29 Mayıs 2024 Çarşamba

Bir Otostopçu ile Elli Dakika (4)

Ağa olmasam da zamanında böyle bir teklif yapmıştım. Teklifle de kalmadım. Verdim:

Ortaokul veya lisede öğrenciyim 80’li yıllar. O zamanlar ilçe değildi Güneysınır.

Bizim Karasınır’ın otobüsleri öğle oldu mu Konya’dan hareket ederdi. Biz de akşamüstü Karaman otobüslerinden bilet alır, Karasınır’a on km.lik mesafede inerdik. Ondan sonra kah sırtında kah elinde, içi kirli valizi yayan yapırdak yürür dururduk. O zamanlar tekerlekli valizi nerede bulacaksın. Varsa da semtimize uğramazdı. Kaç defa yürümüşlüğümüz var elimizde ağır valizle bu on kilometrelik yolu.

Bazen tek tük araç gelirdi. Ama el kaldırmazdık. Çünkü cepte beş kuruş para kalmazdı. Zaten öğrenciyiz. Olan parayı da son kuruşuna kadar Karaman otobüslerine verirdik.

Bazen yalnız olurdum bu yolda bazen bir arkadaş.

Kendi halimde yürürken bazen arkadan gelen bir araba biz el kaldırmadan durur, alırdı bizi.

Yine bir gün Karaman otobüsünden indim. Elimde valiz yürüyorum. Ara ara arkaya bakıyorum gelen araba var mı diye. Çünkü cebimde bu sefer bir yirmi vardı ama o zamanlar o para 20 bin miydi yoksa 20 milyon muydu bilmiyorum.

Baktım, bir kamyon geliyor. Hiç yapmadığımı yaptım. Bu cesaret herhalde cebimdeki paradan olmalı.

Kamyon durdu. Kabinde yer yoktu. Kamyoncu da simaca tanıdık geldi. Ayakkabıcı amcaoğlunun dükkanında yaz dönemlerinde birkaç defa görmüştüm.

Kamyonun üstüne binersen bin dedi. Olur dedim. Güç bela valizi kamyona attım. Ardından ben bindim.

Karasınır’da indim. Şoföre, teşekkür ettim. Borcum ne kadar dedim. Ne verirsen ver dedi. Elimi cebime atarak son kurşunu uzattım. Buyur dedim. Bu fazla. Bozuk yok mu dedi. Yok dedim. Ne yapacağız ya dedi. Al fazla olsun. İşimi gördün dedim. Aldı. O yoluna devam etti. Ben ise son sermayem olan son kurşunun elden gitmesinden dolayı herhalde bir güzel ağırlık hissetmişimdir.

Birkaç gün sonra ayakkabıcı amcaoğlunu dükkanında ziyaret ettim. Hoşbeşten sonra ne zaman, nasıl geldiğimi sordu. Şu gün geldim. Karaman otobüsleri ile yolda indim. Bu tarafa da bir kamyona bindim. O şekilde geldim dedim. Tanıdık mı kamyoncu dedi. Sizin burada görmüşlüğüm var. Sanırım falan köylü olmalı. Şöyle biri dedi. Tarifinden şu köylü, bu olmalı dedi. O bizim tanıdık. Gelir laflarız dedi. Ardından para aldı mı dedi. Yok mok dedim ise de amcaoğlu, doğru söyle dedi. O istemedi de ben verdim. Almak istemedi. Zorla verdim dedim. Miktarı da söyletti bana.

Aradan birkaç gün geçti. Yine amcaoğlunu ziyaretteyim. Al şu paranı dedi. Ne parası dedim. Kamyoncuya verdiğin para dedi. Nasıl aldın dedim. Dün uğradı. Geçen gün 20/bin/milyon parasını aldığın kişi benim amcamın oğlu. Nasıl alırsın ondan? Ver şu parayı demiş. Sağ olsun benim son kurşunumu geri almış bu şekil. Kaybettiğim eşeğimi yeniden bulmuş gibi oldum. Bir sevindim bir sevindim. Sormayın.

Gördüğünüz gibi benim de yine bu yolda, zamanın behrinde otostopçuluk yapmışlığım var. Her ne kadar nakliye parası versem de ve bu otostopçuluk bana pahalıya patlasa da amcaoğlu sayesinde sermayemi geri aldım. Siz siz olun, otostopçuluk yapandan para falan ne umun ne de isteyin. Otostopçuluk yaptığına göre vardır bir derdi.

Neyse biz gelelim tekrar otostopçu Ali’ye. Namı diğer Siverekli Ali ile arabada 50 dakika böyle hasbihâl ettik. Hoşsohbet biriydi bu arada. Araya benim eski defterler girince hoşsohbetin içine ettim gördüğünüz gibi.

Sonunda Ali gitti geri yoluna, biz gittik yolumuza. Ali'nin başka da akıbetini bilmiyorum. 

İstedim ki bu anekdotu yazıp paylaşayım. Ülkemdeki insan manzaralarından bir kesit sunayım. Daha böyle ne kesitler ne hayatlar var bu ülkede, kim bilir... 

Bir Otostopçu ile Elli Dakika (3)

Üçüncü evliliği de düşünüyor musun dedim. Düşünüyorum da şimdilik değil dedi. Niye dedim. Evlilik iyi bir şey değil. Ama nüfus için evlenirim dedi. Çok çocuğum olmalı. Biz de hem hasım eksik olmaz hem de Türkler çok çocuk yapmıyor. Onlar askere fazla çocuk gönderemiyor. Biz daha çok gönderiyoruz. Bize terörist diyorlar ama biz terörist değiliz. Askerlik yapacak çocuklar büyüteceğiz. Terörist olmadığımızı da göstereceğiz dedi. 

Nereye gittiğini sorduk. Siverek'e gidip gelecekmiş. 

Ailen burada imiş. Tek başına ne iş dedik. Benim hanımın biri orada. Onun yanına gidiyorum. Biri de burada dedi. 

İki hanım arasında kıskançlık oluyor mu dedik. Kaçırdığım dayımın kızı çok kıskanç. Ama sorun yok. Evde biri sağımda, diğeri solumda yatar. Bir şey de diyemezler. Çünkü ben öyle istiyorum dedi. Ben kazara iki evlensem, yalarsan şayet, biriniz sağımda, biriniz de solumda yatacak, itiraz yok desem, en hafifiyle tavayı başıma yerim. Kafam önemli değil de tavalar da pahalıdır bu aralar.

Böyle laflara laflaya Konya'ya girdik. Yakıt için bir petrole girdim. Yakıt dolarken yanımdaki arkadaş, şimdi biz Ali'yi indirdikten sonra Karaman'a geri döneceğiz değil mi dedi şakasından. Ben de öyle dedim. Benim için mi geldiniz. Bileydim binmezdim dedi Ali. Yok yok. Biz de Konya'ya gidiyorduk dedim. 

Karaman yolundan çevre yolu kavşağına yaklaşırken Ali'ye bir telefon geldi. Konuştular karşılıklı. 

Seni nerede bırakalım demeye kalmadan, ben ineyim dedi. Hayırdır, Siverek'e gitmekten vaz mı geçtin dedik.

Hasımlar Güneysınır'da görülmüş. Onu haber verdiler. Belki bir şey yaparlar. Yanlarında bulunmam lazım dedi. 

Boşuna söylememiş, biz isimsiz yaşarız hasımsız yaşamayız diye. 

Buradan nasıl gideceksin demedim. Otostopla gelen, karşı yola geçerek tekrar otostopla geri döner gayri. Nasılsa bu işin yolunu ve yordamını öğrenmiş. 

Burada mı indireyim dedim. Şu polis çevirmesini geçince. Şimdi burada insem, polis bir şey var sanır dedi. Bizden de dikkatli maşallah.

Polis önümüzdeki beş altı aracı durdurdu. Bize geç dedi.

Geçince, arka sağ, makam koltuğunda misafir ettiğimiz Ali'yi indirdik. Sağ ol dedi mi, hatırlamıyorum. Demiştir. Demese de önemli değil. Ağalığını da görmedik. Hoş ağalığı da sökmezdi ama yine bir teklif fena olmazdı. (Devam edecek) 

Bir Otostopçu ile Elli Dakika (2)

15 yaşında iken kaçırmış ilk eşini. Dayısının kızıymış kaçırdığı. İki defa istemiş dayısından. Vermeyince kaçırmış. Dayısı telefon açmış. Telefonu açtığına göre benden korkmuyorsun. Şuraya gel demiş. Tabancayı alıp gitmiş. Dayısı ile buluşma yerine girerken tabancayı arabaya bırakmış. Dayısı yapmayacaktın demiş. Senden iki defa istedim. Kızın da beni istiyor. Başka ne yapabilirdim demiş.

Bu arada 15 yaşında araba kullanıyor, silah da taşıyor. Benim otuzu geçmiş çocuklarım ve 20'sindeki küçüğüm daha tabanca yüzü görmedi ki kullanmayı bilsinler. Ben de babayım, dört çocuk yetiştirdim diye kas kas kasalırım. 

Ailede ikinci evlilik yapan ilk kişiymiş. İkinci eşi de Arapmış. Şanlıurfa'da oturuyormuş. Gidip istemiş. Şanlıurfa'da oturmak şartıyla vermiş kayınvalidesi. Sözümü tutmayıp Şanlıurfa'da oturmuyorum gerçi dedi. İkna kabiliyetim iyi dedi laf arasında. 

Ortaokul 6.sınıftan terk. Okulu terke mecbur kalmış. Çünkü babası hapse girince aileye bakmak için çalışmak zorunda kalmış. 

Biz soruyoruz, o cevap veriyor. Atıyor mu, tutuyor mu, gerçekliği var mı, varsa ne kadarı gerçek bilmiyoruz.

15 yaşında kız kaçırmasına, belinde tabanca taşımasına ve ehliyetsiz araba sürmesine şaşırmayın. Bizim Ali 12 yaşında iken dükkan açmış. Dükkanım var benim dedi. 

Ne dükkanı olabilir? Sıkı durun. Galeri açmış.

Zengin misiniz, bu yaşta bu kadar parayı nereden buldun dedik.

Ne zengini. Ailecek çapa yaparız yıllardır. Oradan artırdıklarımıza açtım dedi. 

Galeri hala faal. 

Şimdi kim var galeride dedik. 

İş olmaz bu mevsim. Kapalı dedi. Belli ki kışın açıyor bizim Ali. Yazın çapa. Kışın galeri. İnşallah galeride el arabası yapmıyordur.

Desene şu anda arabamızda bir ağa var. Boşuna almamışız dedik. Para gani demedi. Canınız sağ olsun da demedi. 

Şu anda yanında tabanca var mı dedim. Yok dedi ama ikna edici gelmedi bana.

Nereden, nasıl, hangi soruya cevap verirken söylediğini hatırlamıyorum ama şu cevabı da ilginçti: "Biz isimsiz yaşarız, hasımsız yaşamayız dedi.

Amcası da içeride imiş bu arada. Eşiyle uygunsuz yakaladığı birinin kafasına 37 çivi çakmış amcası. Kanlıları, sanırım kan davası gütmemek için 4-5 milyon kan bedeli istiyormuş.

Babasının, zamanında niçin hapis yattığını sormadık. Amca da cinayetten içeride yattığına göre aşiret değillermiş ama ailecek suç makinesi mübarekler. Ali'nin içeriye girip girmediğini sormadım. Kim bilir, Ali de girmiştir oralara. (Devam edecek)