Ana içeriğe atla

Ciddiyetime Hayran Kalacaksınız

İyi dinleyin evlatlar! 
Bundan sonra;
1. Hangi marketlerden alışveriş yapmayacağınızı biliyorsunuz. Söylememe gerek yok.
2. Evin tarifini verirken evimizin hangi tür marketlerin yanında, üstünde ve karşısında olduğunu söylemeyeceksiniz.
3. Yokluğumda bu evi aranızda paylaşamayıp satmaya kalkarsanız, satın satmaya ama satışa koyduğunuzda hangi marketlere yakın  ve yürüyüş mesafesinde olduğunu öyle zannediyorum, söylemeyeceksiniz. Çünkü bir zamanlar prim yapan bu özellik bu günlerde zararınıza olur.
4. Bundan sonra üç rakamını harfle kullanmayacaksınız.
Etliye, sütlüye karışmayıp gördüğünüzü görmezden geleceksiniz. Kısaca üç maymuna oynayacaksınız ama asla üç demeyeceksiniz.
5.Ananız yokluğumda, şu üç harflinin şu ürünü iyidir, gidin babanızdan habersiz alın derse, annenizi de kırın diyeceğim ama siz kırmazsınız. Tamam deyin ama gidin başka marketten alın, üç harfliden aldık deyin. Allah sizi affetsin.
6. Öyle bir yere gittiniz, bu üç harfliler dışında market yok. Açlıktan yıkılacaksınız. İlla alışveriş yapmanız gerekirse iki harfi 1000 ile aynı olandan alışveriş yapmayacaksınız. Ya harca harca bitmez gidin ya da elektrik çarpması sonucu oluşacak geçici hali andıran marketi tercih edeceksiniz. Tercihiniz bu sonuncu olsun. Zira bunun burnu iyi koku alır, kimin yanında duracağını iyi bilir.
7. Paranız yok da olur ya bir gün ev alma durumuna gelirseniz, kelepir fiyatına hatta bedavaya da verseler, altında üç harflileri olduğu yerden ev almayın. Şeytandan kaçar gibi kaçın. Bu marketlerden değil, birilerinin hışmına uğramaktan korkun.
8. Hristiyanların uğursuz diye 13 rakamını ağzına almadığı gibi üçü ağzınıza almayın. Üç zaten Hristiyanların Tanrı anlayışını ifade eden teslisi andırır.
9. Yarından tezi yok. Apartman yöneticisini arayarak  ondan belediyeye müracaat etmesini ve apartmanın üç olan numarasını değiştirmesini israrla isteyin. Ciddiyetiniz anlaşılsın diye şakamız yok deyin.
10. Küçüklükten beri korkup isimlerini ağzınıza almadığınız cinlere bundan sonra üç harfliler demeyin. Adını söyleyin. Cin deyin. Bilin ki insan mahsulü bu üç harfliler cinlerden daha tehlikeli. Çünkü görüntü o yönde.
11. Hala olup bitenlerin farkına varmayıp ben istediğim yerden hemi de bu üç harflilerden bile alırım diyenlerle selamı sabahı kesin.
12. Birinin evine gittiğinizde önünüze ikram koyarsa, yemeden önce bunları nereden aldınız diye sorun. Yani bağını sorun. Kem küm ederse bilin ki malum yerlerden almıştır. Ağzınıza almadan orayı terk edin. Ağzınıza almışsanız tükürün ve ağzınızı dört defa çalkalayın.
13. Bugünlerde birileri sizin dini bilginizi kontrol etmek ve o rakamı söyleyip söylemeyeceğinizi test etmeye kalkarsa, mesela guslün farzını sorarsa, rakam söylemeden, ağzı ve burnu birleştirin. Ağza-burna su vermek, tüm bedeni yıkamak deyin.
14. Bundan sonra üç kere yıkamak şeklinde ifade edilen ne kadar eylem varsa dörde çıkarın. Zira dörtlemeden zarar gelmez.
Daha neler neler... Sizleri muhtemel tehlikelerden korumak için bu tür önerilerimi dikkate alın, yabana atmayın. Benim yasaklamadıklarımı da yasaklayın kendinize. Bundan önce yaptığınız alışverişlerinizle bu malum yerlere verdiğiniz destekten dolayı tövbe edin ve Allah beni affetsin deyin. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde