Fi tarihinde, trafik
kazasında vefat eden yaşlı bir kadının cenazesine katıldım. Cenaze kabre
indirilirken defne katılanlar bir şeyler yapabilir miyiz diye mezarın başında
bekleşirken çevresinde hoca olarak bilinen biri, "Çekilin oradan. Kadının
cenazesinin başında durulmaz, ona bakılmaz" şeklinde bağırdı. Kimse sesini
çıkarmadan, neye uğradığını şaşıracak bulduğu kenara çekilip beklemeye koyuldu.
Bugün yine yaşlı bir
kadın cenazesine katıldım. Yakınları cenazeyi mezara indirirken ben de bir
büyüğüme, kenarda hal hatır soruyorum. Büyüğüm, "Müftüye söyleseniz de
kadın cenazenin başında durmasalar. Kadın öldükten sonra kocası bile ona
dokunamaz" dedi. Oğlun televizyonda konuşma yaptığı zaman bu konuya
değinsin. Ayrıca oğlunun müftülükle arası iyi. Onlara bu konuyu açsın dedim. Definden
sonra dağıldık.
Mezarlıktan çıktıktan
sonra çarşıya yürüdüm. Çay içmek için bir çay ocağına oturdum. Ne yazayım
demedim. Nicedir aklımda olan erkeğin hanımın cenazesine dokunup dokunmayacağı
konusunu irdeledim. Nedir bunun aslı diye. Çünkü kabaca insanları uyaran bir
hoca ile dini eğitim almamış birinin kibarca bu hassasiyeti dile getirmesinden bu
meselenin toplumumuzda yer edindiği anlaşılıyor.
Halkımızın bu
hassasiyeti Hanefi mezhebine dayanıyor. Mezhebe göre ölümle birlikte karı koca
arasındaki evlilik ilişkisi sona verdiğinden, kocası iddet beklemeyeceğine göre
artık hanımı kendisine yabancı olmuştur. Bundan dolayı koca hanımını
yıkayamadığı gibi ona dokunamaz da. Hanımına gelince, hanımının iddeti devam
ettiğinden, kocasını yıkayabildiği gibi ona dokunabiliyor da.
Şafii mezhebine göre ise
kadının kocasının, kocanın hanımının cenazesini yıkamasında ve ona dokunmasında
bir sakınca yoktur. Nitekim Hz Ali, kendisinden önce vefat eden eşi Hz
Fatıma'nın cenazeni yıkadığını da örnek olarak vermektedir.
Bu iki fetvaya
baktığımızda, Hanefi mezhebinin bu konuda verdiği fetvasının isabetli
olmadığını, Şafii mezhebinin verdiği fetvası ise isabetli olduğu gibi eşine
karşı son vazifesini yerine getirebilmesi yönünden insanidir. Hanefi mezhebinin
fetvasının uygulanabilecek ve izah edilebilecek bir geçerliliği yoktur. Kadın dokunabiliyor
ama kocası dokunamayacak. Gereksiz ve anlamsız bir hassasiyet var burada.
Durum bu iken Hanefi
mezhebinin bu konuda verdiği bu fetva halkımız arasında epey bir yer edindiği
görülmektedir. Burada Diyanet İşleri Başkanlığına görev düşmektedir. Bu konuda
İmamı Şafii’nin fetvasını görüş olarak açıklamalı. Açıklamayla da yetinmemeli. Bu
konuyu hutbe ve vaazda konu edinmelidir. Kocasının, eşinin cenazeni yıkamasının
önünde bir engel olmadığını; teçhiz, tekfin ve defin işinde öncelikli olarak görev
almasının daha iyi olacağını belirtmelidir.
Kadın cenazeye yardım etmek amacıyla kabrin başında duranlara da “Bakmayın, durmayın” şeklindeki hassasiyetin de aynı fetvanın bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz. İnsanımızın kadına bakma niyetinden ziyade misafir gibi durmayayım, acılı aileye karınca kararınca yararım dokunsun düşüncesiyle hareket ettiğini düşünüyorum. Gerçekten ölmüş hele de yaşlı birinden kimin ne beklentisi olabilir, öyle değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder