Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet
Derneğinin, Ayasofya'nın müze statüsüyle ilgili 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar
Kurulu kararının yürütmesinin durdurulması ve kararın iptali için yaptığı
başvuruyu 2 Temmuzda görüşen Danıştay, 10 Temmuzda kararını açıklayarak müze
kararını veren 34 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Aynı gün
Cumhurbaşkanı, mahkeme kararının gereğini yaparak Ayasofya'nın cami statüsünün
gereği için Diyanet İşleri Başkanlığını bir yazısıyla görevlendirdi. Ayasofya
24 Temmuzda ilk cuma kılınacak şekilde cami olarak hazır hale getirilecek.
Ayasofya'nın müze statüsünden camiye dönüşmesi için
yıllardır hukuk mücadelesi veren ilgili dernek yetkililerine, 34 tarihli kararı
iptal eden Danıştay 10.Dairesi üyelerine, mahkeme kararının gereğini yerine
getirmek ve cami olarak açılması için aynı gün Diyanet'e görev Cumhurbaşkanına
teşekkür ediyorum. Yeniden cami statüsüne kavuşan Ayasofya'nın da hayırlara
vesile olmasını temenni ediyorum.
Yazımın bundan sonraki kısmında idari yargı ve yargı
kararlarının uygulanması üzerine birkaç hususa işaret edeceğim. Şunu buradan
söyleyeyim. Danıştay’ın iptal kararını önemsiyorum. Olması gereken ve halkın
beklentilerini karşılayan bir karara imza attı. Keşke aynı Danıştay, bu davayla
ilgili daha önce açılmış iptal davalarında bu yönde bir karar verseydi de bu
mesele bu kadar sürüncemede kalmasaydı. Ayasofya ile ilgili yargısal sürece
baktığımız zaman 34 tarihli kararın iptali için 2005 ve 2016 yıllarında dava
açılmış ama Danıştay, hukuka bir aykırılık görmediğinden açılan davaları
reddetmişti.
İdari yargı bir konuda bir karar verdiği zaman gereğini 30
gün içinde yürütme yerine getirmekle yükümlü. Sayın Erdoğan da Danıştay’ın
verdiği kararı yerine getirmek için jet hızıyla hareket etti. Bu da çok güzel
bir tasarruf. Ki olması gerekendir. Yargı kararları içimize sinse de sinmese de
yürütmeye düşen, yargı kararlarının gereğini yerine getirmektir. Bundan sonra
da yürütmeden beklenen, her türlü idari yargı sonuçlarını yerinde ve zamanında
harfiyen yerine getirmek olmalıdır. Maalesef bu konuda gelmiş ve geçmiş
hükümetlerin sicili pek iyi değildir. Mahkemenin verdiği karar hoşa gitmeyince
yükümlülüğü ve müeyyidesi olmasına rağmen hükümetler tarafından zaman zaman keyfi
davranılmıştır.
Burada üzerinde duracağım bir diğer husus, ülkeyi yöneten
ve yönetmeye talip siyasilerin özellikle tartışmalı konularda -Ayasofya
konusunda olduğu gibi- işi bağımsız yargıya havale etmeleri ve yargı sonucuna
göre hareket etmeleridir. Bu, hükümetlerin elini güçlendiren bir yöntemdir.
Çünkü yargı kararları eleştiri konusu edilse de yargının gereği yapılır ve
tartışma biter. İçeriden ve dışarıdan bir baskı geldiği zaman hükümetler, özellikle
diplomaside “yargı kararını yerine getirdim” diyerek yargının arkasına sığınır.
Bunu birçok gelişmiş ülke çok iyi yapıyor. Aynı yol ve yöntem bizim ülkemizde
de niçin yapılmasın. Mahkeme kararı beklenmeksizin siyasetin aldığı kararlara
gelince, bitmez tükenmez bir tartışmayı beraberinde getirebiliyor. Hükümetler değiştiği
zaman uygulamaya konan kararlar yeni gelen hükümet tarafından yürürlükten
kaldırılabiliyor ve tekrar başa dönülebiliyor.
Hasılı,
1.Önemli konularda karar alınacağında son merci yargının
karar vermesi beklenmelidir.
2.Yargının verdiği karar içimize sinse de sinmese de hatta
aleyhimize de olsa yerine getirilmelidir.
3.İster idari ister adli yargı, bir konuda karar alırken
bağımsızlığından ödün vermeyecek, kamuoyunda, baskıdan böyle karar verdi
şeklindeki değerlendirmelere pabuç bırakmayacak şekilde mevzuat çerçevesinde,
kamuoyunun beklentilerini de gözeterek vicdanlarına göre karar verdiği hissini
vermeleri gerekir. Yargıya güven için bu elzemdir. Güç odakları ve siyaset
bırakın baskıyı, yargılama esnasında ihsası reyde dahi bulunmaktan kaçınmalıdırlar.
Yargı ne siyasetin yanında ne de karşısında bir rol üstlenmelidir. Ne siyaseti kilitlemeli
ne de siyasetin noteri olmalıdır. Herkesin hakkını aldığı, adalet dağıtan güven
kapısı olmalıdır.
Bu konularda alacağımız epey mesafe var diye düşünüyorum.
*13/07/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
*13/07/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder