Kuruluşunun yüzyılını kutlayacağımız ülkemiz önemli bir
seçime hazırlanıyor. Adaylar ekranlarda, meydanlarda ve iftar sofralarında
mesajlarını vermeye başladı. Televizyonlarda siyasi reklamlar da verilir oldu.
Kimin kazanacağının, kazananın ilk turda ipi göğüsleyip
göğüslemeyeceği belli değil. Belli olan bir şey varsa, o da her seçim olduğu
gibi bu seçim de çekişmeli geçecek.
Temennimiz, adayların ne yapacaklarını, vaatlerini, çözüm
bekleyen sorunları nasıl çözeceğine dair önerilerini değişik platformlarda
anlatarak seçmeni ikna etmeye çalışmasıdır. Yine bu seçim atmosferinin kırıcı
olmaması, rekabetin bir fazilet yarışı olması, seçmenden geçer notu alanın
sandıktan çıkmasıdır.
Kazanan adayı seçimden sonra bekleyen en büyük sorunlar;
enflasyon, hayat pahalılığı, cari açık, işsizlik, paramızı pul olmasının önüne
geçilmesi gibi sorunlardır. İsterim ki adaylar bu konulara dair çözüm
önerilerini bu atmosferde dile getirsinler. Ki bu sorunlar Türkiye'nin
geçmişten günümüze tevarüs eden sorunlardır. Yani siyasilerimiz tüm seçim çalışmalarını
ekonomi üzerine yoğunlaştırmaları gerekiyor.
Seçime ramak kala görüyorum ki Türkiye’nin en önemli sorunu olan
ekonomi üzerinde pek durulmuyor. Acaba seçim çalışmasında neye ağırlık
verecekler derken seccade imdada yetişti. Anlaşılan o ki bu seçim seccade
üzerinden yürütülecek. Seccadeye saygı gösterenler ve saygı göstermeyenler
birbirlerini seccade üzerinden vuracaklar. Bunun fitili de ateşlendi. Bir taraf
“Seccadeye bastın” dedi. Öbür taraf, “Görmeden bastım. Saygısızlık kastım yok.
Üzgünüm” demesine rağmen görünen o ki bu iş burada bitmeyecek ve seçim boyunca gel
seccade, git seccade üzerinden rakibe vurmaya devam edilecek.
Nedense siyasilerimiz ne zaman daralsa ne zaman başı sıkışsa bu
tür siyasete soyunurlar. Buna ucuz siyaset hatta din siyaseti diyebiliriz ve bu
tür siyasetin bu ülke sorunlarını giderme konusunda zerre katkısı olmaz.
Niçin böyle bir siyasete başvurulur? Çünkü din üzerinden yapılan
siyaset bu ülkede her daim sonuç alıcı tek sermayedir. Maalesef bu yöntem,
elinde başka sermayesi kalmamış müflis tüccar yöntemidir. Din istismarcılığıdır.
Seni ancak böyle alt ederim demektir.
Maalesef onca birikmiş ve çözüm bekleyen sorunlar arasında seccade
üzerinden götürülecek bu tür siyaset, İstanbul’un Fethi esnasında papazların
meleklerin cinsiyetini tartışmasına benziyor. Her ramazan sakız orucu bozar mı sorusunun
gündeme gelmesi gibidir.
Siyasilerimiz bu ülkeyi seviyorlarsa üç beş oy uğruna din, dini değerler ve kutsallar üzerinden kısır çekişmeyi bırakıp ülkenin çözüm bekleyen sorunlarına dair çözüm önerileri ile halkın karşısına çıkmalarında fayda var. Unutmayalım ki herkesin dini hassasiyeti kendisinedir.
Merhabalar.
YanıtlaSilHayatım boyunca hep bir pireye çok yorgan yaktım. Zararını kim gördü, yorganları yakan ben gördüm. Ve hala akıllanmadığım için, pireler için yorgan yakmalarım devam ediyor. Ha bu seçimde de yine bir pireye yorgan yakarım, çünkü bende yorgan yakmak alışkanlık, hastalık haline geldi.
Selam ve saygılarımla.
Sizin yaktığınız yorgan değil, prensipler uğruna hareket etmek olduğunu düşünüyorum.
Sil