Ana içeriğe atla

Başakşehir ve Konyaspor *

2019-2020 Süper Lig şampiyonu ligin bitimine bir hafta kala belli oldu ve ipi Başakşehir göğüsledi.
Başakşehir'in bu şampiyonluğu bana göre anlamlı bir şampiyonluktur. Başakşehir bu başarısıyla;
-Şampiyonluk dört büyüklerin tekelinde değildir. Bursaspor’un ardından bu şampiyonada ben de varım, dedi.
-Birkaç yıldır zirveye oynayan ama bir türlü sonuca gidemeyen Başakşehir bu başarısıyla şeytanın bacağını kırmış ve buraya tesadüfen gelmediğini göstermiş oldu.
-Gösterdiği bu başarısıyla diğer takımlarımıza örnek oldu. Onlara “Yeter ki kendinize inanın, büyük takım diye bir şey yok” dedi.
-Tribünlerde 12.adamından mahrum olmasına rağmen bu başarıyı gösterdi.
-“Bu takımın arkasında İstanbul Büyükşehir var. Finansmanını belediye sağlıyor” algısını “öyle değil” diyerek cümle aleme göstermiş oldu. (Geçtiğimiz yıllarda şampiyon olmuş olsaydı, çoğu kimse arkasında koskoca belediye var. Bu takım şampiyon olmayacak da başkası mı olacak, derdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi el değiştirdikten sonra bildiğim kadarıyla Belediye, Başakşehir’e olan desteğini çekti.)
Hasılı Başakşehir'i tebrik ediyorum. Şampiyonlar liginde başarılar dilerim. Ümit ediyorum ki Başakşehir bundan sonra da yine şampiyon olur, hep şampiyonluğa oynar ve ligimize ayrı bir renk ve rekabet katar.  Başakşehir'in bu başarısı diğer takımlarımıza da örnek olur.
Gelelim Konya’ya…Sezonda işleri iyi gitmeyen Konyaspor, kötü gidişe dur demek için teknik direktör değişikliğine gitti. Olmadı. Deplasman ve klasmanda verdiği puanlarla düşme hattına yakın bir yere demir attı. Sonunda düşme potasına da girdi. “Bu sene bu takım olmaz. Şampiyonluğun en güçlü iki adayı Başakşehir ve TS’la maçları var. Kesin düşer” demeye başlamıştık ki bitime bir hafta kala, son iki maçta gösterdiği performansla “Daha ben ölmedim. Kim benden ümidini keserse mahcup olur” dedi. Biz mahcup olmaya razıydık. O da “Benim mahcubiyetim lafla olmaz, icraatla olur” diyerek aldığı galibiyetlerle bizi mahcup etti. Böyle mahcubiyete can kurban. Şampiyon olmuş gibi Konya’yı sevindirdi.
Konyaspor’un bitime bir hafta kala aldığı bu iki galibiyet çok anlamlı.
-Süper Lig bensiz olmaz dedi. Çıkışıyla ligde kalmayı garantiledi. Son haftaya rahat giriyor.
-Ligin şampiyonunu belirledi. “Ben küme düşme mücadelesi versem de ligin şampiyonluğu benden geçer” dedi. Önce Başakşehir’i yenerek lig şampiyonluğunu son iki haftaya öteledi. Ardından şampiyonluğun ikinci en güçlü adayı Trabzonspor’u deplasmanda yenerek bu sene şampiyon olamayacaksın, ilk dört attığım takımı şampiyon ilan ediyorum, dedi ve gönüllerin şampiyonu oldu.
Tebrik ediyorum şehrimizin takımını. Ama deyip birkaç laf sayacağım takımımıza.
Şakayı ve heyecanı severiz ama ölüp ölüp dirildikten sonra ardından gelen böyle eşek şakalarını sevmiyoruz. Lige işin başında asılmalı. Artık bir istikrar takımı olmalı. Kah Ziraat Türkiye Kupasını ve Süper Kupayı  müzesine götüren, kah zirveyi zorlayan, kah orta sıralarda gezinen, bir de bakmışsın ki düşme potasına giren bir takım istemiyoruz. Düşme hattını lügatinden çıkarmalı artık. Başakşehir gibi hep zirveye oynamalı ve şehrimize yakışan bir takım hüviyetine bürünmeli. Moral için söylemiyorum. Ölüsü, şampiyon adaylarına dört çekiyorsa dirisi neler yapmaz… Yeter ki Konyaspor kendine güvensin.

*22/07/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde