Nihayet
karar çıkar. Soyadı değişikliği kabul görür. Kararın gerekçesinde başka ne var
bilmiyorum. Yalnız bir madde var ki amcaoğlumun belini büker. Çünkü yarım
sayfalık bir ilan metninin ulusal bir gazetede yayımlanması da var.
Yine
de soyadı değişikliğine amcaoğlu sevinir. Niye sevinmesin, yılan hikayesine
dönen mahkeme sonuçlanmış ve her ay pazartesi günleri dükkanını kapatmak
zorunda da kalmayacaktı.
Hakimin
şu şekilde basında çıkacak dediği metni eline alır. Soluğu Konya'da alır.
Giderken de biri akıl verir. Bu ilanı fotokopi ile iyice küçülttür. Çünkü ne
kadar küçük olur ve az yer kaplarsa o kadar az para ödersin der. Amcaoğlu,
fotokopiciye girer. Ne kadar küçültebilirsen küçült der. Adam birkaç defa küçültür.
Her küçültülen fotokopiyi daha da küçült der. Niye diye sorar kırtasiyeci.
İlana az para ödeyeyim deyince, ilan metninin fiyatı, sayfanın küçüklüğüne göre
değil, kelime ya da harf sayısına göre olur der.
Amcaoğlum,
sora sora basın ilan kurumunu bulur. Çünkü ilk defa yolu düşer. 2000 öncesinin
şartlarında ilan metni için 600 bin lira para çıkar.
Parayı
duyan amcaoğlunun nevri döner. Nedin lan sen, sen kendinde misin deyip ağzına
geleni sayar. Varsın benim soyadım Yüce değil, Yuca kalsın. Yuca'yım Yuca
der. Küplere biner.
Basın
ilan kurumundaki görevli, kardeş, hakimin anayı, babayı, onların baba ve
annesini karıştırmasına gerek yoktu. Kısaca T. Yuca, soyadını Yüce olarak değiştirmiştir dese yeterli olur, bu kadar da ödemezsin, tarife düşer. Sen
hakime bu durumu anlat diye yol gösterir.
Aklı
alan amcaoğlu ilçeye döner, hakimle görüşür, olmaz der, yazı işleri müdürüne
durumu anlatır olmaz der. Araya girsin diye belediye başkanına çıkar, avukatı
devreye sokar. Kimlerin kapısına gider, sayısı yoktur. Hakim kararından
vazgeçmez ve metni kısaltmaz.
Amcaoğlu
soyadı peşine düşmekten vazgeçer. Bırak kalsın der.
Bir
zaman yolu yine basın ilan kurumuna düşer. Akıl veren görevliye durumu anlatır.
O da tüm bu görüştüğün kişilere gerek yok. Yazı işleri müdürü metni kısaltsa, bir
yazı yazıverse, hakimin ismini açsa, diğer imzalanacak evrakın arasına koysa,
hakim çoğunun içeriğine bakmaz. Gözü kapalı imzalar şeklinde yeni bir akıl
verir.
Yazı
işleri müdürü yeni kısa bir metin hazırlayarak diğer evrakların arasına
sıkıştırarak imzaya sunar. Dediği gibi hakim imzalar. Sormadım ama imzalayan
hakim başka biri olmalı. Çünkü gelen hakim kısa süreli gelir, sonra tayini çıkar
gider. Mahkeme sürecinden beri değişen hakim sayısı çoktur.
Yeni
kısa metnini amcaoğlu alır, tekrar basın ilan kurumunun yolunu tutar. Giderken
de markete girip 2,5 litrelik bir Cola alır, yardım edip yol gösteren memura
hediye etmek için. O zamanlar kola boykotu yok tabi.
Yeni
ilan ücretini hatırlamıyorum ama arada o kadar ay ve yıl geçmesine rağmen
sanırım 300 bine düşmüş rakam.
Yarı
yarıya fiyatın düştüğünü gören amcaoğlunun keyfine diyecek yok. Mutluluktan
uçuyor. Hemen parayı sayıp verir. Aynı zamanda kardeşim, sen kırık dölü
değilsin, kırık dölü değilsin tamam mı der. Adam ilk defa duyuyor olmalı ki. Bu
ne demek diye sorar. Hızlı hızlı ağzının içinden bazı harfleri yutarak konuşan
ve bazı söylediği kelimeleri tekrar eden amcaoğlu, iyi bir şey iyi bir şey der.
Aynı zamanda elindeki Cola'yı da şunu benden iç diye görevliye uzatır.
Görevli
rüşvet olur diye almaz. Bir süre alırdın almazdın mücadelesi olur. Ne rüşveti
kardeşim, dedim ya sen kırık dölü değilsin. Bu kola sana anamın ak sütü gibi
helal der. Güç bela Cola'yı verir. Üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi sevinçle
dışarı çıkar.
Yıllarca
süren bir soyadı değişikliğini bitirmenin, kararın lehine çıkmasının sevinciyle
ilçenin yolunu tutar.
Ertesi
günü ilk iş olarak Yuca soyadını taşıyan nüfus cüzdanlarının toplayarak elindeki
ilan metniyle birlikte nüfus müdürlüğüne çıkar. Yüce soyadlı yeni kimlikleri
çıkartır.
Amcaoğlumun
başından geçen bu soyadı değiştirme serüvenini esas kendi ağzından dinlemek
lazım. Hem anlatır hem güler hem sinirlenir hem de dinleyenleri katıla katıla
güldürür.
Merhabalar.
YanıtlaSilHocam hikayeyi baştan sona kadar bir solukta okudum. "Harf yazım hatalarınızı gözden geçirin derim." Ben sizin amca oğlunuzun yerinde olsam soyadımı hiç değiştirmezdim. Çünkü, YUCA soyadının bir benzeri varsa da çok azdır. Kimsenin soyadına benzemeyen bir soyadımın olması beni daha memnun ederdi. Bir akraba grubunun soyadı GÖNÇ'tür. Sizin amca oğlunuzun hesabı soyadları GÖNÇ yerine KUNÇ olarak yazılmış ve onlar soyadlarından çok memnunlardı. Nedenine gelince; GÖNÇ soyadı ile her yerde karşılaşırsınız, ama KUNÇ soyadı herhalde tek onlarda var.
Güzel bir hikayeydi. Kaleminize ve emeğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
As Recep kardeşim, as. çok teşekkür ederim. Dediğin gibi Yuca soyadı fazla olmadığı için iyi olsa da biraz gurur meselesi yaptık. Değiştirme yoluna gittik. Şimdi düşünüyorum da gerek yokmuş böyle bir maceraya girmeye... Hatırlatman için çok teşekkür ederim. Yazının birinci bölümünde bir, ikinci bölümünde ise çok sayıda yazım ve imla hatası tespit ettim. Bu sayede düzeltmiş oldum. En büyük hatam yazdıktan sonra geriye dönüp yazıyı bir kez daha okumamak. Bundan sonra kulağıma küpe olsun. Şimdi okuyup düzeltirken gördüm. Benim yazdığım kelimeyi klavyem otomatik düzeltmiş. Garip kelimeler, anlamı bozan ifadelere dönüşmüş. Cep telefonu ile yazıp yayımlayınca bu tür yanlışlarım maalesef oluyor. Tekrar teşekkür ediyorum.
YanıtlaSil