Aşkan
Mahallesinde, 3 milyon liraya mal edilerek 2004 yılında faaliyete geçirilen ve
halkın hizmetine sunulan görkemli bir bina vardı. Altındaki alışveriş merkezi
olmak üzere nikah, toplantı, seminer, konferans, eğlence vs birçok etkinliğe ev
sahipliği yaptı bina. Kimileri, adreslerini veya muhitlerini söylerken bu
binayı merkeze alır, tariflerini ona göre yaparlardı. İnsan yoğunluğu
bakımından tenha olan bu muhit, çok amaçlı kullanılan bu bina sayesinde
hareketliydi. Meram'ın gurur abidesiydi.
Gördüğünüz gibi cümlelerimin sonundaki fiilleri -dı, -di
şeklinde hep dili geçmiş zaman kipinde kullandım. Çünkü bahsettiğim bu bina
şimdilerde yok. Zaten 2016 yılından itibaren bu bina 5 senedir atıl durumda
olduğu için yokluğa terk edilmişti. Nihayet yıkıldı. Niçin yıkıldı? Bina çok mu
eskiydi? Beş yıldır kapalı olması halini de sayarsak, toplam 17 yıllık bina.
Çok da eski sayılmaz. Bina çürük müydü? Normal şartlarda çürük olmaması
lazım. Çünkü bina 99 depreminden önce yapılmış olsa çürük olabilir diyeceğiz.
Ama yapımına ne zaman başlandığını tam bilmesem de bu bina yeni deprem
yönetmeliğine göre yapılmış olmalı. Buradan da binanın çürük olmaması
gerektiğini anlayabiliriz. Bir an için bina çürüktü diyelim. Eğer böyle ise
böyle bir binada niçin halka açık hizmet verildi? Şayet göçme, çökme ve yan
yatma tehlikesi varsa bu bina, 2016 yılında tahliye edildikten sonra bir beş
yıl niçin bekletildi? Diyelim ki binada sorun yok. Çatısı çöktü. Ki kapalı
gerekçesi hep öyle söylendi. 3 milyona mal olan ve çevrenin önemli bir ihtiyacını
gideren bu bina, çatısı çöktüğü için yerle bir edilir mi? Çatının açılması,
düzgün bir çatı yapılması ve yeniden hizmete sunulması daha makul olanı değil
miydi?
Soruları ne kadar çoğaltsam da binanın niçin yıkıldığı
hakkında detaylı ve ikna edici bir bilgiye ulaşamadım. Aklıma binanın çürük
olduğu geliyor. Eğer böyle ise bu binayı yapanlar, bu binayı teslim alanlar ve
bu binanın kullanımına ruhsat veren sorumlular hakkında ne tür bir işlem
başlatıldığını da maalesef bilmiyoruz. Eğer böyle bir şey yapılmamışsa yapanın
yanına kar kalmış olmalı.
Bildiğim, belediye yetkililerinin kısa ve gizemli
açıklamasıdır. Açıklamadan anladığıma göre arsanın yarısı belediyeye, diğer
yarısının da üç şahsa ait olduğu. Ortaklardan arsanın satın alındığı ve yıkılan
binanın yerine yeni bir sosyal tesis yapılacağı.
Bu açıklama üzerinden gidilirse, öyle zannediyorum,
belediye ile arsa sahipleri arasında bir anlaşmazlığın olduğu, bu anlaşmazlık
çözülemediği için binanın uzun süre atıl durumda kaldığı anlamını da
çıkarabiliriz. Eğer böyle ise zamanın belediye yetkilileri, arsa problemini
çözmeden yangından mal kaçırırcasına, niçin böyle bir gecekondu
konduruverdiler? Hangi birimiz, bir 12/17 yıl sonra yıkacağımız veya yıkılacak
binaya bu kadar parayı kendi cebimizden harcarız?
Yıkılmış, un ufak olmuş, bugünlerde yerinde yeller esen bu
binanın yanından ne zaman geçsem, derin bir üzüntüye gark oluyorum gerçekten.
Bu konuda da yalnız olduğumu düşünmüyorum. Bu binayı kim dert edinmişse, o bina
niye yıkıldı diye soruyor ve kimse de açık ve net detayını bilmiyor maalesef.
Her ne olmuşsa, yetkililerimiz gizemi seviyor nedense.
Sebep her ne ise binbir emek verilerek ve masraf edilerek
yapılan, Konya'nın özellikle Meram ilçesinin hizmetine sunulan, birçok önemli
toplantıya ev sahipliği yapan, çok amaçlı böyle bir tesisin ve kültür
merkezinin ömrü bu kadar kısa olmamalıydı. Bir milli servet bu şekilde heba edilmemeliydi.
Böyle binalar çağlara meydan okuyacak şekilde evladiyelik yapılmalıydı.
Yazıma son verirken şunu da belirtmek isterim. Niyetim suç
ve suçlu aramak değil, duygularımı ve hassasiyetimi ifade etmek istedim sadece.
*25/08/2021 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder