Türkiye siyasetinde tabela partisi isen etkisiz elemansın
ve irapta mahallin olmaz. Kimse varlığından rahatsız olmaz. Hesaba da
katmaz.
Bir de tabela partisinin dışında
tabanı olan küçük partiler var. Oy oranı düşük ama gündemde olan ve adından söz
ettiren bu tür küçük partiler ise kimseye yaranamaz. Çünkü bunlar ne İsa'ya
yaranır ne de Musa'ya.
Bu partiler ne kadar iyi olursa
olsun ne kadar çalışırsa çalışsın, ne seçmene ne de büyük siyasi partilere
yaranır. Çünkü bu partiler siyasette etkin ve güç olan büyük partiler için
istenmeyen partilerdir.
Malumunuz Türkiye'de merkez sağ,
merkez sol, milliyetçi ve dinci partiler olmak üzere dört eğilim var. Bunların
büyük temsilcileri vardır. Küçük partiler de bu dört eğilime yakın ve aynı
seçmen kitlesine hitap eden partilerdir.
Dört eğilimi temsil eden partiler,
kendisinden oy alacak küçük partileri sevmezler. Onları daha fazla oy almalarının
önündeki en büyük engel görürler. Bu küçük partiler kendilerini desteklerlerse
varlıklarını sürdürmesinde bir sakınca yok. Hatta olmalı böyle partiler. Kısaca
küçük partiler büyük partilerin değirmenine su taşıdığı müddetçe iyi
partilerdir. Şayet seçimin özellikle bıçak sırtı olduğu yerde kendilerini
desteklemezse, dün kendilerini yere göğe sığdıramayanlar bu tür küçük partileri
bir bölen, hain, başkasına çalışan parti olarak lanse etmeye başlıyor. Seçimi
kaybederlerse, onların yüzünden kaybettik deyip işin içinden çıkıveriyor.
O yüzden küçük parti olmak bu ülkede zordur. Kimseye özellikle
büyük partilere yaranamaz. En hafifiyle bunlara verilen oy boşa gidecek. Çünkü kazanamaz
diyorlar.
Bu partiler büyük partilerden paçayı sıyırsa, kendilerine sempati
ile bakan seçmenle de başı derde giriyor. Çünkü seçmen iki arada bir derede kalıyor.
Seçmen, bu parti seçimi kazanamayacağı için oyunun boşa gideceğine inanıyor ve oyunu
vermiyor. Bunun yerine korku siyasetine teslim oluyor ve icraat ve propagandasını
eleştirdiği büyük partilere oyunu kerhen veriyor.
Hasılı küçük partiler kimseye yaranamadığı için kolay kolay
büyüyemezler ve siyasette etkin olamazlar. Türk siyaseti de belli başlı büyük partilere
kalıyor. Onlar da siyaseti tepe tepe kullanıyor. Bu da alternatifsizliğe mahkum
olmak demektir.
Bu yüzdendir ki Türk siyasetinde aynı seçmene hitap eden ve
aynı seçmen kitlesinden oy alan partiler, düşünceleri birbirine yakın olsa da birbirini
rakip görürler, birbirlerine düşmanca davranırlar. Birbirlerine özellikle büyüğün
küçüğe düşmanlığı rakip partilerden daha fazladır.
Bu durum sadece günümüz siyasetinde değil, geçmişten günümüze
hep var oldu. Görünen o ki var olmaya devam edecek. Bu da siyasetimizde tek kriterin
çıkar olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor. İyi olanın, seçmeni etkileyenin kazansın
deneceği centilmenlik ise bu sahada hak getire.
O yüzden bu ülkede küçük parti olmak kurtlar sofrasından lokma almak gibidir. Lokma olurlarsa ne ala. Yok lokma alıyorlarsa çekecekler var büyük partilerden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder