Doğru bildiğini yaptı. İnandığı doğruları vardı. Hayatını doğruları ve prensipleri belirledi. İlkelerinden hiç ödün vermedi. Gerekirse bu uğurda tek kaldı. Herkes de bilirdi hassasiyetlerini ve saygı duyardı.
Bir kitabı okumaya
karar verdiğinde plan yapar. Ne zaman ne kadar okuyacağını, ne kadar sürede
bitireceğini belirlerdi. Kitap okumaya kapandığında o süre zarfında inzivaya çekilirdi.
Evlilik için evleneceği
adayda da aradığı kriterleri vardı. Kültürlü olacak. Okumuş olması şart değil. Çalışan
olmayacak. Dersine girdiği öğrencisi olmayacak. Görünce içine sinecek gibi.
Kriterlerine tam
uyan adayı bulamadığı için hiç evlenmedi. Gördüğünüz gibi öyle büyük şartları
da yoktu aslında. Kendisi gidip birine talip olamayacak kadar utangaçtı. Ailesinin
önerdiklerine olmaz dedi. Çevresi de bu konuda bildiğim kadarıyla ön ayak olmadı.
Kendisine zaman zaman
olur mu diye önerdiğim isimleri; öğrencim, olmaz diye reddetti.
Okul yönetimine, şu arkadaşa
kız sınıflarını vermeyin de uygun biriyle okul bitimi evlendirelim önerime kulak
veren olmadı. Sağ olsunlar, ısrarla kız sınıflarını vermeye devam ettiler.
Sonunda birini önerdim.
Adayımız o yıl üniversite kazanıp gitmişti. Bir şartla olur dedi. Okulunu bırakmak
şartıyla dedi. Arabama binip esnaf babadan kızını istedim. Şartını da söyledim.
Baba çok memnun oldu. Şeref duyarım, yalnız kıza sormam lazım dedi.
Sonucu öğrenmek için
tekrar uğradım. Hocam, kız okulu bırakmam dedi. Kusura bakmayın dedi. İlk kız istemem
böylece olumsuz sonuçlandı.
Sonrasında başkalarını
da önerdim. Kulak verip dinledi. Ama bazı endişelerini dile getirip adım atamadı.
(Bunlar da bende özel kalsın.) Belki de bizden, olmaz, haydi buna talip oluyoruz
dememizi bekledi. Biz anlamadık. Talip için gittiklerine de öyle zannediyorum, kalbi
kaynamadığı için olmaz dedi.
Ne zaman tayin isteyip
gideceksin diyenlere, Hasan Hocam ne zaman evlendiririz, ondan sonra derdim şakasından.
Hasan Hocamı evlendiremeden ben sözümde durmayıp tayin isteyip, ilçeden ayrıldım.
Şu var ki Hasan Hocamın
evlenmemesinde veya evlenmemesinde çevresindeki eş dostun payı olsa gerek. Kendi adıma bu mahcubiyeti hep taşıdım.
Hasılı Hasan Hocamı baş göz etmek nasip olmadı. Bu dünyaya tek geldi tek gitti. Garip geldi garip gitti de diyebiliriz buna. Allah kendisinden razı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder