Dünyayı kasıp kavuran salgın virüs gecikmeli de olsa
ülkemizi de vurdu. Her gün, gece saatlerinde virüse yakalananların sayısını
Sağlık Bakanı açıkladıkça salgının her gün arttığını, test yapıldıkça daha da
artacağını göstermektedir.
Dünyada ve Türkiye'de ölenlerin kimliğine bakıldığı zaman
virüs, öncelikli olarak yaşlıları ve ilaca bağlı yaşayan kronik hastaları
vuruyor. Başta çocuk ve gençler olmak üzere bağışıklık sistemi güçlü olanlar bu
virüsü kapsalar bile hastalığı ayakta iken atlatıp iyileşebiliyor.
İnsandan insana sirayet eden bu virüsü az hasarla atlatmak
ve birbirimize bulaştırmamak için devlet ve işin uzmanları "Evde kal"
seferberliği başlattı ve çoğunluk evlerine kapandı. Sayıları az olsa da söz
dinlemeyenlerimiz var. Çarşı-pazar, park demeyip dolaşmaya, sere serpe oturmaya
devam ediyorlar. Söz dinlemeyenlerin başını da yaşlılarımız çekiyor. Niye evde
değilsiniz dendiğinde "sıkıldım çıktım", “hanımla kavga ettim”,
“alışveriş için çıktım”, “şurada oturuyorum, kimseye temas etmiyorum” sözlerini
izliyoruz ekranlarda. Bazı belediyeler uyarılara rağmen banklarda oturanlardan
kurtulmak ve onları evlerine göndermek için bankları kaldırıyor. Kim sıkılmaz
ki günlerdir evde kapanıp kalmaktan…kim zevk alır günlerce evde oturmaktan…
İşin garibi, yaşlarıyla orantılı olarak bağışıklık sistemleri zayıf olduğu için
virüsten en fazla etkilenen yaş grubu olmalarına rağmen yaşlılarımız söz
dinlemiyor.
Diyelim ki yaşlılarımız evlerinde yalnızlara oynuyorlar,
yalnızlık ölmekten beterdir. Ha öyle ölmüşler ha böyle deyip dışarı kendilerini
atıyorlar. Gençlere ne demeli? Kimi, oltasıyla balık tutuyor, kimi pikniğe
gidip mangal yakıyor, kimi eski günlerde olduğu gibi otogarlarda asker uğurlama
merasimleri yapıyor, kimi parklarda sosyal mesafeye dikkat etmeden sere serpe
oturuyor, kimi yurtdışından gelmiş olmasına, evde 14 gün boyunca çıkmayacağına ve
kimseyle görüşmeyeceğine dair imza vermesine rağmen süresini doldurmadan
dışarıya çıkıyor… Polis ve zabıta onca işinin arasında bir de bu tiplerle
uğraşıyor.
Söz dinlemeyip dışarıya çıkmaya devam edenlerde mantık
“Bize bir şey olmaz” sendromudur. Doğrudur. Kötüye bir şey olmaz. Bunların
zararı tüm millete olacak. Cahil cesareti ve aymazlıktır bu yaptıkları. Bunlara
bir şey olmasa da evlerine gittikleri zaman kaptıkları virüsü ailelerine
bulaştırabilirler. Göz ardı ettikleri nokta bu. Bunlar sanıyorlar ki kendileri
çok sağlıklı ve virüs taşımıyorlar. Ne biliyorlar? Belki virüsü kaptılar, daha
etkisini hissetmiyorlar veya bağışıklık sistemleri güçlü olduğu için hastalığı
hissetmeden ayakta geçiriyorlar.
Gencinde, yaşlısında bir söz dinlemezlik... Ne ara böyle
söz dinlemez, inatçı bir toplum olduk, anlamadım gitti. Bu aymaz durumumuz
İtalyanları andırıyor. Sokaklarda gezen gençler, kaptıkları virüsleri eve
gelince büyüklerine bulaştırıyorlar. İtalyanlar, söz dinlememelerinin
ceremesini büyük bedeller ödeyerek çekiyorlar. Her gün rekor seviyede ölümler
oluyor İtalya’da. Şimdiden ölü sayısı Çin’i geçti. Buna rağmen İtalyanlar eve
girmemekte direniyor. İnşallah sonumuz İtalyanlar gibi olmaz.
*27/03/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder