Arife
gün ile birlikte bayramı da kapsayacak şekilde bayramda dört gün sokağa çıkma
yasağı uygulanacağı için bu bayramı evde kendi kendimize geçirmeye başladık.
Birlikte yaşamadığımız eş-dostun, hısım-akrabanın, konu-komşunun ve diğer
tanıdıkların bayramını gerek görüntülü görüşerek gerek telefonla arayarak gerek
kısa mesaj veya whatsapptan yazarak ya da sosyal medya aracılığı ile sanal
olarak kutlamış olacağız.
Yani sanal bayram yapacağız.
Her
şeyin bir ilki olduğu gibi kutlayacağımız/kutladığımız bu sanal bayram, bugüne
kadar kutlaya geldiğimiz bayramların ilki olacak. Belki de ilk defa “her günün
bayram tadında geçsin” diye temennide bulunmayacağız. Çünkü tatsız-tuzsuz bir
bayram olacak bu bayram. Maalesef elimiz mahkum böyle bir bayrama. Ne diyelim,
Allah’tan hayırlısı. Bunda da vardır bir hayır deyip yolumuza devam edeceğiz.
Allah beterinden saklasın.
Tatsız
tuzsuz bayram dedim. Çünkü bizde bayram demek şeker, lokum gibi tatlıları ikram
etmek ve tatmak demektir, sılayı rahim demektir, hatır bilmektir, sayıp sevmek
demektir. Bu bayramda karşılıklı gelip gitme olmayacağı için çoğumuz, bayram
hazırlığı yapmadı. Ne şekerini aldı ne lokumunu ne de baklavasını yaptı. Hâsılı,
bu bayram kendimiz bayram yapmayacağı gibi midemiz de bayram yapmayacak.
Diğer
bayramlarda olduğu gibi eş-dostu ziyaret edeceğim, hepsiyle bayramlaşacağım
telaşı ve yorgunluğu olmayacak. Evlerimizin zilleri çalmayacak. İzzet, ikram
olmayacak. Evde edi ile büdü varsa çocuk, bir başına bayram geçireceğiz. Yani kendimiz
çalıp kendimiz oynayacağız. Salgın dolayısıyla dünyayı eve sığdırdığımız gibi
bayramı da eve sığdıracağız. Gelen mesaja, çalan telefonumuza sevinmekle
yetineceğiz ve belki de ilk defa, gelen her mesajı okuyup mukabilinde cevap
yazacağız.
Tatsız
ve tuzsuz bu bayramın iyi yönü yok mu? Var elbet. Nereden baktığına bağlı. Ziyaretleşmelerde
ikram geri çevrilmez diye tadımlık aldığımız şeker ve tatlı türü yiyeceklerden
dolayı midemiz bozulmayacak. Bu haliyle midemiz bayram yapacak denebilir. Bu
bayramda bayram yapacaklardan bir tanesi de evin kadınlarıdır. Çünkü misafir
gelmeyeceği için Konya’nın vazgeçilmezi dolma, sarma, bamya gibi yemekleri
yapmak için evin kadınları, oruç oruç emek sarf etmediler. Yemek yaptılarsa da
kendilerine yetecek kadar yaptılar.
Aile reisi için de bu bayram iyi bir bayram sayılır. Çünkü doğru dürüst bayram
alışverişi yapmadı. Çocukları bayramlık istemedi. Evin hanımı baklava
yapacağım, ceviz lazım demedi. Çünkü isteseydi, içi cız edecekti. Zira birçok
üründe olduğu gibi cevizin de fiyatının yanına varılamıyor.
Çocuklar
için de bu bayram çok tatsız tuzsuz olacak. Çünkü bayram demek, çocuklar için
harçlık demektir. Amca, dayı gibi akrabalar evlerine gelmeyeceği gibi kendileri
de onlara gidemeyecekler. Haliyle bayram harçlığından mahrum kalacaklar, sevinemeyecekler
ve harçlık biriktiremeyecekler.
Salgın
kaynaklı yaşadığımız bu olağanüstü durumun, bir B planı olarak kutladığımız/kutlayacağımız
bu tatsız tuzsuz sanal bayram, kutladığımız ilk ve son bayram olur inşallah. Hepinizin
bayramını tebrik ediyorum. Nice bayramlara…
***23/05/2020 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder