Ana içeriğe atla

Eski Başbakan ve Eski Bakan'dan İnciler

Sosyal medyanın anılar bölümü, daha önce yazıp paylaştığın anılara günlük yer verir ve her yıl dönümünde daha önce bunu paylaşmıştın diye sana bir yıl ve önceki yılları hatırlatır.

Merak edip bakarsın. Aynı zamanda bir ve önceki yılların gündemi ne imiş, bunu da bu vesileyle öğrenmiş oluyorsun.

7 Haziran 2022 günü paylaştığım iki yazı önüme düştü. Bu vesileyle blog arşivinde yerini alsın istedim.

Bakalım ne paylaşmışım:

Çiller, ‘İyi gidiyor işler. Türkiye rahat. Büyümesi iyi. Türkiye'de merkez sağa ihtiyaç var. Kurulmasına yardımcı olabilir, bunun başını çekebilirim’ demiş.

Sevindirici bir haber tabi bu. Öyle ya işlerin iyi gitmesi, hele büyüme hızının büyümesi insanı sevindirmez mi? Hasılı ekonomiye dair söyledikleri gözümü yaşarttı.

Halbuki ben ülkemi ne halde sanıyordum. Meğerse üstadına göre ne halde imiş. Haliyle benim iflah olmaz ön yargım maalesef çöpe gitti.

Çiller'in kendisi bir tecrübe idi ne de olsa.

Kara çarşambanın mimarıydı aynı zamanda.

Yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır. 

İki anahtar vaadi vardı.

Herkesin bir evi, bir arabası olacaktı.

Siyasi ömrü kifayet etmediği için bunu gerçekleştirememişti.

Bakarsınız, bunu bu sefer gerçekleştirir de bizler de ihya oluruz. Çünkü siyasilerin sözü senettir.

Yeter ki söz versinler. Er veya geç yerine getirirler. Bunun için sadece beklemek düşer bize.

Anlamadığım, ekonomik veriler iyi gidiyorsa ve işler iyiyse, Türkiye rahatsa ve büyüyorsa, yeni bir partiye yani Çiller'e ihtiyaç var mı?

Yok, illa siyasete gireceğim diyorsa, Türkiye kendisinin bu tecrübesinden faydalansın.

Mesela iktidara destek verebilir.

Biz de perşembenin gelişini çarşambadan görmüş oluruz”. 7 Haziran 2022

*

"Bütçe sonuçlarının öncü göstergesi olan Hazine nakit dengesi, Mayıs ayında 149,2 milyar TL fazla vermiştir. Özellikle bütçe gelirlerindeki olumlu performansın neticesinde, Ocak-Mayıs dönemi nakit fazlası ise 82,4 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.

Bu sonuçlar, uyguladığımız mali disiplinin somut bir göstergesidir.

Mali disiplinden taviz vermeden kamu maliyesindeki sağlam duruşumuzu kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz."

Siz görmek istemeseniz de Bakan Nebati, bu gerçekleri haykırmaya devam edecek. Sizin görmediğinizi bir tek o görüyorsa, bu Bakanın suçu mu? Lütfen bir sorgulayın kendinizi.

Gözlerindeki ışıltıdan, taviz vermeden uyguladığı mali disiplinden ve verdiği nakit fazlasından dolayı Sayın Bakan bir teşekkürü hak ediyor. Teşekkürler Bakan. İyi ki varsınız.

Birikiminizle bu ülkeye birkaç gömlek fazlasınız. Ama gelin görün ki bu ülke kıymetinizi bilmiyor. Nankörlük işte. Cehaletimize verin. 7 Haziran 2022

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde