—Yeni açıklanan asgari ücret konusunda bir şey demedin.
—Ne
diyeyim? Hayırlı olsun.
—İyi
mi oldu, kötü mü? Yüzde 21,56 zammı nasıl buldun?
—Şu
anda bir şey diyemiyorum.
—Niye?
Oran belli.
—Oran
belli olmaya oldu da. Bu konuda değerlendirme yapmayı kendi açımdan erken
buluyorum.
—Anlamadım.
—İşin
ucunda sap gibi ortada kalmak da var.
—Ne
alaka?
—Alakası
şu: Bu ekonomik darboğazda bu oran az desem, işveren bana yüklenecek: “O kadar
biliyorsan, bir işçiyi çalıştır da göreyim, diyecek. Çok desem, asgari ücretli “Gel
bu fiyata sen geçin” diyecek. Çalışma Bakanı, “İşçilerimize enflasyonun
üzerinde bir zam verildi. Onları enflasyona ezdirmedik, diyecek.
—Doğru,
derler. Bu konuda kimseye kendini beğendiremezsin.
—Ama
bunların ne dediğine ben pek bakmıyorum. Ben esas, bu tarafların dışında asgari
ücreti, 2002 öncesi asgari ücretle kıyaslayanlardan çekinirim. Ben desem ki
verilen bu zam, bu hayat pahalılığında yeterli değil desem, bu iki kesimin
dışında bir kesim daha var ki dediğine seni pişman ederler. Bunları karşıma
alamam.
—Ne
demek istiyorsun? Biraz açar mısın?
—Daha
önce birileri tarafından hazırlanmış ama kimin hazırladığı belli olmayan ve
doğruluğunu kimsenin bilmediği öyle bir istatistiği, tablo halinde ortaya koyarlar
ki ağzını açamazsın.
—Mesela?
—Mesela,
2002’de bir asgari ücretle, 8 çeyrek altın alınırken şimdi 9 çeyrek alınabilir.
2002’de 10 kg kırmızı et alınabilirken şimdi 12 kg alınabiliyor gibi. Hatta hızlarını
alamayıp 2002’de trafiğe çıkan araç sayısı ile günümüzdeki araç sayısını bile verirler.
Tablo bu şekilde uzar gider. Eski ve yeni tabloyu yan yana koyarak sana öyle
bir veriler ortaya koyarlar ki “Tüh ya! Ben niye düşünemedim bunu, benim bu gerçeklerden
niye haberim yoktu, keşke istatistik bilgisi konusunda biraz mürekkep
yalasaydım, diyorsun.
—Evet,
yapıyorlar bunu ama yapsınlar ne sakıncası var?
—Sakıncası
yok da bir savunma refleksi seziyorum ben burada.
—Kim,
niye savunsun ki?
—Asgari
ücret zammının yeterli olmadığını söylemeni bile hükümete yapılmış bir eleştiri
gibi görüyorlar. Halbuki asgari ücret konusunda esas yetkili işveren kesimdir.
Burada hükümetin ve işçi temsilcilerinin çok bir etkisi yok. Buna rağmen
savunma gereği duyuyorlar. Merak ettiğim, bu tabloları kim hazırlayıp niçin
servis ediyor? Bunlar bu tabloları nereden elde ediyorlar? Acaba bu tabloya
niçin gerek duyuyorlar? Halbuki her dönemi kendi dönemiyle karşılaştırmak
lazım.
—Haklısın.
—Doğrusu,
oran ne olursa olsun, asgari ücret, adı üzerinde asgari bir ücrettir: Ne öldürür
ne ondurur ancak süründürür. Hasılı, asgari ücretlinin durumunu ne sen bana
sormuş ol ne de ben cevap vermiş olayım. Allah geçim konusunda milletimize, asgari
ücretle çalışanlara, işini kaybetmiş ve işyeri kapalı olan kişilere yardım
etsin.
*30/12/2021 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder