Susmak mı konuşmak mı sorusu, çocuğa anneni mi çok seviyorsun
yoksa babanı mı sorusu gibi yersiz bir soru olsa da sessizliği pek sevmeyen ve
çok konuşan biri olarak bana susmak/dinlemek mi, konuşmak mı deseniz, susmak
derim. Hatta susmanın yani dinlemenin en büyük nimetlerden biri olduğunu
düşünürüm. Bundandır ki “Söz gümüş ise sükût altındır”, “Sus ki adam sansınlar”,
“İki dinle, bir söyle”, “Kişi dilinin altında gizlidir, konuştuğu zaman kendini
ele verir” denir.
Bu sözlerle, dinleme ve susmanın önemine işaret
edilir. Aslında dinleme ve konuşma organlarımıza baksak bile hangisini daha
fazla kullanmamız gerektiğini anlayabiliriz. Allah iki kulak vermiş ve bu
kulaklar daima açık. Ağız ise bir tane ve normal şartlarda iki dudakla kapalı.
Buradan bile iki dinle, bir konuş anlamını çıkarabiliriz. Yani kulakların daima
açık olsun. Konuşulanları dinle, faydalı olanları al, ötesini unut.
Konuşulanlara katkı sunmak istiyorsan ya da birileri sana bir konuda görüşünü
sormuşsa; yerinde, zamanında, kıvamında, güzel bir üslupla konuş. Ardından
tekrar dinlemeye geç. Buradan kişi hem susmalı hem de konuşmalı anlamını
çıkarabiliriz. Ama ne zaman, nerede, ne kadar konuşmalı ne kadar susmalıyız?
Önemli olan burası.
Bilelim ki fazla konuşmak, olur olmaz araya girmek,
söz kesmek, her konuda fikrini söylemek, başkasına konuşma fırsatı vermemek
kişinin ağırlığını yok eder.
Susmak ve dinlemek asıl iken öyle zamanlar var ki
konuşmak elzemdir hatta farzdır. Mesela bir parti, bir zümre, bir kişi hakkında
birileri -doğru veya yanlış- şunu yaptın, bunu yaptın şeklinde bir isnatta
bulunuyorsa, burada susmak değil, yaptım veya yapmadım; yaptım, şundan dolayı, şeklinde
isnatlara cevap verilmelidir. Yani bir şeyler söylenir. İsnatların aslı astarı
yoksa iftira atılıyor denerek savcılığa suç duyurusunda bulunulur. Böyle değil
de susuluyor, isnatlara cevap verilmiyorsa demek ki isnatlar doğrudur anlamı
çıkar. Çünkü susmak; kabullenmek, bu durumu savunacak halim yok demektir. Bizde
sükut ikrardandır diye bir söz vardır. Mesela kızımıza biri talip olduğunda
isteyip istemediğini öğrenmek için kızımızın görüşüne başvururuz. Kızımız
sessiz kalıyorsa, biliriz ki kızımız bu oğlanı istiyor anlamını çıkarırız. Yine
isnatlara direk cevap verilmiyor, başka açıklamalar yapılıyor ve sadede bir
türlü gelinmiyorsa veya bazı soruların sorulmasına kızılıyorsa, burada da
isnatları kabullenme anlamı çıkarılabilir ve denir ki ateş olmayan yerden duman
çıkmaz.
Hasılı, susulması gereken yerde susalım, konuşulması
gereken yerde konuşalım. Konuşulması gereken yerde ölü sessizliğine
bürünmeyelim. Susma ve konuşmada ölçüyü kaçırmayalım. Her şeyi yerli yerinde,
taşı gediğine koyarcasına yapalım. Bunu yapmazsak ağzı olan konuşur ve kimsenin
ağzını büzemeyiz.
*30/07/2021 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros Ulu adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder