Konya'nın her bir
yerinde görmeye alışık olduğumuz, sebil görevi gören, belediyenin güzel
hizmetlerindendir bu tatlı su çeşmeleri.
Geçen hafta
çekmiştim.
Görüleceği üzere
suyun aktığı yerler kupkuru.
Çünkü su akmıyor.
İki tanesine baktım
böyle. Her ikisi de akmıyordu.
Sanırım baktığım
çeşmeler bölgesinde bir arıza olmalı diye düşündüm.
Cuma akşamı bir
belediye çalışanına sordum, sular akmıyor mu diye.
Akmıyor abi dedi.
Sebep dedim.
Kaçak var. Kaçağın
nerede olduğu tespit edilemedi. Koski uğraşıyor dedi.
Bu teknoloji çağında
kaçağın tespit edilememesi garibime gitse de içime su serpti.
Çünkü sanmıştım ki
susuzluk kapıda. Belediye de çözümü bazı zamanlarda bu şebekeyi kesmede buluyor
diye aklıma gelmişti. Böyle olursa da hiç şaşırmam. Çünkü doğru dürüst yağış
yüzü görmedik ve eski kışları yaşamıyoruz.
Konu tatlı su
çeşmelerinden açılınca, belediyeci de dertliymiş:
Abi, bu suları çok
hoyratça kullanıyoruz. Araba yıkayanlara alıştık. Büyük otobüsleri yıkıyor
bazıları. Uyardığım zaman bazıları mahcubiyet duysa da bazıları kaba
davranıyor. Bazı su firmaları bu sudan doldurup satışa sunuyor dedi.
Üzüldüm bu
anlattıklarına.
Halbuki sebil görevi
gören, çoğu şehirde olmayan bu çeşmeler Konyalı için bir nimet.
Bu çeşmeler bir nevi
vakıf medeniyetini temsil ediyor. İçme ve çay dışında kullanmamak lazım.
Açıkçası yürüyüş
yaparken iyice susamışsam, böyle bir çeşme bulursam, eğilir su içerim. İyice
terlemişsem belki elimi yüzümü yıkarım. Başka da kullanmıyorum. Çayı iyi çıkar
diye çay için su bile doldurmuyorum. İçme suyu olarak da bu çeşmelerden su doldurmuyorum.
Suyumu şebeke suyundan içiyorum.
Belki de Konya'ya
özgü bu tatlı su çeşmelerini insanımızın gözü gibi koruması gerekir. Bu
çeşmeleri amacı dışında kullanmamalı. Özellikle araba yıkayanlara caydırıcı
cezalar verilmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder