdirde, sağ kalan kadın eş eğer çocuğu yoksa mirastan 1/4 oranda pay alır. Ancak vefat eden erkek eşin çocuğu varsa, sağ kalan kadın eşin miras payı 1/8'dir. Gerisini erkeğin kardeşleri kendi aralarında pay eder.

Burada diyebiliriz ki İslam sorumluluğa göre mal paylaşımını öngörmekte.

Kendi içinde mantıklı görünen bu izahlara şöyle eleştiri getirilebilir:

Bugün kadın da erkek de çalışıyor. Her ikisinin de sorumluluğu var. Evin geçiminde kadının da katkısı var. Yine anne baba bakıma muhtaç hale geldiğinde kadın da anne babasına bakıyor. Bu durumda her türlü sorumluluk eşitse kadının erkek kardeşine göre eksik alması durumunu nasıl izah ederiz? Her türlü sorumluluğun eşit olduğu günümüzde bu şekil paylaşım ne derece adalete uygun?

Fıkıhçıların açıkladığı gibi kadın bir, erkek iki alarak durum eşitleniyor izahı da havada kalıyor. Çünkü kimi, medeni hukuka göre paylaşım yapıyor kimi de İslam hukukuna göre yapınca eşitleme olmuyor.

Bir diğer husus açıklama kadının evlenmesi üzerine. Bugün evlenmeyip bekar kalan kadınlar da var. Anne babasıyla birlikte yaşıyor. Belki de anne babanın her türlü sorumluluğunu üstleniyor.

Yine ölen kişinin birinci derece vereseler kız ise mirasın hepsini alamaması, bila veled olan kadının malın 1/4'ünü aldıktan sonra geriye kalan malın erkeğin kardeşleri arasında pay edilmesi de günümüzde izaha muhtaçtır. Ne kadar izah edilse de elinden baba malının bir kısmının alınmasına ya da çocuğu olmayan kadının kocasından kalan tüm malı alamaması günümüzde pek anlaşılamıyor.

Tanıdığım, her ikisi de dindar ve mütedeyyin iki aile var. Birinin üç kızı vardı. Babaları öldü. Amcaları ve babaanneleri de mirasa ortak oldular. Diğeri de çocuğu olmayan bir aile idi. Kocası vefat edince kocasının kardeşleri şeriata göre paylaşım yaptılar. Yalnız paylaşıma rağmen sorun bitmedi. Her iki aile de kırgın ve kızgın. Erkeğin kardeşlerinin mirasa ortak olmasını çökme olarak görmekteler.

Eskisi gibi kardeşlerin işi ortak ya da bir olsa, gelir ve giderleri tek elden giderilse ya da kardeşleri vefat edince onun yetimlerine amcalar baksa, onları görüp gözetse, dersin ki bu paylaşım normal. Ama bugün herkesin evi, barkı, işi, gücü ve kazancı ayrı. Kişinin kazandığında kardeşlerin payı yok. Birinin başına bir şey geldiğinde kolay kolay elinden tutan yok. Bu durumda paylaşım şöyle olacak. Biz buna ortağız demek çok anlaşılır gibi değil.

Burada İslam'ın miras hukukunu eleştirme gibi bir niyetim yok. Bu konuyu ele alırken İslam miras hukuku değişsin, günümüzde yeri yok iddiasında değilim. Yalnız İslam böyle emrediyor, herkesin alacağı oran ayetle ortaya konmuş. Üzerine söz söyleme hakkımız yok demek de bu sorunu çözmüyor. Elde bir sorun var. Bu sorun nasıl aşılır derdindeyim. Unutmayalım ki izah edemediğimiz ve ikna edemediğimiz doğru, doğru değildir.

Burada kimsenin böyle bir sorunu yok. Yok yere ortaya sorun çıkarıyorsun da denebilir. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi müftülüğe gelip fetva soran çokça kadının sorularından biri boşanma üzerine ise diğeri de miras üzerine olduğunu yeri gelmişken tekrar hatırlatayım. Öyle ya sorun yoksa kadınlar müftülüğe gelip niye fetva istesinler.

Bu sorunu ele alma sebebim, bugün sorun gibi duran bu konuyu nasıl aşabiliriz üzerine kafa yormak. Çünkü ayetin indiği zamanki sorumluluklar bugün değişmiş durumda. Ayet herkesin oranını belirttikten sonra "Bunlar Allah'ın sınırları" derken bu oranları alt sınır olarak ele alabilir miyiz ya da sorumluluklar değiştiğine göre oranlar da değişebilir mi üzerine kafa yormaktır. Öyle ya indiği dönemde paylaşımda adaleti esas alan miras paylaşımını, bugünün sorumluluklarını göz önüne alarak sorumluluğa göre yapabilir miyiz? Aile içindeki fertlerin üstlendiği sorumluluğa göre adil bir paylaşım ortaya koymak miras ayetini değiştirmek değil, anlamaktır bana göre. Çünkü toplum yapısı ve şartlar değişmiş ise oranları da şartlara uygun şekilde düşünmek gerek. Tek kıstas, fertlerin yüklendiği sorumluluk olmalı. Sadece kan bağı ya da erkek, kadın olmak miras paylaşımında esas olmamalı diye düşünüyorum.

Medeni kanunun belirlediği gibi kızın ve erkeğin eşit paylaşımı sorunu çözüyor mu? Bu da çözmüyor. Ama en azından eşit bir paylaşım var denebilir. 

Bu durumda sorunları almak için paylaşım nasıl olmalı? Bunu da bir başka yazımda ele almak isterim.