Ana içeriğe atla

Doğum Günü Kutlamalarına Teşekkür *

Zaman zaman doğum günü kutlamalarıyla ilgili paylaşımlar dikkatimi çeker. O kadar kişinin doğum günü kutlanıyor ki bunları kıskanmamak elde değil. Sonrasında, doğum gününü kutlayanların sanal alem kutlamalarından ibaret olmadığını, yayımladığı teşekkür mesajından anlayınca onlara olan kıskançlığım bir kat daha artırıyor. Benim doğum günümü bir zamanlar sadece çalıştığım banka kutlar ve kutlamanın ardından "Bankamızda, adınıza çekebileceğiniz birikmiş krediniz var. Bugüne özel sadece kimliğinizle uğrayarak kredi çekebilirsiniz" eklemesi yapar. Bir de GSM operatörü -konuşma limitimi dolduruyormuşum- gibi doğum günümü kutladıktan sonra "Bugün akşama kadar x'li hatlarla doya doya konuşabilirsin hem de ücretsiz" mesajı gönderir. Hakkını yemeyelim, doğum günümü her yıl Kızılay da kutlar. Başka? Eksik olmasın, MEB de kutlar. Sürpriz pasta zaten lüks benim için. Nasıl bir şeydir de bilmem. 

Gördüğünüz gibi doğduğum günümü kutlayanlar bir elin parmağını geçmiyor. Bu durumda, bazılarının sayısız doğum günü kutlamalarını ben kıskanmayayım da kim kıskansın. Bu duruma patlasam da çatlasam da bana, şu doğum günleri kutlanan bazılarının, kutlamaların ardından yayımladığı teşekkür mesajını irdelemek kalıyor.

Muhteremin doğum günü dolayısıyla yayımladığı teşekkür mesajından anladığıma göre kimi dostları mesaj çekerek kimi Whatsapp/Bip'ten yazarak kimi telefonla arayarak kimi bizzat gelerek kimi de sosyal medyayı kullanarak doğum gününü kutlamış. E-posta gönderen, Messenger'i de kullanan oldu mu bilmiyorum. Çünkü teşekkür mesajlarında rastlamadım. Tüm dostları, değişik yolları kullanarak bu mutlu gününde muhteremin yanında olmuşlar.

Gördüğünüz gibi buraya kadar her şey normal. Bana normal gelmeyen belki de başıma gelmediği için bilmediğim durum, teşekkür mesajının sosyal medyadan yayımlanması. Tamam, doğum gününü sosyal medyadan kutlayanlara sosyal medya aracılığıyla bir teşekkür mesajı, olması gerekendir. Garibime giden ve beni meraktan çatlatan, telefonla arayarak doğum gününü kutlayana, her türlü mesaj yolunu kullanarak doğum mesajı gönderene niçin sosyal medyadan teşekkür edilir? Merak ettiğim, telefonla doğum gününü kutlayana, telefonda teşekkür etmedi mi ya da mesaj çekene cevap vermedi mi? Onlar tebrik etti, bu sustu mu? Susmadıysa "Size sosyal medya aracılığıyla toplu halde bir teşekkür mesajı yayınlayacağım" mı dedi yoksa? Gel de çık bu işin içerisinden. Acaba bu kimse, doğum günümü kutlayan sevenlerimin arasında sosyal medyayı kullanmayan olabilir mi diye düşünmedi mi? Farz etsin ki tüm sevenleri sosyal medyayı kullanan olsun. Kim ne şekilde yani hangi platformu kullandıysa o yol ile teşekkür etmek, olması gereken değil midir? Neyse anlamayınca böyle garip sorular geliyor aklıma. Burada bir merakımı daha gidermek isterim. Herkes herkesin doğum gününü böyle takip mi ediyor?

Doğum günü kutlamalarına dair yayımlanan teşekkür mesajına geleyim tekrar. O kadar dostun, senin doğum gününü değişik platform ve araçlarla kutlasın. Sen hepsine sosyal medyadan isim vermeden topluca teşekkür et. Olacak şey mi bu? Bu yol biraz basit kaçmıyor mu? Ben böylelerinin yerinde olsam sadece sosyal medya ile yetinmem, hepsinin ismine yer vererek gazetede bir sayfalık bir teşekkür mesajı yayımlatırım. Hatta biraz daha geriye giderim ve şöyle başlarım:

Doğum günüm dolayısıyla;

Beni doğurup sütünü veren ve büyüten anneme,

Doğumum esnasında beni doğurtan falan ebeye, (ya da operatör falan doktora)

Ebe ya da doktora yardım eden falan hemşireye,

Hastanede yatarken çiçek gönderen falan falan kimselere,

Meyve suyu getiren şuna şuna, 

Sünnetimi yaptıran Tıkır'a,

Telefonla arayan şu şu kimselere,

Mesaj gönderen bu bu kimselere,

WhatsApp, Bip aracılığıyla iyi dilek temennilerinde bulunan şu şu şu kimselere,

Sosyal medyadan doğum günümü kutlayan falan falanlara,

Evime kadar bizzat gelerek doğum günümü kutlayan şu şu şu dostlarıma,

Pasta keserek bana sürpriz yapan personele, çalışma arkadaşlarıma ve aileme vs.

En kalbi duygularımla teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.

Burada tüm kutlayanları tek tek yazsak bir sayfa yetmez denebilir. Bunun da yolunu sizler için düşündüm. Örnek, kaç kişi telefonla arayıp doğum gününü kutladıysa, parantez içinde sayı belirtilebilir. (20 gibi)

İçinizden, abartıyorsun dediğinizi duyar gibiyim? Kim? Ben mi abartıyorum yoksa bir başkası mı? 


*07.04.2021 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde