Ana içeriğe atla

Birinci Elden Satılık Cep Telefonu


Uzun yıllar benimle beraber bir cep telefonum var. Adı cep olsa da hiç elimden düşürmediğim bir el telefonudur. Nereye gitmişsem beni gölgem gibi takip etti. Yatarken bile başucumdan ayırmadım. Tüm ayrılığımız komodin ile yatak mesafesi kadardır. Kendisiyle kah sanal takıldım kah bloğuma girerek yazı yazdım. Ödemelerimi buradan yaptım. İnternet haberlerini okudum. Girecek bir yer bulamamışsam satranç oynadım. Yapacak hiçbir şey kalmamışsa arayıp soran, mesaj gönderen var mı diye ara ara bakıp durdum. Pek arayan olmasa da cuma mesajlarıyla doldu taştı telefonumun belleği. Ben sildim, dostlarım ve cumaseverler göndermeye devam etti. Elim yorulup bir yere koymam gerektiğinde başım üstünde yeri var dedim. Başıma koyamazdım. Gözümün önünde dursun diye masamın üstüne koydum. Çok kullanmaktan pek şarj dayandırmaz oldu. Şarjı bitip kapanıverse dünyadan kopuk bir dünyalı olup çıkıveriyorum. Bu benim hayatımın sonu demektir. Böyle bir talihsizliğe tahammülüm olamaz. Çünkü ha ölmüşüm ha telefonsuz kalmışım. Benim için aynı idi. Bunu aşmak ve telefonumu 7/24 açık tutmak için yedek şarj cihazımı yanımdan hiç eksik etmedim. Bitkisel hayattaki fişe takılı bir hasta misali evden çıkar çıkmaz aynı zamanda şarj olsun diye powerbankı hep takılı tuttum. Hasılı, elim ayağım, gözüm ve kulağım gibidir.
Her faninin ölümü haksa benim telefonumun ölümü de haktır. Şu sıralar can çekişse de henüz ölmedi. Ayakta tutunmaya ve beni memnun etmeye çalışıyor. 
Benim için birinci el, sizin için ikinci el olacak bu telefonumu değiştirmeye karar verdim. Yenisini almam için birinci el kullandığım bu telefonu satmam gerek. Meraklı müşteriler için telefonumun emsallerine göre emsalsiz özelliklerini bir bir sıralamak istiyorum. Sonradan nasıl bir telefon almışım diye şok geçirmeyesiniz.
1.Telefonum 3G’ye uyumludur. 4.5G’ye uyumlu değildir. Ama bu bir eksiklik değil. İnternet paketiniz birden bitmez, daha uzun süre gider. Sayfaları ağır açarmış, internet hızı yavaşmış. Ne önemi var. Tabakhaneye mi yetişeceksiniz. İşiniz yavaş olur ama temiz olur. Bilin ki acele işe şeytan karışır.
2. Birilerinin dolarla bir işi olmadığı gibi benim telefonumun da sürümlerle işi olmaz. EBA programını indiremez, ZOOM’a giremezsiniz. “Hayat Eve Sığar”dan HES kodu alamaz. Yani yeni sürümlere karşıdır.
3.Kırığı ve çiziği yok. Ekran koruyucusu ve kılıfı olmadan yoluna devam ediyor. Yere düşürmüşsem kendini korumaya almak için kapanır. Bugüne kadar burnu bile kanamadı.
4.Korkusuz ve gözü pektir. Arabanın bagaj kapağının üstünde yolculuk yapmışlığı vardır. Ne ışıklarda durmuş, ne kasisleri geçmiş olmasına rağmen düşmeden menziline varmıştır.
5. Şarjı yüzde 15, 10 ve 5 kaldığı zaman “Şarja takınız” uyarısı verir. Bazen yüzde 60-70 dolu iken aniden kapanır, şarjı biter. Bazen de şarjı sıfır oluncaya kadar kendisini kullandırmaya devam eder. Yani keyfine göre takılır.
6. Kullanmazsan şarjı epey gider. Benim gibi elinden düşürmez, sürekli karıştırırsan şarjı çabuk biter. Önceleri powerbankı takınca hem kullanır hem de şarj etmeye devam ederken şimdilerde kullanırken şarj doldurmadığı gibi ya mevcut şarjı korumakta ya da mevcut şarjı bitirmektedir. Halihazırda en iyi şarjı telefon kapalı iken yapmaktadır. Hem kullanırım hem de şarj olsun derseniz, bu yaptığınız, yakıt alırken arabanızı sürmenize benzer. Yapabilir misiniz böyle bir şey? Yapamıyorsanız yedek şarj aleti takılı iken bu telefonunu kullanmayın. Bu da kötü bir durum değil. Böylece telefonu elinden bırakıp biraz sağına soluna bakıyorsun.
7. Bana yol göstersin diye navigasyonu açınca seni istediğin yere götürmemek için elinden geleni ardına koymaz. Sen arabanın içinde adres bulmak için dokuz doğurursun. O, “Yanıt vermiyor. Kapatmak ister misin” uyarısı verir. Bu ve diğer yaptıklarıyla size sabrın en güzel örneklerini gösterir.
8.Telefon konuşmasını pek sevmez. Konuşurken senin sesini sana vererek yankı yapar. Uzun süre “Devlet beni dinliyor. Demek ki devlet nezdinde sakıncalı bir piyadeyim” diyorsun. Sonra anlıyorsun ki devlet seni ne edip de dinlesin. Telefonun özelliği imiş efendim.
9.Bir video dinlerken çevreyi rahatsız etmez. Sadece sen dinleyecek şekilde ses verir.
10. Müthiş bir mavi hayranıdır. Çektiğin fotoğraflarda hep mavi ton hakimdir.
11.İphone(Lütfen, yazıldığı gibi okuyunuz.) hariç, tüm telefonların şarj cihazına uyumludur.
Hasılı, say say bitmez telefonumun özellikleri. Bu özellikleri görünce ağzınızın suyunun aktığını, acaba kaça vereceğimi merak ettiğinizi iyi biliyorum. Sizi fazla merak da bekletmeden fiyatı söyleyeyim. Maliyetine vereceğim. Zamanında bu telefonu 680 liraya almıştım. Bitmedi. Yanında da powerbankı hediye ediyorum. İlk talip olan alır. Sonra kimse gönül koymasın. Küçük bir pazarlık payı vardır. Yok mu, kendisine kıyacak?




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde