12 Haziran 2016 Pazar

Beş İncelik, Dört Kötülük

Konfüçyüs dedi ki:

"Beş inceliği yücelt, dört kötülükten kurtul."

Öğrenci sordu: "Bu beş incelik nedir?"

Konfüçyüs dedi ki:

“İyi insanlar;

Müsrif olmadan eli açık olurlar,

Gocunmadan çalışkan olurlar,

Haris olmadan istek duyarlar,

Mağrur olmadan rahat davranırlar,

Ürkütücü  olmadan saygın olurlar."

Konfüçyüs’e göre kısaca iyi insanın özellikleri:

1.     Eli açık yani cömert,

2.     Çalışkan,

3.     İstekli,

4.     Kibirsiz yani doğal,

5.     Sevgiye dayalı saygın.

*

Öğrenci sordu: ”Dört kötülük nedir?"

Konfüçyüs dedi ki:

“Nasihatsız infaz etmek, bu gaddarlıktır.

Öğretmeden başarıları ölçmek, bu kabalıktır.

Yönetimde gevşek olup sınırlar koymak, bu kötü niyettir.

Başkalarının hakkını verirken cimri davranmak, bu bürokrat olmaktır.”

Kısaca Konfüçyüs’e göre dört kötülük:

1.     Gaddarlık, (yargısız infaz)

2.     Kabalık, (vermeden almak)

3.     Yönetim zafiyeti,

4.     Cimrilik, (hak edenin hakkını vermede eli sıkı olmak)

 

 

Alimin gençlere cevabı

Alimlerden biri insanlardan uzak bir şekilde yaşamaktaydı. Bir gün müminlerle alay eden 3 genç yanına çıkageldi. Kendilerinin soracakları bazı soruları olduğunu söylediler. O zat da sormalarını istedi.

İlki şöyle dedi “Allah’ın var olduğunu söylüyorsunuz. Eğer bu doğruysa senden bana O’nu göstermeni istiyorum” dedi.

Sonra ikinci gence döndü ve o da “Siz kıyamet gününde azabın ateşle yapılacağını söylüyorsunuz. Oysa cinler ateşten yaratılmıştır. O zaman ateşe ateşle nasıl azab edilir?”

Üçüncü genç de “Siz her şeyin kaza ve kaderle olduğunu iddia ediyorsunuz. Bunun manası ise insanların yaptıklarında sorumlu olmadığı anlamına gelmektedir” dedi.

Gençler sorularını bitirdikten sonra alim zat yerden bir avuç toprak alarak 3 gencin gözüne attı ve “Bu sizin sorularınıza cevabımdır” dedi.

Gençlerin şikayeti üzerine alimi kadıya götürürler.

Alim ilk gence dönerek “Allah’ı göstermemi istiyorsun o zaman sen de çektiğin acıyı bana göster” dedi.

İkincine “Sen ateşin ateşe acı vermeyeceğini söylüyorsun. Ancak sen de topraktan olduğun halde sana acı verdi” dedi.


Üçüncüsüne ise “Madem ki ben yaptıklarımdan sorumlu değilsem niçin beni kadıya getirdiniz” dedi.

Her sakallıyı deden sanma!


 Çok soğuk bir kış gecesi arabacı evine dönerken yolun kıyısında donmuş ve ölmek üzere olan bir serçe görür. Hemen minik serçeyi alıp, atının o sırada yaptığı dışkının içine koyar.

Dışkının sıcaklığı serçeyi kendisine getirmiştir ve serçe şarkı söylemeye başlar. Bunu duyan bir kedi, zavallı serçeyi iki lokmada yutacaktır. Kendi kendisine bu ziyafeti verirken bir yandan da serçeye ders verir.


“Bak yavrum öğrenmen gereken üç şey var:

Birincisi seni gırtlağına kadar pisliğe sokan her kişi düşmanın değildir. 
İkincisi gırtlağına kadar pislikten kurtaran da dostun değildir. 
Üçüncüsü ise, böyle pisliğin içindeyken şarkı söylemen de nereden çıktı."