Bir önceki yazımda İstanbul’da bir cinayete kurban giden okul
müdürü ve Çorum’da müdüre zincirle dayak atma olayına ve failleri olan Iraklılara
değinmiştim. Bu yazımda da ülkemizdeki yabancılar üzerinden muhtemel tehlikelere
işaret edeceğim.
Öyle görünüyor ki yabancıların
bu ülkeyi yol ve mesken edinmesi bir proje sonucu.
Yolgeçen hanı gibi bu ülkeye Ortadoğu'dan, Afganistan'dan
ve Afrika'dan akın akın insanlar geliyor ve gelmeye devam edecek. Kavimler
göçünün bir benzeri bu.
Belki de nüfus artışı 1,1'e düşen Türkiye'nin nüfusu bu
yabancılarla katlanarak artmaya devam edecek.
Belki de böyle böyle demografik yapı değişikliği umuluyor.
Belki de bu yabancılar ucuz işçilik görülüyor. Sigortasız,
kaçak ve düşük fiyata çalıştırarak üretime katkı yapıp dendiği gibi Çin gibi
olacağız.
Belki de PKK ve FETÖ ile Türkiye'nin belini büküp Irak,
Suriye, Libya ve Afganistan yapamadık. Ülkenin demografik yapısını değiştirerek
ileride düşünülen iç karışıklığın temelleri atılıyor.
Belki de bizim insanımız, fırsatını bulunca Batı'ya göç
ediyor ama ülkemiz o kadar cazibe merkezi ki 72 milletten ülkemize bakın
insanlar geliyor. Sizler bu ülkenin kadir kıymetini bilmiyorsunuz. Elinizdeki nimeti
tepiyorsunuz. Bakın bu ülkedeki nimetlere konmak için dışarıdan akın akın insanlar
geliyor mesajı veriliyor.
Belki de Celalettin Rumi'ye atfedilen "Gel, ne olursan
ol yine gel. İster kafir ister Mecusi ister puta tapan ol, yine gel. Bizim
dergahımız, ümitsizlik dergahı değil. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine
gel" sözünü hatırladık. Ülkende, ister hırsız ister dolandırıcı ister
düzgün ol ister meslek sahibi ol ister mesleğin olmasın. Ülkende huzurun yoksa
kapımız hepinize açık, hepinize iş var burada. Buyurun gelin, başımız üstünde
yeriniz var" deniyor.
Evet bir proje ile karşı
karşıyayız. Ama bu projenin müellifi kim bilmiyorum. Biz mi istiyoruz, başkası
mı bize dayatıyor bilmiyorum. Ülkemizi yönetenler muhtemel tehlikenin ne kadar farkında
onu da bilmiyorum. Ümit ediyorum ki bir bildikleri vardır.
Niyet okuyucusu olmasam da ülkenin bu şekil yabancılara yolgeçen
hanı olması düşündürücü. Çünkü perşembenin gelişi çarşambadan belli. Git gide olacakları
kestiremiyorum ve olup biteni hayra yoramıyorum.
Düşünsenize, daha misafirlikleri çıkmadan, bizim insanımızın
yaptığı gibi cinayetlere ve şiddete başvurabiliyorlarsa, yani bu ülkenin kırk yıllık
sahibi gibi davranabiliyorlarsa iyice yerleşip dal budak saldıklarında, yapacaklarını
ve olacakları kestiremiyorum. Öyle ya acemilikleri bu ise ustalıkları nasıl olur?
Yabancıların bu şekil cinayet ve şiddetleri ortaya çıktıkça,
Almanya’daki ırkçı, faşist Dazlakların Türklere yaptığı gibi bu ülkede de yabancı
düşmanlığı baş gösterecek.
Belki de dün Kürt’ü Türk’e, Alevi’yi Sünni’ye kırdıramayanlar
yarın Türk-yabancı düşmanlığını körükleyecek.
Hasılı, amacımın yabancı düşmanlığını körüklemek olmadığını
anlatmaya çalıştım. Muhtemel tehlikesine işaret ettim.
Yabancıların yerinde olsam, bu ülkenin asli unsuru olmadığımı
bilir, adam gibi efendi efendi otururum. En ufak şeyleri kendi bildik yöntemlerimle
çözmeye kalkışmam. Kendi ülkemdeki dağ kanununu bu ülkeye getirmem. Çarşı, pazar
ve işyerinde çok dikkat ve tepki çekmemeye çalışırım. Sorunumu devletin ilgili mercilerine
iletirim.
Kısaca hem misafirliğimi bilirim hem de haddimi. Ev sahibime asla eziyet etmem.
*12.06.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Merhabalar.
YanıtlaSilBen bu istilaya karşıyım. Gelenlerin ülkemize verdikleri zararlar ortada. Bunların içinde en iyisine de en kötüsüne de karşıyım. Defolup gitsinler. Aksi halde ileride altından kalkamayacağımız sorunlar bizleri bekliyor. Köy görünüyor, kılavuza gerek var mı Allah aşkına?
Selam ve saygılarımla.
As. Birilerinin bir hesap ve kitabı var. Projeleri tıkırında işliyor. Sonumuz hayrolsun diyeceğim ama görünen hayır olmayacağı maalesef.
Sil