Ana içeriğe atla

Meram Dere Yürüyüşümden

5 Temmuzda gidiş dönüş yürüyerek 4 saat süren Meram Dere yolculuğumdan sizler için seçtiklerim:

1.Ferhat ile Şirin, Aslı ile Kerem misali kendilerini dağlara veren, dağın yamacındaki kayalara yazarak aşklarını ölümsüzleştiren aşıkların ölümsüz aşklarına şahit olacaksınız. İstedim ki bu aşk sadece oralarda kalmasın. Gözü kesip buralara gelemeyen sizler, aşkın ne olduğunu görün. 

2.Aşkları ferman dinlememiş, çıkıp buralara kadar gelmişler. Buralar aşkın ilk ilan edildiği yerler mi yoksa aşkın zirvesini yaşadıkları anlar mı kestiremedim. Zirveye çıktıklarına göre aşkın zirvesi olmalı. Tarih yazmadıkları için bu duygular ne zaman dile gelip yazıya döküldü bilemiyorum. Belki de mutlu son evlilikle bitmiştir. Ara ara gelip isimlerine bakıyorlardır.

3. Aşıklardan birinin adı "Meramlı Murat" diye yazılmış. Sanırım Karataylı, Selçuklu Murat da olmalı. Hangisi belli olsun diye "Meramlı" denmiş. Zira aşk belirsizliğe gelmez.

4. Zamanında siz de yazdınız mı aşkınızı böyle dağlara derseniz, yazdık elbet; dağa, taşa her yere. "Hak/Tek yol İslam yazacağız" yazdık ve kalpten gelircesine dilimizle de terennüm ettik. Bizim aşkımız umutsuz bir aşk idi. Hala gerçekleşmedi. Bu gençlerin aşkı nasıl bir şeydir, yenir mi, içilir mi bilmeyiz. Ama içimizden bazılarının aşkı, dönüşerek mutlu sona ulaştı. Hak yol İslam gelmese de birer müteahhit oldular.

5. Benim aşkım elli yedisinden sonra bu yolun sonunu bulmaktı. Kaç dağ geçtim; uzun, ince ve dar yollardan. Ha şimdi bitecek derken iki saat bir yolculuktan sonra karşılaştığım bir tanıdığımın "Bu yol bitmez. Bu yol Altınapa Barajına gider" deyince yürüme aşkım yolun sonunu bulmadan söndü ve illa bulacağım deyip inatlaşmadım ve iki saatin ardından bir tevazu örneği göstererek geldiğim gibi geri dönmeyi bildim.

6.Bu arada dağlardaki deseni görmüş olmalısınız. İnsan eliyle yontulmuş gibi sanki.

7.Sol tarafımda dereden akan suyun şırıltısıyla yürüyerek yolculuk yapmanın zevki de bir başka.

8.Güzegahın tek dezavantajı, yolun dar olması, yolun

kenarında kaldırım ve yaya yolunun olmaması, karşılıklı iki araç geçince araçlara yol vermek için ot, diken vb. yerlere basılması. 

Şiddetle öneririm. 30.07.2020

Yorumlar

  1. Merhabalar.
    Meram deresi yürüyüş parkurunuz esnasında edindiğiniz izlenimlerinizi okudum. Çok güzel bir yürüyüş olmuş. Emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Yürüyüş yolunun darlığından şikayetlenmişsiniz. Sayın hocam, böyle yerlerde yürüyecek kadar yolun bulunması bile büyük bir nimettir. Bakın en azından bir aracın yola sığdığı, ancak iki araç yan yana gelince yayalar; ot ve dikenli yerlere, bir başka deyimle şarampole çıkmak zorunda kalıyorlarmış.

    Tepelerin yamaçlarına aşk ilan eden yazılara gelince, siz bu durumu çok güzel bir şekilde açıklamışsınız. Bu durumu kısaca aşkın gücü şeklinde özetleyebiliriz.
    Sağlıcakla ve esen kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Recep Bey. Çok teşekkür ediyorum duyarlılık, ilgi ve alakanız için. Üç yıldır kesintisiz yürürüm. Bu yürüyüşüm gibi bazı yürüyüşlerim gibi uzun sürelidir. Kimi yazdıklarım facebookta kalmış, bloğa aktarılmamış. Anılar kısmında görünce bu şekil arşive ekliyorum. Sağlık, gezi, gözlem ve rahatlamak için birebir... Bu arada aşk ferman dinlemez, gücüne inanırım.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde