Ana içeriğe atla

Doğu Toplumlarında Lider *

Yazılarımda zaman zaman Doğu toplumlarının özelliklerine yer veririm. Bu yazımda da Doğu toplumlarında lider üzerinde duracağım. Kimdir, nedir, ne değil lider?

*Liderlerine sultan, padişah, hakan, kağan, başkan, cumhurbaşkanı vs. ismini verirler.

*İster savaşarak ister kardeşleriyle saltanat kavgası yaparak ister babadan oğla geçerek olsun, hepsi ölünceye kadar tahtta oturur. Seçim yoluyla gelenler bile ölünceye kadar o koltukta oturmak için her yolu dener. Başarılı olamayan muhalefet liderleri bile kongre yoluyla kolay kolay değişmez. Çünkü ülke hep bu lider etrafında döner.

*Ülkede ve ülke dışında herhangi bir menfi durum söz konusu olduğunda kastın lidere olduğu anlamı çıkarılır. Hemen etrafında liderimizi yedirmeyiz denerek kenetlenilir.

*Liderlerin sevenleri pek çoktur. Lider sevgisi anne-babasından, çoluk-çocuğundan önce gelir. Liderlerine yapılmış en küçük bir eleştiriyi kabullenmezler. Böyle yapanı mücadele edilmesi ve başı ezilmesi gereken düşman görürler. Onu korumak için kol kanat gererler ve onu uçan kuştan korurlar. Her halükarda ölümü göze alırlar. Ülke savaşa girmişse tüm askerin görevi, lideri korumaktır. Gerekirse her biri teker teker ölür. Problem değil. Tebaanın görevi liderini yaşatmaktır. Ülke elden gitsin, ülke bitsin ama lider yaşasın. Bu durum Türk filmlerine de sirayet etmiştir. Şöyle bir Türk filmini gözünüzün önüne getirin. Hatırlarsanız, başroldeki oyuncunun karşısında kötü rolde olan kişinin etrafında, yüzlerce koruması olur. Lider onları besler. Karşılığında da onlar liderlerini her şey ve herkesten korurlar. Başroldeki oyuncu, filmin sonlarına doğru, kötü adamı öldürmeye gelirse, onu korumak için beslemeleri teker teker ölürler. Kendilerinin naçiz vücudu nedir ki kendilerini besleyen adamın yanında. Çünkü o kötü adam onların varlık sebebidir. O yaşamalı ki kendileri de yaşayabilsinler.

*Liderin başına bir şey geldiği zaman yerine kimin geçeceği belli değildir. Çünkü tüm plan, liderin ebedi olmasına göre dizayn edilir. Liderin karşısına çıkan bedelini canıyla öder. Lider de alternatifini yanında barındırmaz. Biri biraz kendini göstermeye başlamışsa, yarın yerime göz diker düşüncesiyle bir yolu bulunup uzaklaştırılır. Bu toplum tahta kavgaları nedeniyle devletin bekası için kardeş katline bile cevaz vermiştir. Kimi kardeş öldürülmüş, kimi boğdurulmuş, kimi ömrünü hapislerde veya ev hapsinde geçirmiştir. Çünkü lider demek devlet demektir. Devlet ise ebet müddettir.

*Lider her şeydir. Mülk onundur. Saraylarda yaşar. Ülkenin tüm imkanları onun için seferber edilir. Ülkesinde her türlü kurul ve komisyonlar var. Ama istişareye önem verilmez. Daima liderin dediği olur. Çünkü ondaki her şey Allah vergisidir. Haddini bilmeyenin haddi bildirilir. En hafifiyle disiplin cezası işletilerek ipi çekilir.

*Kişiler kimliklerini ve aidiyetlerini liderinden alırlar. Akıllarını kiraya verirler. Onunla yatar, onunla kalkarlar. Görüşlerini liderin açıklamasından sonra pişirirler. O fikrini değiştirir, onlar da değiştirir, o bir şeyi savunur, onlar da savunur. Her dediğinde bir hikmet aranır. Bulunur da. Birey değildirler. Sürü psikolojisiyle güdülmeye teşnedirler. Ömürleri liderlerini överek geçer. Liderlerin sözü ayet ve hadis gibidir. Çünkü lideri kurtarıcı olarak görürler.


*27/12/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde