7 Eylül 2016 Çarşamba

Bu kavşaktan hiç geçmediyseniz çok şey kaybettiniz demektir



Belediyelerimizin zaman zaman yaptığı iyi ve güzel yatırımlarını takdir ederken bazı yapılan hizmetleri görünce " Bu belediyeciler zor ölür, ölürlerse de öbür dünyada bunun hesabını zor verirler" diye serzenişte bulunurum.

İlk derdim dikkatimi çeken bir kavşak. Meram ilçe sınırlarında olan Abdürreşit Cad. ile Hasanköy caddesinin kesiştiği yere bir kavşak yapılmış. Abdürreşit Caddesinden Küçük Aymanas Caddesine giden bir sokak var. Sanırım  adı Çamardı Sokak. Araç trafiği tamamen Hasanköy'e ve Abdürreşit Caddesine gidecek şekilde planlanmış. O bölgeyi bilenler bilir, bilmeyenlere izah etmek gerekirse Ahmet Özcan Caddesinden Abdürreşit caddesine dönüp Yaylapınar semtine gidecekseniz sorun yok. Düz yolu takip edeceksiniz. Hasanköy Caddesine gitmek için sağa doğru döneceksiniz. Yok eğer Abdürreşit Caddesinden Küçük Aymanas Caddesine doğru gitmek için Çamardı Sokağa dönecekseniz epey bir mücadele yapmanız gerekiyor. Çamardı Sokağına girmek için yapılan dönel kavşağa girseniz geldiğiniz yola tekrar geri gidersiniz. Çünkü Sokak sağ tarafta kalmaktadır. Yok ben illaki geçeceğim derseniz bu durumda dönel kavşaktan ters yola doğru hafif sağ yapıp sokağa geçiş yapabilirsiniz. Yok arkadaş ben kurallara uyacağım derseniz dönel kavşağın paraleline yapılan üçgen şeklindeki ucu sivri kavşaktan yine 'U' dönüşü yapmaya çalışacaksınız demektir. Bu durumda belki de iki-üç defa manevra yapmanız gerekecektir. Dönel kavşaktan karşıya geçmek için ters yolu denemek, ya da üçgen şeklindeki kavşaktan manevra yapmak hem bir işkence hem de yeni trafik kazalarına davetiyeler çıkarabilmektedir. Sanırım buraya kavşağın yapılmasının sebebi kazaların önüne geçmektir. ne kadar önlendi bilemiyorum...

Şu dert edindiğine bak! Ha geçmeyi ver bu sokaktan derseniz adının sokak olduğuna bakmayın, adı geçen sokak bir cadde kadar işlek. Tamam geçmeyeyim diyorum. Bazen unutup yine aynı güzergaha gelince geldiğime geleceğime pişman oluyorum. Gidin denemesi bedava. Evlere şenlik bir kavşak gerçekten. Buradan her geçen hayır dua okuyordur mutlaka sebep olanlara. Çünkü o kavşağı gören kısa bir sarsıntıdan sonra  ilk önce hemen bir 'La havle' çeker. Hatta ardından 'La ilahe illallah' der. Bir yıldır sanırım bu kavşak faal. Her geçişimde bu mimari hatayı düzeltmişlerdir diyorum, maalesef aynı duruyor. İlgili belediye hiç mi şikayet almadı, yetkililer hiç mi görmedi merak etmiyor değilim. Bu kavşak böyle kalacaksa bari sokağın başına 'Araç trafiğine kapalı yol' levhası koysalar da daha fazla gülünç duruma düşmeseler.

Elimde imkan olsa bu kavşağın projesini çizeni, bu projeyi onaylayanı, hatta bu projeyi yapanın adını soyadını, mezun olduğu okulunun adını, fotoğraflarıyla beraber her geçenin görebileceği şekilde kavşağın ortasında  teşhir etmek isterim, reklamlarını yapmak için. Çünkü bu kavşağın bırakın Türkiye'de, dünyada bile emsali yok. Reklam reklamdır; iyisi, kötüsü olmaz. 07/09/2016








Bayram elbisemiz kefenimiz olmasın...*

12.09.2016 günü "Allah'a yaklaşma, mallarımızı feda edebilme, teslimiyet ve şükür" anlamına gelen dini bayramlarımızın ikincisini idrak edeceğiz inşallah. Gücü yetenlerin üzerine bir vecibe olan bu ibadetin önemi üzerinde durmayacağım. Zaten ehemmiyetini bilmeyenimiz de yoktur. Burada kurban ve bayramın başka yönlerini ele almak istiyorum.

Ne zaman bayram tatilleri bir haftayı içine alacak şekilde uzatılırsa içim cız eder hep. Çünkü son yıllarda bir kısmımız eşiyle, dostuyla bayram yapacağı yerde fırsat bu fırsat deyip turistik yerlere kapağı atar oldu. Bayramı ailesiyle birlikte sılayı rahimde geçireyim diye yola düşenleri de hesaba katarsak yollarımız gidiş ve dönüş esnasında epey bir hareketlenir. Gideceği menzile bir an evvel varayım telaşı, yanlış sollama, aşırı hızdan dolayı ölümlü trafik kazalarına sebebiyet vermektedir. Uzun tatili kapsayan bayramlarda daha fazla trafik kazaları olmaktadır. Yüzlerce insanımız kurban keseceği yerde kendisi kurban olmaktadır. Maddi hasarı, yaralananları ve sakat kalanları da hesaba katarsak zehir ettiğimiz bayramların vahameti ortaya çıkmaktadır. Genelde terörden ölenlerimizi ön planda tutuyoruz. Fakat trafik kazalarında ölenlerimizin sayısı öyle zannediyorum terörden daha fazladır. Kim bayramını/tatilini nerede, kimle yaparsa yapsın ama yola çıkanların yolları kana bulamamaları için dikkatli olmalarında fayda vardır. Trafik canavarına teslim olmasınlar.

İşaret etmek istediğim bir başka husus kurban kesmelerdeki sakarlıklarımız. Kurban Bayramında ehil kasabı zamanında bulmak mümkün değil. Bu sefer iş "Ben bu işten anlarım" diyen amatörlere düşüyor. Sonuç hastanelerin acilleri elini, ayağını kana bulamış acemi kasaplarla doluyor. Kesim işlerinin belirlenmiş özel yerlerde, ehli tarafından yapılması, özel mülkiyet gibi yerlerde kesilmemesi...için tedbirler alınmalı. Yoksa kurban keseceğiz derken daha çok kurban oluruz bu gidişle.

Bir başka değineceğim husus kurbanlıkların ve kesim yerlerindeki görüntüsü. Alınan kurbanın nakliyesinde hayvanı kaçırmalar çoğu zaman tehlikelere davetiye çıkarmaktadır. Kesim esnasında hayvana yapılan eziyet yine göze çarpmaktadır. Kesim yerinin ve çöp kutularının etrafı sakatat vb mikrop saçan görüntülerle yine hastalıklara zemin hazırlanmaktadır. Kesim yerlerinin hem hijyen, hem uygun yerler olmasına dikkat etmek gerekir. Vereceğimiz nahoş görüntüyle özellikle kurban karşıtlarının ellerine malzeme vermemek gerektiğini düşünüyorum.


Sonuç olarak yapacağımız tatili bayramlara denk getirmeyelim, bayramda yolları kan gölü haline çevirmeyelim, kurban kesim işini uygun ve ehil kişilere yaptıralım. Eğer kendimiz kesecek isek kesim yerini çirkin bir şekilde bırakmayalım. Bayramda eşi, dostu ziyaret ederek gönül alalım. Bayram ziyaretlerini ahbap-çavuş ilişkisine döndürmeyelim. Özellikle ziyaretimize gelmeyen/gelemeyene gidelim. Vermeyene verelim. Zulmedeni affedelim. Dargınlarımız barışsın. Ülkemizde barış hakim olsun. Kestiğimiz hayvan bizi Allah'a yaklaştırsın, ölüme değil. Kurbanlık hayvanın dışında ne terörden, ne trafik canavarından dolayı, ne de kesim esnasında kan aksın. Bayramımız mübarek olsun. Nice bayramlara. 07.09.2016

* 08.9.2016 günü ladik.biz sitesinde, 10.09.2016 günü Anadolu 'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

6 Eylül 2016 Salı

Nasip bazen beklemediğin yerden gelir

04/09/2016 günü bir başka eve taşınmak için evden eve taşımacı bir firmayla anlaştım. Firmanın elemanları geldi. Evimdeki eşyayı yüklediler. Hep beraber yeni eve doğru yola çıktık. Yüklenen eşyayı boşaltmaya başladılar. Çalışanlara yemek ikram etmek istedim. Yanıma destek olmak için gelen kayın biraderim: "Benim tanıdığım bir fırıncı var, kaç tane yaptırayım, bana sayısını ver, hemen telefon açayım, ne zamana hazır olsun" dedi. Saat 14.00 uygun dedim. Yanımda telefon açtı fırıncıya.

Saat 14.00' e yakın fırına gitti. Sıcak sıcak yensin diye sofra hemen hazırlandı. Sofrayı gören çalışanlar sofraya oturdular. Börek geldi gelecek diye beklemeye başladık. Hem açlık hem de beklemek zormuş sofrada. Kimi ayranını içiyor, kimi salataya uzanıyor, kimi karpuz yemeye devam ediyor. Eldeki çatal bir konuyor, sonra tekrar alınıyor. Saat 14.20 oldu, kayına telefon açtım: "Fırındayım, geliyorum" cevabı aldım. Tekrar beklemeye koyulduk. Hacı bekler gibi bekliyoruz artık. Nice sonra çalan zil sesiyle beraber cenneti kazanmış gibi sevindik. Kapıyı açtık. Gelen, beklenmeyen bir misafirdi: Kayın peder ve kayın valide. Ellerinde de ekmek, karpuz ve fırından yeni çıkmış börek vardı. Hemen sofraya kondu. Çalışanlar ve misafirler yemeye koyuldular. Ben bir taraftan yerken diğer taraftan da içimden: "Kayın biraderin işi çıktı, ya da başına bir şey geldi anlaşılan. Babasını aradı. Fırından o aldı geldi. Eğer böyleyse yaşlı adamı niye aradı da bizi aramadı böyle şeyler için...neyse sipariş verdiğimiz nevale peynirli börekti. O da geldi, işte yeniyor, kim getirirse getirsin" şeklinde düşünmeye başladım. Börek erkeklere yetti, üst kattaki bayanlar yeterince doymadılar.  Şu kayın da az yaptırmış dedim içimden. Oğlan nerede dedim. "Bilmem, haberim yok" dedi.

Son börekler yenirken bir zil daha çaldı. Açtık kapıyı. Gelen kayın biraderdi. Elinde bir börek tepsisi daha. Bu ne iş dedim. " Fırına vardım, siparişi almaya geldim dedim. Ne siparişi dediler. Meğer telefon ettiğim kişi bizim siparişi unutmuş. Hemen malzemeyi hazırlayıp fırına verdiler. Ancak gelebildim" dedi.

Az önceki gelen nevalenin bizim sipariş ettiğimiz börek olmadığı ortaya çıktı böylece. Sağ olsun kayın peder, bunlar çalışıyorlar, acıkmışlardır diye  börek yaptırıp gelmiş... Yarım saat ara ile gelen börek çalışanları ve misafirleri iyice doyurdu. Artanı akşam ısıtıp ev halkı ve kalan misafirleri de savdı.

Öğle rızkımız beklediğimiz yerden değil de beklemediğimiz yerden geldi. Boğazımıza girecek rızkın, nimetin; ne zaman, nereden, kimden geleceğini, kimin sebep olacağını hummalı çalışmanın olduğu pazar günü görmüş olduk. Biz kimden ne umduk, kimden ne bulduk?

Yiyenlere afiyet, sebep olanın ve düşünenin kesesine bereket, rızkımızı gönderen Rabbime şükürler olsun. 06.09.3016