Ana içeriğe atla

Kişilik ve Karakter Bozukluğu (1)

Kişilik, "bir kimseye özgü belirgin özellik; manevi ve ruhi niteliklerinin bütünü, şahsiyet" . "İnsanlara yakışacak durum ve davranış". 

Karakter, "Bir nesnenin, bir bireyin kendine özgü yapısı, onu başkalarından ayıran temel belirti ve bireyin davranış biçimlerini belirleyen ana özellik, öz yapı, seciye". 

"Bireyin kendi kendisine egemen olmasını, kendi kendisiyle uyum içinde bulunmasını, düşünüş ve hareketlerinde tutarlı, sağlam kalabilmesini sağlayan özellikler bütünü". 

Tanımlarda görüleceği üzere kişilik ve karakter aynı anlamda kullanılıyor. Yazımda kişilik ve karakter bozukluğuna ve özelliklerine alıntılarla yer vermek istiyorum:

"Kişilik özellikleri esneklikten yoksun ve uyum bozucu, işlevsellikte belirgin bir bozulma ya da öznel bir sıkıntıya neden oluyorsa kişilik bozuklukları düşünülebilir." (memorial.com.tr.)

"Bazı hastalar, kişilik bozukluğunun olduğunun farkında olamayabilir, çünkü düşünme ve davranış tarzı kendilerine son derece normal gelmektedir. Bu durumda hasta, karşılaştığı zorluklar veya olumsuzluklar için başkalarını suçlayabilir. (acibadem.com.tr)

"Kişilik bozuklukları bir kişinin sağlıklı bir şekilde düşünmesine engel olan ve davranışlarında anormal değişimlere sebep olan psikolojik bir rahatsızlıktır. 

Genetik yatkınlığın etkisi olduğu gibi kişinin yaşamış olduğu ağır depresif durumlar da bu hastalığa neden olmaktadır.

Kişilikte yaşanan bozukluklar özellikle ergenlik döneminden itibaren belirginleşmeye başlamaktadır. 

Kişilik bozukluğuna sahip olan kişilerde toplumsal uyum sorunu, arkadaşlık kuramama ve iş veya okul hayatında düzenli olarak sorunlar yaşama görülmektedir. 

Bu gibi rahatsızlıklara sahip olan kişiler hastanelerde bulunan psikiyatri polikliniklerine başvurarak tedavi olmalıdır.

Kişilik bozuklukları birbirinden farklı pek çok türe sahip olan bir rahatsızlıktır ve her türün kendine özgü bir tedavi seçeneği bulunmaktadır. Uygun tedavi yöntemi ile bu rahatsızlık kolay bir şekilde tedavi edilmektedir. Fakat yaşanan rahatsızlığın kökleri çok derinlere dayanıyorsa yani hastalık uzun süredir var ise tedavi süreci uzamakta ve zorlaşmaktadır”. (koruhastanesi.com)

Kişilik Bozukluğuna Neden Olan Etkenler:

“Çocukluk döneminde yaşanan psikolojik travmalar, şiddet görme ve yanlış yönlendirmeler,

Çocukluk döneminde dış dünya ile sağlıklı iletişim kurulamaması ve dış dünyadan soyutlanmış olma,

Genetik yatkınlık hali,

Çocuğun dünyaya geldiği ve büyüyüp geliştiği çevre,

Çocuğun aile bireylerinin diğer insanlar ve çevre ile olan etkileşimi,

Çok sevilen ve değer verilen bir kişinin ölümü,

Beyin yapısı ve işleyişinde meydana gelen farklılıklar,

Herhangi bir nedene bağlı olarak oluşmuş fiziksel eksiklikler,

Ağır ruhsal bunalımlar,

Olumsuz örnek teşkil eden insanların çocuğun çevresinde yer alması,

Küçük yaşta yaşanan cinsel istismar durumları kişilikte bozulmalara neden olan en etkili hallerdendir.

Bu durumlar özellikle yaşça küçük çocukların zihinlerinde derin yaralar açmakta ve kişilik eğilimlerinin değişmesine sebep olmaktadır. 

Kişilik bozuklukları hakkında yapılan tüm araştırmalarda kökenlerini çocukluktan aldığı görülmekte olduğundan ebeveynler son derece dikkatli davranmalıdır. Çocuklarının gelişimi esnasında onlara sağlıklı ve mutlu bir ortam sağlamalıdır. Yaşanacak olumsuz durumlarda çocukları bu ortamlardan uzak tutmalıdır. Genetik bir yatkınlık durumu söz konusu ise sürekli olarak doktor kontrollerine gidilmelidir. Kişilik bozukluğu insanların tüm yaşantısını olumsuz etkilediğinden dolayı bu konuda son derece dikkatli ve özenli olmak gerekmektedir. Kişilik bozuklukları her ne kadar çocukluk ve ergenlik döneminde sıklıkla görülse de ilerleyen yaşlarda da bu durum ortaya çıkabilmektedir." (koruhastanesi.com)

Kişilik bozukluklarının çok çeşitleri olsa da burada bir tanesine yer vereceğim. Bu da” Paranoid Kişilik bozukluğudur.

Bu rahatsızlık genellikle erken erişkinlik yaşayan bireylerde görülmektedir. 

Paranoya hali bu türün en belirgin özelliğidir.

Bu tür bozukluğa sahip olan bireyler herkese kuşkucu yaklaşmakta ve kimseye güvenememektedir.

İnsanların kendilerine zarar vereceğini veya küçük düşüreceğini düşünmektedirler. 

Sürekli olarak içlerinde kin duygusu barındırmaktadırlar. 

Bu kişiler evlilik ve ilişkilerinde partnerlerine büyük sorunlar yaşatmaktadır”. (koruhastanesi.com)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde