Öğretim
programı, eğitim ve öğretimin anayasası dense yanlış olmaz.
Öğretim
programını değiştirmek tıpkı Anayasa yapmak ve Anayasayı değiştirmek gibi
zordur. O yüzden haydi deyince müfredat değişikliğine gidilmez. Bunun için
beklenti, konsensüs ve çaba gerek.
Her
ne kadar 82 Anayasasını tümden değiştirip yerine yeni Anayasa yapamasak da
müfredat değişikliği zaman zaman oluyor.
Bildiğim
kadarıyla 2000 yılından bu yana yapılan müfredat değişikliği dört oldu.
En
kapsamlı değişiklik, yanlış hatırlamıyorsam, Hüseyin Çelik’in Bakanlığı
döneminde 2005-2006 öğretim yılında yapılmıştı. Bunu Ömer Dinçer ve Ziya
Selçuk’un Bakanlıkları dönemi izlemişti.
Hüseyin
Çelik zamanında yapılan değişikliğe “Yapılandırıcı Eğitim” adı verilmiş. Sonuç
odaklı değil, süreç odaklı bir eğitim esas alınmıştı. Yıllık planlarda ilk defa
kazanıma yer verilmiş, öğrenci merkezli bir eğitim hedeflenmişti. Performans,
ürün dosyası, etkinlik gibi yenilikler düşünülmüştü. Öğretmenden ziyade
öğrencinin aktif olduğu bir sisteme geçilmişti.
Ömer
Dinçer zamanında 4+4+4 sistemine geçilecek lise zorunlu olmuş, yeni seçmeli
dersler konmuş ve haftalık ders saatleri artırılmıştı.
Ziya
Selçuk zamanında yapılan değişiklikle, “Çift kanatlı Eğitim”
hedeflenmişti. Eğitim ve öğretim adeta iki kanatlı bir kuşa benzetilmiş. Bir
kanadı öğretim, diğeri ise eğitimdir. Nasıl ki tek kanatlı bir kuş uçamıyorsa, sadece
öğretimden ibaret eğitim ve öğretimin de uçabilmesi mümkün değil. O yüzden
öğretim ve bilgiye verdiğimiz önemi ahlak ve erdeme de yani eğitime de vermemiz
gerekir. Çocuklarımızı, biri bilim diğeri de ahlak ve erdem olmak üzere çift
kanatlı yetiştireceğiz denmişti.
Hem
Hüseyin Çelik hem Ömer Dinçer hem de Ziya Selçuk zamanında yapılan öğretim programlarında
yeterince verim alınamamasının temelinde, merkezi sınavların olduğunu
düşünüyorum. Çünkü merkezi sınavların mantığında süreç odaklı değil, sonuç
odaklı bir sistem vardır.
Son
müfredat değişikliği Yusuf Tekin’in Bakanlığında yapıldı.
Bakanlık
bu değişikliğe gitmeden önce üzerinde epey bir çalışmış, emek sarf etmiş, yeni
öğretim programı için dünyadaki öğretim programı modellerini incelemiş, son
noktayı koymadan önce taslağı kamuoyuyla paylaşmış, belli süre vererek görüş ve
öneri istemiş. Sonunda yeni öğretim programını hazırlamış.
Yeni
değişiklik 2024-2025 öğretim yılında 1, 5 ve 9. sınıflar olmak üzere kademeli
olarak uygulanacak.
Yeni
müfredatın ve yeni bir öğretim yılının hayırlar getirmesini, ülkemiz eğitimine
olumlu yönde katkı sağlamasını temenni ediyorum.
Genel
hatlarıyla incelediği zaman her müfredat gibi bu müfredatın da güzel olduğunu
söyleyebilirim. Bunu daha da güzelleştirecek olan ise uygulamadır. Bu yönüyle paydaşlara
önemli görev düşmektedir. Çünkü müfredat ne kadar güzel olursa olsun
paydaşlarda aksama olursa program kadük doğar.
Müfredatın
satır aralarında dikkatimi çekenleri buraya almak isterim.
Yeni
öğretim programına Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilmiş.
Programın genel bakışına “Köklerden Geleceğe” demek suretiyle eğitim ve öğretimin tanımına yer verilmiş. Tanımda eğitim iki ayak olarak görülmüş, bir ayağına geçmiş, diğer ayağına insanlığın geleceğine ufuklar açan bir kapı denmiş. Yani bir ayağımız gücünü daima köklerimizden alacak, diğeri ise geleceği takip edecek. Bununla maddi gelişmenin zirvesi hedeflenmektedir. (Devam edecek)
*09.09.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder