Ana içeriğe atla

BENDE PAYALAŞ! *

"Coca-Cola  ile 4 yıllık sponsorluk anlaşması yapan A milli futbol takımının yönetimini  kınıyorum 

 SENDE PAYALAŞ" 

Dünden beri sosyal medyada tırnak içine aldığım yazıyı paylaşan paylaşana.

Paylaşımdan anladığım kadarıyla bizim 7 Ekimden beri boykot ettiğimiz Coca Cola A Milli Takımın sponsoru olmuş. Hem de dört yıllığına. Sanırım önceki yıllarda da var bu sponsorluk.

Boykot listemizin en başında yer alan bu içecek firması ile sponsorluk anlaşması yapan Milli Takım yönetimi kınanıyor.

Kınamakla da kalınmıyor. "SENDE PAYALAŞ" demek suretiyle bizim de Milli Takım yönetimini kınamamız isteniyor.

Bu paylaşım üzerine birkaç kelam etmek isterim:

1.Bunu yazan, paylaşmış da bu yazının noktası virgülüne dokunmadan paylaşanlara ne demeli?

2.Bir defa bu yazı Türkçeyi katletmiş. "Kınıyorum" demek suretiyle cümleyi bitirmiş. Nokta yok. Diyelim ki önemli olan içerik. Şu takıldığın şeye bak. Peki, haklısınız. İyi de üstündeki kınanan cümleyi küçük harfle yazarken niçin "SENDE PAYALAŞ" kısmı büyük harfle yazılmış? Ha büyük ha küçük, ne fark eder demeyin. Çünkü mesajları büyük harfle yazmak azarlamak ve bağırmak anlamına gelir. Bu, yazılı olmayan yerleşmiş bir kuraldır. Yazışmayı büyük harf kullanmak suretiyle yapmak kişinin kabalığını ve cehaletini gösterir. Halbuki eğer birine kızıp bağırılacaksa kınanan kısım büyük harfle yazılmalıydı. "SENDE PAYALAŞ" derken burada paylaşacak kişi azarlanmış oluyor. Bunu da geçelim. Bir diğer husus "A Milli futbol takımı" derken A Milli Futbol Takımı şeklinde büyük harfle yazılmalıydı. 

3."SENDE PAYALAŞ"a gelelim. "SENDE" deki DE niçin ayrılmıyor? Çünkü DE burada beni ayır. Çünkü ben burada ayrı yazılırım diye bas bas bağırıyor. Sonra SEN derken bu samimiyet, bu laubalilik neyin nesi? Siz deseniz ölür müsünüz? 

4.Zurnanın zırt dediği "PAYALAŞ" fiilinde. Bunu yazıp çizen, paylaşan bir Allah'ın kulu, bu fiili ilk duyuyorum. Anlamı neymiş deyip TDK sözlüğüne hiç bakmaz mı? İlk yazan yanlış yazıp paylaşmış. Bu fiil olsa olsa paylaş olur denip niçin bu fiil düzeltilme yoluna gidilmez? Çünkü PAYALAŞ, böyle bir fiil yok diye adeta sırıtıyor orada.  

5.Haydi ilk yazıp paylaşan Coca Cola'nın sponsorluğunu görünce nevri döndü. Sinirinden ne yazdığını göremedi diyelim. Ya bu yanlışı başka gören de mi olmaz da paylaşan paylaşana böyle. Bu kadar mı metne sadıksınız, yanlışı düzeltmeyecek kadar dürüst müsünüz? Haydi paylaştınız. Paylaşımınızın altına metinde yanlışlar var. Metne sadık kalma adına aynen paylaşıyorum, pardon "payalaşıyorum" yazmazsınız. Bu kadar mı sapla samanı karıştırıyorsunuz? Bu kadar mı kopyacısınız? Paylaşımın doğrusunu yazsanız, Türkçenin ilk katili, mesajımın orijinalliğini bozdu diye size dava mı açacak? Ya da bu mesajdaki yanlışı görmeyecek kadar bilgisiz misiniz? Halbuki siz değil miydiniz benim Türkçem iyi diyen? 

6.Sonra Milli Takım'ın yönetimi mi var da Coca Cola ile sponsorluk anlaşması yapıyor? Varsa da bu yönetim Cola ile anlaşma yapmak yetkisine sahip mi? Sakın bu yönetim dediğimiz Türkiye Futbol Federasyonu olmasın. Çünkü ne kadar bağımsız ise bu anlaşmayı TFF yapar. 

7.Ayrıca sanal alemi bir gezinirseniz Cola 2004 yılından beri TFF'nin ana sponsorlarındanmış. Yani 2002 öncesi değil. O zamandan bu zamana neredeydiniz de kınama yapmadınız. 

8.Madem şimdi öğrendiniz. Bağırma ve azarlama anlamına gelen "SENDE PAYALAŞ" demek suretiyle paylaşacak olana kızıyorsunuz? Niçin TFF'ye kızmıyorsunuz? 

9.Yine TFF'nin etkili ve yetkili şahıslardan bağımsız bu sponsorluk anlaşmasına imza atabileceğini mi düşünüyorsunuz? Etkili ve yetkili makamlar Cola ile sponsorluğu yasakladı da A Milli Takım yönetimi veya TFF inadına Cola ile anlaşma mı yaptı? 

10.Cola'nın bu ülkede üretimi serbest, satışı serbest. Fabrikaları var. İzni A Milli Takım yönetimi mi verdi ya da TFF mi verdi? 

11.Diyelim ki Cola ile Milli Takım sponsorluğunu beğenmedik. "Helal gıda" sertifikasına sahip o kadar yerli ve milli zengininiz var. Cola'dan daha fazla para vererek sponsor olabilirdi Milli Takımımıza. Bulamadınız mı bir zengin ta 2004 yılından beri? 

12.A Milli Takım Cola ile sponsorluk anlaşması yaptığına göre şimdi benim milli takımı tutmam caiz mi? Pireye kızıp yorganı yakmalı mıyım? Avrupa şampiyonasında "İçimizdeki İrlandalı" olarak İrlanda'yı tutabilir miyim? 

Of... Gel de çık bu işin içinden. Bir akıl verin bana. Zira kafam çok karışık vesselam.

*Türkçeyi bir katleden de ben olayım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde