Tayinim
çıkıp başka bir ile geldim. Beni borsaya girdirenler, olmayacak böyle,
yükselmeyecek deyip borsadan çıkmışlar. Sen de çık dediler. Hani çıkmayacaktık.
Ben sözümdeyim dedim ise de yıllık vergi kesiyorlar dedi arkadaş. İyi o zaman
sat, gönder dedim. 9 lot olmuş benim hisse bölüne bölüne. (Bu arada lot ve
hisseyi karıştırıyor olabilirim. Zira lot nedir hisse nedir bilmiyorum.) 90
lira kadar para yatırmış arkadaş. Enflasyonlu hayatta paranın değeri düşse de
kaç yıl sonrasında TL cinsinden aldığım üç lotun, dokuz lotu yine aynı para
olarak elime geçti.
Aradan
25’den fazla yıl geçti. Geçen gün
çocuklara şu Tüpraş hisseleri nerelerde bir bakın dedim. Bir 360 bin telaffuz
ettiler. Lotu mu, hissesi mi bilmem. İçimden, çocuklara kalacak yatırımlık bir
para olmuş dedim ama geçen geçti. Zira elimde ne hisse vardı ne de lot. Ama bir
borsa tecrübem olduğunu bilin.
—Nasip
değilmiş demek ki.
—Orası
öyle ama gördüğün gibi elimle tepmişim serveti. Bir de altın maceramı anlatayım
istersen.
—Lütfen.
—Dişimden
tırnağımdan artırdığımı altına çevirip atarım. Biriksin de bir ev alayım diye. Aslında
vardı küçük ve eski bir evim. 6 kişi sığdığımız bu ev küçük dendi. Kiraya çıktım.
Üç kişi kalmamıza rağmen ev bize yeter derken baktım, ev bize hala küçük. O zaman
ben de satarım dedim. Ev fiyatlarının durgun olduğu zamanda evi ederinden aşağıya
verdim. Birkaç eve baktım. Eldeki olanla birlikte bir 100 bin borçlanmam gerek.
Altın da günlük yükseliyor, her gün bir önceki günün rekorunu kırıyor. 550’yi bulacak
diyorlar. Zaten uygun ev de yok. Evi baharın alayım, parayı da altına yatırayım.
Bakarsın, borç almadan eldeki olanla ev alabilirim dedim. Eski evden gelen 195 bin
liraya 536 liradan altın aldım. Aldığım gün damat bakan istifa etti. Mübarek, benim
altın almamı bekliyormuş. Zirvedeyken aldığım altın 380 liraya kadar düştü. Bir
iki sene de böyle devam etti. Benim ev de hayal oldu, para da eridi.
Altın 650’ye
kadar çıktı ama konut fiyatları fırladı. Bugün, yarın derken yeni sıfır ev almaktan
vazgeçtim. Otuz yıldır şu ya da bu şekilde biriktirdiğim para ile 30 yıllık bir
ev alabildim. Bu evi alırken de direkten döndüm. Çünkü ertesi günü devalüasyon oldu.
Altın ve döviz uçtu uçmaya ama ev fiyatları da uçtu. Çünkü ben ev aldıktan sonra
kimi tapudan dönerek ev satmaktan vazgeçti kimi de fiyat yükseltti. Hasılı bir gün
öncesinde ipten döndüm. Şimdi elimde bu otuz yıllık ev de olmayacaktı.
—Amma da
bahtsız bedevi imişsin.
— Hem
de ne bahtsız deve. Daha ben de böyle ne hikayeler var, bir bilsen. Ne zaman ne
aldıysam, hep zirvede aldım. Satarken dipten bozdurdum.
—Başka?
—Biri sıkışmış.
Para istedi benden. Altın var dedimse de altına pek yanaşmadı. Dedim, istersen TL
olarak ver, hatta verme. İşin görülsün dedim. İstediği 70 bini vermek için yanlış
hatırlamıyorsam, 260 liradan 259 gram altın bozdurup verdim. 10 ayda ödeyecekti.
Sağ olsun, 3 sene de harçlık verir gibi TL olarak ödedi. Ödeyip bittiği zaman altının
gramı 500’ler civarındaydı.
—Başka?
—Bende hikaye çok. Yeter bu kadar. Ne bahtsızım
diyenlere bunları anlat da bizden beteri varmış diye moral bulsunlar. Gördüğün gibi
hala ayaktayım. Allah başka keder vermesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder