Kamu veya özel sektör olsun bir yerde yöneticilik görevini
yürütmekte olan makam sahipleri için zaman zaman “görevden alındı...el çektirildi...istifası
istendi...” gibi sözleri duyarız. Futbol kulüplerinde teknik direktörlük
yapanların başına daha fazla gelir.
Hiç tasvip etmiyorum “görevden alındı” türü sözleri.
Kendi başıma gelmiş gibi üzülürüm bu yol ile alınanlara. Bunun başka yolu
olmalı diyorum. Çünkü bu üslubu kırıcı ve onur zedeleyici olarak görürüm. Pekala
“nöbet değişimi yaşandı...görevi bıraktı...emekliliğini/affını istedi...” gibi
bir üslubun tercih edilmesi daha şık kaçar diye düşünüyorum.
Sonucu itibariyle aynı amaca hizmet etmesine rağmen
gönül alıcı üslup yerine, niçin onur kırıcı üslup ve yollar tercih edilir? Tek aklıma
gelen, görevden alınan kimsenin istifa seçeneğini kullanmaması geliyor.
Biliyorum tüm sorumluluğuna rağmen koltuk tatlıdır. İnsan oturduğu koltuğu
kolay kolay bırakmak istemez… Kendisine yetki, sorumluluk ve koltuk verilen her
bir insan geldiği koltuğun hakkını vermek, başarılı olmak, adından söz ettirmek
ve o koltukta kalıcı olmak ister. Kendinde de o yeteneği görüyor olabilir. Şayet
bu koltuk sahibi,
·
İstenen/beklenen başarıyı gösterememiş, beklentilerin
altında kalmış ve kurumunu ileriye taşıyamamış ise,
·
Koltuğun hakkını yeterince veremiyorsa,
·
Heyecanını kaybetmiş ve kendi kendini
tekrarlamaya başlamışsa,
·
Kendini yetiştirememiş ve
geliştirememişse,
·
Kurumunda sosyal barışı bozuyor,
personelini motive edecek katkı sağlayamıyor ise,
·
Risk almaktan kaçınıyorsa,
·
Sayısız mazeret ve gerekçelerin arkasına
sığınıyor, eksikliği kendinde değil, başkalarında buluyorsa,
·
Kurumunda ağırlığını hissettiremiyor,
etkisiz elemanlara oynuyor ise,
·
Bariz hata yapmış, bu hata onulmaz yaralar
açmış/açacak ise,
·
Amirleriyle bir eşgüdüm içerisinde
uyumlu çalışamıyor, onlara ayak uyduramıyor, onların hızına yetişemiyor ve amirleri,
kendisi ile çalışmaktan haz almıyor ise,
·
Kamuoyunda kendisine karşı
hoşnutsuzluklar oluşmuş ve varlığı birlikte çalıştığı insanlara zarar verir
hale gelmiş ise…
Bu durumda o koltuğu hala işgal etmesinin bir anlamı
var mı? Niye görevden alınmayı bekliyor? Yapışık mı o koltuk kendisine? Anasından
bu koltukla mı doğdu? İstifa denen bir mekanizma var. Alır eline beyaz kağıdı. Görevden
affını isteyen bir dilekçe yazar ve istifa eder. Bu istifanın, basında ve
kamuoyunda “falan görevini bıraktı…affını istedi…koltuğunu terk etti…” şeklinde
yer alması daha hoş ve şık kaçmaz mı? Bu yol ile kendi onurunu koruduğu gibi hem
de koltuk sevdalısı olmadığını göstermiş olur. Ayrıca birlikte çalıştığı insanların
da elini rahatlatmış olur ve bıraktığı kuruma da taze bir kan ve heyecan gelmesine
-en azından giderken- katkı sağlamış olur.
Batı ülkelerinde en ufak bir hatada tek taraflı bir
tasarruf diyebileceğimiz bu istifa seçeneği, sıkça kullanılırken bizim
ülkemizde bu yol ve seçenek maalesef nadiren işler. Bunu da ancak kendine güvenebilen
az sayıda kişi yapabiliyor. Unutmayalım ki insan onuru, koltuktan daha önce
gelir. Zira insan onuru için yaşar.
*15/04/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder