Bu dünyalı, anasından doğduğu andan itibaren kısa süreli yalancı baharlar dışında enflasyona maruz kalır, hayat pahalılığıyla mücadele eder.
Bu dünyalı da kendi içinde iki dünyalı olarak yaşar. Çünkü bu dünyada,
Sosyal adalet dengesi yoktur. Fakiri çok fakir, zengini de zengindir.
Fakiri enflasyona maruz kalarak hep iki ayağını bir pabuca sokar. Zengini de enflasyondan kazanır.
Adı konmamış bir kast sistemi vardır bu dünyada.
İşleyen ve oturmuş bir sistem yoktur. Kişilerin oluşturduğu sistem vardır.
Kişilerin yaşamı tesadüflere bağlıdır, ölümü de.
Ya dünyanın parasını vererek gittiği bir otelde yanarak can verir.
Ya dünyanın parasını vererek satın aldığı evi depremde yıkılacak evi kendisine mezarı olur.
Ya grizu patlamasında hayatını kaybeder.
Ya okusun, adam olsun diyerek verildiği yurtta tacize uğrayarak hayatı kararır ya da kaldığı öğrenci yurdunda yangın çıkarak yangında can verir.
Sel baskınında boğularak ölür.
Teröre ve canlı bombaya kurban gider.
Trafik kazasında ölür.
Düğün konvoyunda, bir maçta vs. bir maganda kurşunu isabet ederek kim vurduya gider.
Kısaca bu dünyalının yaşamı da ölümü de tesadüflere bağlı. Tesadüfen yaşar, tesadüfen ölür.
Vadesi yeterek yatağında ölenlerin haricindeki kahir ekseriyetin ölümü;
Yapıp ettiklerimizdir. İşimizi düzgün yapmamanın bir sonucudur. Rantımızın, tamahkarlık ve hırsımızın bir kurbanıdır. Bir şey olmaz aymazlığımızın rahatlığıdır.
Suçluyu, üzerine suç bulaşanların bulmasını istememizdir. Bulunan günah keçisiyle yetinmemizdir. Hesap sormayışımızdır.
Sessiz çoğunluk olmamızdandır. Günü kurtarmak istememizdendir.
Koruyup kollamamızdandır. Görmezden gelmemizdendir.
Gerçeklerle yüzleşmekten kaçınmamızdır.
Olgulardan ziyade algılarla yaşamamızdandır.
Hamaset ve slogana boynumuzun kıldan ince olmasındandır.
Bir türlü sadede gelmek istemeyişimizdendir.
Suç ve suçlu tespitinden ziyade tüm suçu kadere yüklememizdendir.
Yorumlar
Yorum Gönder