9 Kasım 2023 Perşembe

Bu Yazıda Boykot Var!

Bugüne kadar ülke olarak en fazla ABD ve İsrail ile karşı karşıya geldik. Her defasında da elimizdeki ilk ve son kurşun olan boykot silahımızı sahaya sürdük. ABD ve İsrail mallarını çarşaf çarşaf yayımladık. Almayın, almayalım dedik. Ne kadar boykot ettiğimiz ürün varsa bugüne kadar hiçbiri batmadı, iflas bayrağını çekip, çekip gitmedi.

Bu son boykotla, farz edelim ki Yahudi ve Amerikan mallarına uyguladığımız boykot amacına ulaştı. Ülkemizde fabrikası olan firmalar üretimi durdurdu ve kepenk kapattı. Tazminatlarını vererek çalışanlarını işten çıkardı. Haydi, başınızın çaresine bakın dedi.

İşine son verilenler kim? ABD ve İsrail vatandaşı mı?

Yöneticileri dışında öyle zannediyorum, tüm çalışanlar bu ülkenin insanı. Adı Ali, Ahmet, Mehmet. Yani sen, ben, bizim oğlan.

Ya sonrası?

Binler, yüz binler belki de milyonlarca kişi bir anda işini kaybetti. Mevcut işsizler ordusuna yeni işsizler katıldı.

Bunlar nerede iş bulacaklar?

Bunlara kim iş verecek?

Piyasada çalışabilecekleri iş alanı varsa, hiç problem değil. Gider bir başka firmada çalışmaya devam ederler, evlerine ekmek götürürler.

Hepimiz, boykot uygulamaya kalktığımız ürünlerde çalışanlara iş verecek alternatif istihdam alanlarımızın olmadığını çok iyi biliyoruz.

İş veremediğimiz gibi her birinin elinden tutup gelin bizim evde kalın, ne pişerse birlikte yeriz de diyemeyeceğimize ve ceplerine harçlık koyamayacağımıza göre ne diye boykot da boykot diyoruz. İnanın, anlamış değilim.

Önü, arkası ve sonrası düşünülmeden bugüne kadar hiç amacına ulaşmayan boykot furyası, bekara avrat boşamak kolay sözünden başka bir şey değil.

Bir başka husus, ABD’yi bir tarafa bırakalım. İsrail malı diye servis edilen boykot listesine bir bakalım. Utanmıyor muyuz bu ürünleri yayımlamaktan. İnan ben bu listeyi görünce utanıyorum. Niye derseniz? İsrail dediğimiz devlet küçücük bir devlet. Hala devlet olamamış, kanla ve silah zoruyla devlet olmaya ve devlet kalmaya çalışıyor. Nüfusu da fazla yok. Bu ürünlere bakınca, toprağımız dışında tüm ürünleriyle İsrail, ülkemizi işgal etmiş durumda. Tüm ürünler de kalitesini ispatlamış, tereklerde görücüye çıkmış, albeni diyor.

Bizim Türk milleti olarak daha büyük bir toprakta daha çok nüfusuyla bu ürünleri aynı kalitede yapma imkanımız yok mu? Zeka bakımından onlardan daha mı gerideyiz? Niçin üretmedik bugüne kadar? Bugün tereklerde İsrail ürünlerinin yanına aynı kalitede  Türk malı konsa, hangi birimiz gidip İsrail ürününü alır? Ürettiğimiz kaç ürün bugün İsrail malları gibi her ülkede tedavülde?

Unutmayalım ki bugüne kadar uyguladığımız her boykotta bir İsrail ürününü aynı kalite ve markada üretmiş olsaydık, kendi ürünlerimiz İsrail mallarıyla rekabete girerdi. Rekabete dayanamayan İsrail firmaları da terki diyar ederdi.

Bunun yolu; çene yapmayı, sloganı, hamaseti, tembelliği, ucuza kaçmayı ve ezikliği bir tarafa bırakıp çalışmak ve üretmek için kolları sıvamaktır. Unutmayalım ki ürünleriyle rekabet edemeyen ülke, hayatın hiçbir alanında o ülkeyle boy ölçüşemez. Sadece boşa kürek çeker. Her defasında yenilen güreşçi güreşe doymaz misali yenilmeye müstahaktır.

Bir diğer husus, ülkeye yabancı sermaye girsin diye dokuz takla atarken, bizim yabancı sermayeyi tu kaka yapmamız ne yaman bir çelişki değil mi?

Hoş, çelişki ve çelişmek bizden bir parça olduğunu unutmuşum. Kusura kalmayın. İyi çelişmeler. 

Piyasaları Sükunete Davet Etmişliğim Var

Ne zaman bir koltuk boşalsa, oraya talip olan bir yazı yazmışlığım var. Şimdilerde yazmadığıma bakmayın. O işten anlayıp anlamadığım da önemli değil. Tek hedef yeter ki bir koltuğum olsun. İşte onlardan biri.  Sosyal medyada yazıp paylaşmışım. Seneyi devriyesinde anı olarak karşıma çıkınca, bloğumu kontrol ettim. Bu paylaşıma blokta yer vermediğimi gördüm. Üzerinden üç yıl geçmiş yazımı sanırım Hazine ve Maliye Bakanı sosyal medya üzerinden istifa ettiğinde yazmışım. Bakalım ne yazmışım:

“Piyasaları sükunete davet ediyorum.

Devlet nasıl ki sahipsiz değilse bakanlıklar da sahipsiz değildir. Biri/leri görevinden el çeker veya çektirilirse bu görevi yapacak bu ülkede nice isimsiz vatanseverler bilirim. Yeter ki siyasi irade, iradesini ortaya koysun ve "Bu devletin size ihtiyacı var" desin. 

Şayet böyle bir görev tevdi edilirse,

1.TÜFE ve TEFE her ayın üçünde eksi çıkar. En fazla sıfır olur.

2.Her türlü döviz işleri itina ile seyredilir. Seyretmek istemeyenler, TRT1'de biri bitmeden diğeri başlayan reklamsız dizilere yönlendirilir. Burada hem dizi izler hem hoşça vakit geçirir hem de kanalın sağ alt köşesinde döviz bilgisine yer verilmez. 

3.Şom ağızlı, felaket tellalı ve art niyetli birileri, "Döviz yükseliyor" derse böylelerine her türlü cevap repertuarımızda vardır: "Senin dövizle işin ne? Döviz borcun mu var? Maaşını dövizle mi alıyorsun?" gibi.

4.Anlamayıp, temcit pilavı gibi hala döviz yükseliyor denirse, "Bağımsız, milli bir ekonomi için dövizin yükselmesi iyidir. Niyetimiz ithalatı sıfırlamak" derim.

5. Yaptıklarıma, yapacaklarıma ve dediklerime benden başka kimse inanmayacak. Zira bir kişi inanırsa, bu kendimi ve geçmiş müktesebatımı inkar anlamına gelir.

6.Ekonomiyi sadece dövizin inmesi olarak görenlere  ve ısrarlı bir şekilde döviz insin diyenlere "Döviz benim elimde. İstersem indiririm" derim. Ardından görevi bırakarak çok istedikleri dövizi böylece indirmiş olurum. Gördüğünüz gibi gidişim dövizi de düşürecek. Sadece dövizle kalmayacak. Altın da tepetaklak olacak.

7. Görevi bırakırken döviz ne kadar düşerse düşsün, yine de dövizi en yüksek seviyeye çıkarmış bakan olarak tarihe geçerim ve kimse beni unutmaz.

Gördüğünüz gibi her soruna çözümüm var. Şundan emin olunuz ki selefimi mumla aradınız. Bu da sizin kulağınıza küpe olsun”.  09.11.2020 

8 Kasım 2023 Çarşamba

Bir Boykot Furyasıdır Gidiyor *

Sosyal medyada boykot paylaşımlarından geçilmiyor. Paylaşan paylaşana. Neleri boykot edeceğimiz listelerine de boy boy yer veriliyor. Öyle bir hava oluşturuyorlar ki bu ürünlere boykot yapsak, tüm sorunlarımız bitecek. İsrail Gazze’de yenilecek.

Bu tür paylaşımları hayret ve ibretle izliyorum. Kimse kusura bakmasın, bu boykot furyası beyhude çabadan başka bir şey değil, aynı zamanda acizliğin bir göstergesi. Faydası olmayan, arkası düşünülmeyen, sadra şifa olmayan belki de zararı olacak paylaşımlardır bunlar.

Boykot yapılan ürünler dışarıdan ithal gelse, ithalatı durdurursun. Almadığın ürün de o ülkenin elinde kalır. Ülkede olmadığı için kimse alamaz. Boykot da böylece hedefine ulaşmış olur.

Liste liste yayımlanan İsrail ve ABD ürünlerinin hepsi bildiğim kadarıyla bu ülkede üretiliyor. Bunlar çok uluslu şirketler. Sadece bu ülkede değil, hemen hemen her ülkede varlar. Bunlara dış sermaye diyebiliriz. Ekonomik sıkıntıda olan ülkemiz de yabancı sermaye gelsin de sıkıntıdan kurtulsak diye adeta ülke ülke geziyor.

Diyelim ki bu ülkede üretilen ürünleri boykot ettik. Alıcısı olmadığı için zarar eden firma ülkemizdeki fabrikasını kapatma kararı aldı. Çalışanlar ne olacak? Fabrika kapatıldığı için işçilerin işine son verilecek. Çünkü her birinde binlerce çalışan ve evine ekmek götüren var. Kim bu çalışanlar? Yahudi ve Amerikan olmadığını, hepsinin bu ülkenin insanı olduğunu hepimiz adımız gibi biliyoruz.

Merak ediyorum, boykot uyguladığımız ülkenin firması iflas edince ya da sermayesini başka ülkeye kaydırınca bu ülkedeki çalışanlarının işine son verdiğinde, boykota öncülük yapanlar ve boykota katılanlar aramıza yeni katılan bu işsizler ordusuna iş verebilecekler mi? Fabrikanız kapatılırsa, işiniz hazır diyebiliyor muyuz? Ya da bu işsizler ordusu yeni iş buluncaya kadar bu boykotçu taifesi ekmeğini bu işsizlerle paylaşacak mı? Gel kardeşim, evim evin, aşım aşın diyebilecek mi?

Her İsrail, ABD, Fransa vb. ülkelerle gerilim yaşandığında maalesef elimizdeki tek sermaye onların mallarına boykot uygulamaktır. Temcit pilavı gibi bu boykot önümüze düşer. Daha doğrusu bir el servis eder. Bugüne kadar bu boykotlardan dolayı batan bir firma görmedim. Hiçbiri aman şu boykotu kaldırın, öldük bittik deyip tamam siz haklısınız demedi. Bildiğim kadarıyla üst perdeden Fransız mallarını boykottan dolayı İstanbul’da faaliyette bulunan bir Fransız firması şubesini kapattı. Haliyle çıkış verilen işçilere iş veremedik. Ama problem değil bizim için.

Bence boykot yaparken saman alevi gibi bu işe kalkışılırken bu işin önü ve arkası düşünülmeli. Devlet bir taraftan yabancı sermaye gelsin diye kendini paralasın. Bizim insanımız bu firmalarda iş bulabilmek için çaba sarf etsin. Biz de bizden ürken, bizden kaçan yabancı sermaye başka ülkeye kaçar, insanımız da işsiz kalır demeden boykota kalkıyoruz.

İnanın, boykota verdiğimiz eforun onda birini boykot yaptığımız ülkelerin ürünlerinin emsalini, aynısını kendi öz mahsulümüz olarak üretmeye versek olmaz mı? Üstelik kötü komşu mal sahibi yapar atasözünü de çok iyi biliyoruz. Ama kim üretecek? Boşa kürek çekmek varken o ürünleri aynı kalitede üretmek neyimize bizim. Kendimiz üretirsek, yarın bu ülkelerle mücadele etmek için neyi boykot edeceğiz değil mi? Benimki de laf işte.

Hoş, bir siyasimiz kızdığı için öp öz yerli bir zincir markete bile bu milletin çoğu boykot uyguladı. Değil ki yabancı sermayeye uygulamasın. Sonu ne olur, bu ülkeye pahalıya patlarmış, hiç önemli değil bizim için. Zira boykot boykottur. Yeter ki kalabalığa uyalım. Bunun için uydum kalabalığa demek yeterli.

*10/11/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır